ويكيبيديا

    "المياه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • suyu
        
    • su
        
    • suyun
        
    • suya
        
    • sular
        
    • sudan
        
    • suda
        
    • sularda
        
    • sulara
        
    • suları
        
    • suların
        
    • suyla
        
    • deniz
        
    • suyunu
        
    • denize
        
    Sonra biraz odun keserim, delikler açarım ve suyu izlerim ve belki ortalıkta dolanıp ve conta aramak zorunda kalırım. TED وسوف اقوم بقطع بعض الخشب وحفر بعض الثقوب ومشاهدة المياه بل ربما سوف اخذ جولة في الارجاء باحثا عن الغسالات
    Eğer yıkıyorsanız, anal temizlik için su kullanıyorsunuz. Bu teknik bir terim. TED إذا كنتم تغتسلون، ثم تستخدمون المياه لتطهير الشرج. هذا هو مصطلح التقني.
    Bu,daha çok,ulaşıma,kimyasal verimliliğe... ...suyun etkili kullanılmasına ve bir de... ...soğutmaya dayanıyor. TED تعتمد كثيرا على المواصلات، الأسمدة الكيميائية, الاستخدام الكبيرة من المياه وأيضا التبريد.
    Fakat koklea denen iç kulağımız aslında tuzlu suya benzer sıvılar ile doludur. TED لكن أذننا الداخلية، والتي تسمى القوقعة، مملوءة في الواقع بسوائل تشبه المياه المالحة.
    Ve kuzgun gitti ve yeryüzünden sular çekilinceye kadar öteye beriye gitti. Open Subtitles وذهب الغراب إليها وطار ذهاباً وإياباً و حتى جفت المياه من الأرض
    Umuyorum ki en azından yetişkinler kirli sudan uzak duruyorlardır. TED وانا أامل ان البالغين من الاسماك يتفادون هذه المياه الملوثة
    Ancak 1809 yılında David Ricardo, ekonomi biliminin farklı, tümden-gelimli bir yöntem kullanması gerektiğini iddia ederek, suyu bulandırmıştır. TED ولكن، في عام 1809، عكّر ديفيد ريكاردو صفو المياه بإدعائه أن علوم الإقتصاد يجب أن تستخدم طريقة استنتاجية مختلفة.
    Koya tatlı suyu geri getirmek için yavaş yavaş bu projelere girişiyoruz. TED تولينا انجاز مشاريع بطريقة بطيئة لإحضار المزيد من المياه العذبة إلى الخليج.
    Susuz beyinde artan antidiüretik hormonun aksine, aşırı nemli beyin, suyu kana karıştırmak için yavaşlar, ya da durabilir. TED عندما يصل الجفاف الى الدماغ يفرز هرمون منع ادرار البول كثرة المياه قد تبطئ عمل الدماغ او توقفه مفرزاً
    Nil Nehri'nin kenarından su alırken topluluklar sürekli kavga ederdi. TED كانت الجماعات تقاتل بعضها البعض كما يأخذون المياه بطول النيل.
    Yaşadığım Kaliforniya'da, su yetersizliği büyük bir problem haline geliyor. TED في ولاية كاليفورنيا، حيث أعيش، ندرة المياه أصبحت مشكلة كبيرة.
    su bu küçük çatlaklara girdiğinde, betonun kalsiyum oksitini nemlendirir. TED عندما تدخل المياه لهذه الشقوق الصغيرة ترطب أكسيد الكالسيوم للخرسانة.
    Şelaleden akan suyun her bir örneği farklı tabii ki. TED بالطبع، المياه التي تجري في الشلالات مختلفة في كل لحظة.
    Bundan dolayı ailem, içtiğimiz suyun güvenli olduğundan emin olmak zorunda. TED و لذلك على والداي أن يحرصا أن المياه التي نشربها آمنة.
    Bir dağı aşındırmakta suyun üstüne hiçbir şey yoktur onun sırlarını meydana çıkarır. Open Subtitles لا يوجد فى روعة المياه وهى تحفر فى الجبال و تفضى بأسرارها لكى
    Radyasyonun yeraltındaki suya sızmasını istemiyorduk. Depolama havuzu bu mu? Open Subtitles و لم نكن نريد الأشعاع أن يتسرب إلى المياه الأرضية
    Çevredeki en dayanıklı ve tuzlu suya en toleranslı kertenkelelerden biridir Open Subtitles إنها واحدة من أقسى السحالي و الأكثر تكيفاً مع المياه المالحة
    Koca yıl boyunca banyo yapmam gereken tek gün sular kesilmiş. Open Subtitles اليومُ الوحيد بالسنة الذي ينبغي عليّ الإستحمامُ به, تنقطعُ بهِ المياه.
    Onu sudan çıkardıklarından beri, tamamıyla farklı bir insan oldu. Open Subtitles منذ أن أخرجوها من المياه .. أصبحت شخص أخر تماماً
    Ama ısı suda, havadan daha hızlı bir şekilde dağılır. Open Subtitles لكن الحرارة تتبدد من المياه بأسرع مما تفعل مع الهواء
    - Berbat,bu sığ sularda bize rehberlik edecek bir deniz subayına ihtiyacımız var Open Subtitles شاق ,نحن نحتاج الى ملاح ملاح يعرف طريقه فى تلك الغابه من المياه
    Bilirsiniz, günlük olarak onun binasının önünden geçmeye başladığımda bilinmeyen sulara yelken açıyordum. Open Subtitles ..حينما بدأت، تعرفون عرضت تركيب ماضى بنايتها كنت أترأس فى بعض المياه المجهولة
    Yükselen kıyı suları, yoğunlaşan hava modeli, hepsi tek yönlü biletimize damga vuruyor. Open Subtitles ارتفاع منسوب المياه الساحلية, تُكثف أنماط الطقس. إنهم جميعاً يدفعوننا بتذكرة إتجاهٍ واحد
    Doğu ve batıya akan suların berrak akması için dua etti. Open Subtitles لقد كان يَدعُوا بأن تَسقُط المياه العذبة في الشّرق و الغَرب
    Ama yeryüzünün bu doğal fırını bile suyla şekil değiştirebilir. Open Subtitles ومعذلك، حتي هذا الفرن يمكن أن يتم تحويله بواسطة المياه.
    Aquaponics balığın kirli suyunu su pompası ile bitkilerin üzerine doğru yemler. TED والنظام الغذائي المائي هو المياه المتسخه للأسماك تغذي النباتات بواسطه مضخه مياه
    O suyun kenarına kadar yürüdü mayosunu çıkarttı ve denize atladı. Open Subtitles عندها ذهب الى حافة المياه وأنزل سرواله القصير وتبول في المحيط

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد