Plajın ismi değişmiş. O park da eskiden futbol sahasıydı. | Open Subtitles | لقد تغيّر اسم الشاطئ وموقف المكتب كان ملعب كرة قدم |
Kadın seslerine gelirsek, her hamilelikte değişir ve her menapozda büyük değişiklik olur. | TED | وبالنسبة لصوت الإناث، فهناك تغيّر عند كل حمل وتغيّر كبير في سن اليأس. |
Son erdiğindeyse Değişen tek şey güneşin iki defa battığı olur. | Open Subtitles | وعندما تنتهي، الشيء الوحيد الذي تغيّر هو أن الشمس غربت مرتين |
O yaşlı kadının ruhu hala oradaysa neden tadının değiştiğini öğrenemez miyim? | Open Subtitles | ،إذا كانت السيدة العجوز مازالت حية لم أكُن لأعرف لماذا تغيّر الطعم؟ |
Dünya üzerindeki yaşamlar, gaz değişimi yoluyla havayı değiştirir ve şu anda da bunu yapıyoruz. | TED | جميع أشكال الحياة على الأرض تغيّر الهواء من خلال تبادل الغازات، وجميعنا نفعل ذلك الآن. |
İşim bittiğinde. Konuyu değiştirme. Biriyle mi görüşüyorsun? | Open Subtitles | ،عندما أنتهي، لا تغيّر الموضوع هل تواعد أحد ما؟ |
Ham ipeğin elde edilmesindeki işlem keşfinden bu yana pek değişmedi. | Open Subtitles | مبدأ إنتزاع الحرير الطبيعي ما تغيّر منذ إكتشافه. |
Bakış açım bilişsel bir dönüşüm geçiriyor, beni değiştiriyor. | TED | تغيّر إدراكي واستيعابي للأمور، وغيّرني معه. |
Şunu bilmeni isterim ki, bu evdeki konumunun değişmiş olmasına rağmen, sana hak ettiğin saygı ve sevgiyi göstermeyi istiyorum. | Open Subtitles | -جوسي" ". أريدك أن تعلمي أنه برغم تغيّر منزلتك داخل هذه الأسرة، أعتزم أن أعاملك بكل الاحترام والمودة الذين تستحقينهما. |
Mevsim kışmış ve o kadar fazla değişmiş ki memleketi kardan başka tanıdık hiçbir şey yokmuş ortada. | Open Subtitles | .كان في موسم الشتاء .وبسبب الثلج , لم يميّز أي شيء في بلده .تغيّر الكثير |
Hayatı geri dönülemez bir şekilde değişmiş olan bir Weems. | Open Subtitles | واحد الذي الثروات كانت تغيّر بشكل غير قابل للنقض بشكل دائم؟ |
Tek tanığınız birden kayboluverdi yani değişiklik oldu demek ki. | Open Subtitles | شاهدك الوحيد قد فُقد فجأة لذا ، هنالك تغيّر واحد |
Büyük bir duygusal değişiklik, iyi bir şey bile olsa bağımlılığı tekrar tetikleyebilir. | Open Subtitles | أيّ تغيّر عاطفي كبير، حتى وإن كان جيّداً، يمكنه إحداث إنتكاس لدى المدمن. |
Değişen tek şey, artık sırrımızı biliyor olman. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي تغيّر هو أنك عرفت سرّنا |
Değişen hava düzeni, rüzgâr değişimi, alize rüzgarlarının(8*) düzeni... | Open Subtitles | تغيّر حالة الطقس, اتجاه الريح اتجاه الرياح التجارية |
Dünyanın tamamen değiştiğini ve kimsenin bunu fark etmediğini hayal et. | Open Subtitles | تخيّلي لو أنّ العالم قد تغيّر تمامًا، ولمْ يلحظ أحد شيئًا. |
Aslında size zaten bildiğiniz bir şeyi söylüyorum: yani, karşılaştırma her şeyin değerini değiştirir. | TED | إذاً فأنا أخبركم بشئ تعرفونه بالفعل: بالأسم، أن المقارنة تغيّر قيمة الأشياء. |
Soygun, günlük kaset değiştirme anımızda gerçekleşti. | Open Subtitles | السرقة وقعت خلال وقت تغيّر الأشرطة اليومي |
Babam hakkında konuşabilirim. Hiçbirşey değişmedi. | Open Subtitles | . سأستمر في الحديث بشأن والدي لا شيء تغيّر |
İşin aslı, odada duran bu şeyler, deneklerin patates cipsinin ne kadar hoşlarına gideceği hakkındaki düşüncesini değiştiriyor. | TED | في الحقيقة، هذه الأشياء الموجود في الغرفة تغيّر مدى إعتقاد الأشخاص بالإستمتاع بالبطاطس المقلية. |
Konuşmalara,karşılıklı anlaşmayı arttırmak ve fikirleri değiştirmek için ev sahipliği yapıyoruz. | TED | نحن نستضيف النقاشات التي تروّج للفهم المتبادل ونأمل بأن تغيّر العقول. |
Ama müzeler yüzlerce milyon insanın kadınları nasıl gördüğünü ve hangi kadınları gördüğünü değiştirebilir. | TED | ولكن المتاحف قد تغيّر حرفيًّا كيف يرى مئات الملايين من الناس النساء، وأي نساءٍ يرون. |
Ve görünen o ki, iklim değiştikçe su dağılımı da temelli değişiyor | TED | ويتضح أنه مع تغيّر المناخ، فإن توزيع تلك المياه يتغيّر على نحو كبير. |
Sadece değerlendirildiğimi bilmek performansımı etkilemeye yetti ve performansın zihinsel yönü hakkındaki düşüncelerimi sonsuza kadar değiştirdi. | TED | بسبب معرفة أنني كنت أُقيّم غيّر ذلك من أدائي ومن بعدها تغيّر تفكيري للأبد عن تأثير حالتنا العقلية على أدائنا. |
Hayat müziği değiştirip duruyor, ama sen çaçaça yapmak zorundasın, değil mi? | Open Subtitles | الحياة تغيّر موسيقتها دوماً ولكن لا بد أن تتمسكي بالحماس، صحيح ؟ |
Zayıf beslenme, su ihtiyacı, iklim değişikliği, ağaçların yok edilmesi, beceri eksikliği, güvensizlik, besin eksikliği, sağlık hizmeti yetersizliği, çevre kirliliği. | TED | سوء التغذية، الحصول على الماء صالح للشرب، تغيّر المناخ، اختفاء الغابات، قلة المهارات، عدم الأمن، قلة الغذاء، قلة الرعاية الصحية، التلوّث. |
Ağırlık değişimi mayını patlatmasa bile yedek bir zamanlayıcı var. | Open Subtitles | إن لم يتسبب تغيّر الضغط بإنفجار هذا، فهناك مؤقت إحتياطي. |