| Aslında, tütün endüstrisiyle işbirliği hiçbir zaman daha az insanın ölmesine neden olmadı. | TED | في الواقع، المشاركة مع صناعة التبغ لم تؤدِ أبداً إلى حدوث وفيات أقل. |
| Fakat korkmuştu. 95 yıl yaşamıştı ve daha önce hiç halüsinasyon yaşamamıştı. | TED | ولكنها كانت خائفة.فقد عاشت 95 عاما، ولم ترى هلوسات من قبل أبداً. |
| ...ve o günden sonra deli bir daha hücresinden hiç çıkmadı. | Open Subtitles | و منذ هذا اليوم لم يخرج الرجل المجنون أبداً من زنزانته |
| Bugüne kadar dünyanın en uzak köşesinde bile keşfedilmiş hiçbir toplum yoktur ki, sanat olarak değerlendireceğimiz birşeye sahip olmasın. | TED | أبداً لم يُكتشف مجتمع ما فى أبعد مكان على وجه الأرض لم يكن به شئ ما الذي يمكننا اعتباره الفن. |
| Peşine düştüğüm en iyi insanlardan bile bazıları hapishane... -...kuşuydular. | Open Subtitles | الذي، البعض مِنْ الناسِ الأجودِ تَعقّبتُ أبداً كُنْتُ طيورَ سجنِ. |
| Bu trenin ağırlığını hayatta kaldıramaz. Geri dönsek iyi olacak. | Open Subtitles | .لن تتحمل أبداً وزن هذا القطار من الأفضل أن نعود |
| - Hiç eğlenmiyoruz, emin ol. - Evet, belli oluyor. | Open Subtitles | ـ نحن لا نمرح أبداً ـ أجل, أستطيع رؤية ذلك |
| daha yeni çocuk doğurdun Scarlett bir daha asla 45 buçuk olamazsın. | Open Subtitles | لقد أنجبتِ يا سيدة سكارليت ولن تعودي أبداً إلى 18.5 بوصة أبداً |
| Kendimi ayaklarınıza atıp, size bağlanmak ve bir daha da ayrılmamaktı. | Open Subtitles | أن ألقى بنفسى عند قدميك أن أتعلق بك ولا أتركك أبداً |
| Bilirsiniz, bazı insanlar köpeğini bırakır, bir daha da dönmez. | Open Subtitles | أتعلم؟ بعض الناس يتركون كلابهم هنا ثم لا يعودون أبداً |
| Bahse girerim, daha önce bir erkekle otel yatağında oturmamışsındır? | Open Subtitles | أراهنك أنك لم تجلسى أبداً على فراش فندق مع رجل |
| Hiç uyumazdım, benden bile daha az uyuyan arkadaşlarım vardı. | Open Subtitles | لم أنم أبداً وكان لي أصدقاء ينامون أقل مني حتى |
| daha önce nefesimi kesecek kadar yakışıklı birini hiç görmedim | Open Subtitles | أنا أبداً مَا رَأيتُ أي حاجة جميلة جداً هو سيُذهلُي |
| Ama bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. | Open Subtitles | لكن حتى سليمان في مجده ما كان أبداً مصفوف كأحد من هذه |
| O iksiri iç ve bir gün daha bile yaşlanma. | Open Subtitles | إشربي هذه الدواء ولن تكبري أبداً حتى ولو يوماً واحداً |
| Asla kendi ihtirasların için hareket edecek kadar aşağılık olmadın. | Open Subtitles | أنك أبداً لم تكنفى من رغبتك اللئيمة فى تحقيق طموحك |
| Sorduğun soru. Böyle bir şeyi hayatta kabul etmeyeceğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه من المستحيل أبداً أن أوافق على ذلك |
| - Hiç nostaljik yapıda olmadım. - Sanırım buralarda böyle oluyor. | Open Subtitles | لم أكن أبداً أحن إلى الماضي افترض أنها تأتي مع الأرض |
| Peki, hayır, eğer ilk önce bana gelmeseydin bunu kesinlikle yapmazdım. | Open Subtitles | لا، لم أكن لأفعل هذا أبداً إن لم تأتي لي أولاً |
| Evet ama bu repocuların işine yarıyor. Umarım işler hep böyle gider. | Open Subtitles | أجل، لكنه العصر الذهبي للتجارة بتحصيل الديون، العصر الذي لن ينتهي أبداً |
| Gerçek şu ki, Muhammed tam olarak iyileşmesi için gereken yardımı görmedi. | TED | والواقع أن محمد لم يتلق أبداً المساعدة المناسبة ليتعافى على نحو كامل. |
| Tamamlamak bir amaçtır, ama onun hiçbir zaman son olmadığını ümit ederiz. | TED | إن الإكتمال هدف، و لكننا نأمل بأن لا يقف على ذلك أبداً. |
| Oğlum, yaşamım boyunca şimdiye kadar hiç bir şey istemedim. | Open Subtitles | بني.. طوال حياتي لم أطلب أبداً شيئاً لنفسي، حتى الآن |
| Dona lnez'i kaybettiğim gün maskeyi yüzüme taktım... ve asla çıkarmayacağıma yemin ettim. | Open Subtitles | وأقسمت علي ألا أنزعه أبداً منذ أن تركت أمي .السمراء الجميلة، دونيا اينس |