ويكيبيديا

    "بينما" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sen
        
    • ben
        
    • biz
        
    • ama
        
    • de
        
    • ise
        
    • ederken
        
    • varken
        
    • siz
        
    • sırada
        
    • ve
        
    • gibi
        
    • yaparken
        
    • da
        
    • Hazır
        
    O kadar şey söyledik ama başımıza bunlar gelirken sen hâlâ oturuyorsun. Open Subtitles الكثير من الكلام, و لكنك تجلس هنا بينما يحدث كل شىء لنا
    ben İran'dan uzaktayken İslam devrimi İran'ın üzerine çökmüş ve ülkedeki Fars kültürünü bütünüyle değiştirerek İslam kültürüne evirmişti. TED بينما كنت غائبة عن إيران، وكانت الثورة الاسلامية في ايران تنحدر وحولت البلاد تماما من الفارسية إلى الثقافة الإسلامية.
    biz ayakkabılarımızı giyerken ya da bir sandviç yaparken, yukarıdan bize bakarlar, cennetin kayıklarının camdan tabanından sonsuzluğa kürek çekerken. TED بينما نحن نرتدي الحذاء أو نُعد شيطرة، هم يراقبوننا عبر قوارب السماء زجاجية القاع بينما هم يجذفون ببطئ نحو الأزلية.
    o sınıfta bulunduğunuz için mutlu olurdunuz, ben de böyle hissediyordum. ama orada bulduğum şey, bazıları şu an bunu yaşıyor, TED سوف تكون سعيدا لمجرد وجودك في ذلك الفصل,وهو ما شعرت به. لكن ما وجدته هناك أنه بينما يعض الناس يعيشون ذلك
    Sahadaki pozisyonları inceledikçe, kendi özgürlüklerimizi de adlandırdık ve hayal ettik. TED بينما ندرس المراكز في الملعب، نحن أيضاً نتصوّر ونتخيّل حريّتنا الشخصيّة.
    Yönetim ise şirketlerin yönetim kurulları ve yatırımcıları tarafından gözetimde olmasıyla ilgili. TED بينما تتعلق الحكامة بالرقابة التي تقوم بها الشركات عن طريق رؤسائها والمستثمرين.
    Bu kavram kimimiz için büyümeyi ifade ederken, kimimiz içinse ihtiyarlamak. TED فهي تعني للبعض التقدم بالعمر، بينما للبعض الآخر تعني كبر السن.
    Bırak burada öleyim. Lütfen, Hazır gücüm varken hemen oluversin. Open Subtitles أمتني هنا أرجوك أجعله سريعآ بينما لا يزال لدي القوه
    ben de sizinle çabalayacağım... çünkü siz buradayken ruhunuz benim gözetimimde. Open Subtitles و سأحاول معكِ .. طالما روحكِ تحت رعايتي بينما أنتِ هنا.
    Tekrardan, mavi kutunun anısını yeniden canlandırdık ve bu sırada hafif bir ayak şoku verildi ve hayvan birden dondu. TED من جديد، لقد نشطنا ذاكرة الصندوق الأزرق بينما تعرض الحيوان إلى بضع صعقات خفيفة للأقدام، و الآن يتجمد الحيوان فجأة.
    sen önündeki formu doldururken bazı özel seçeneklerimizden bahsetmek istiyorum. Open Subtitles حسنا, بينما تملئ هذة الاستمارات سوف اعرفك ببعض من االاختيارات
    Aynen. Neden sen bir şey alamayasında, parmağını kaybeden biri büyük ikramiyeyi alsın. Open Subtitles لماذا لا تحصل على شيء بينما يحصل من يفقد إصبعه على الجائزة الكبرى؟
    çok ötesinde. Kitap için araştırma yaparken ben de hamileydim. TED كنت أنا نفسي حاملا بينما كنت اقوم بالبحوث حول الكتاب.
    Yani biz gökadanın kendisine takılırken, esasında orada bir karanlık madde bulutu var ve bu madde gökadanın yapısını ve dinamiklerini yönetiyor. TED نحن نرى المجرة لذا نركز فيها ، بينما أنها في سحابة ضخمة من المادة المظلمة وهو ما يسيطر على بنية المجرة وحركتها.
    ama unutmayın ki, bu ağaçlar gerçekte balinalardan daha büyüktür ve bu da demektir ki, bunları yerde yanlarından geçerken anlamak imkânsızdır. TED ولكن عليك ان تتذكر ان هذه الأشجار أكبر من الحيتان، وهذا يعني انها من المستحيل ان نفهمهم بينما نمشي على الأرض بجوارهم.
    Bu yüzden pul biber ağzınızı, wasabi ise burnunuzu yakar. TED لهذا السبب: يحرق الفلفل الحار فمك، بينما الوسّابي يحرق أنفك.
    Ortağı doktoru meşgul ederken genç bir Rus, Blessington'ın odasına girdi. Open Subtitles روسى شاب اقتحم غرفة بليسينجتون بينما حليفه ابقى الطبيب مشغولا لايتدخل.
    Kendinize bir iyilik yapın da henüz vakit varken atlarınıza binip gidin. Open Subtitles يجب عليكما أن تصنعا بأنفسكما معروفاً و تغادرا بينما مازال هناك وقت
    ben saç kesme makinesini indirirken siz sadece dik oturun. Open Subtitles فقط اجلس جيدا يا سيدى بينما احرك اله قص الشعر
    O sırada ben de onlara akordeon çalıyordum.... ...çıplak olarak. Open Subtitles بينما أعزفُ لهم أغنية جميلة بـ الأكورديون. و أنا عريان.
    Bn. Dewey bunu duydu, ve kafasını umutsuzca salladı diğer yandan iş arkadaşları birbirini destekledi ve onaylarcasına kafa salladı. TED لقد سمعت السيدة ديوي هذا وهزت رأسها محبطة بينما كان باقي المدرسين يشجعون بعضهم البعض ويهزون رؤوسهم موافقة لما يقال
    New England'lı zımpara gibi bir kadın ve nazik, dostane tavırlı kocası. TED كانت هي من نيو إنجلاند صريحة للغاية، بينما هو كان الفتى المتملق.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد