Aslında bu sevimsiz ve genellikle iyi haberler içermeyen başlığın, konferansın konusuna pek de uygun düşmeyen bir yanı var. | TED | صحيح ان هذه ليست بمواضيع مُفرحة ولا هي بمواضيع قد ينتج عنها اخباراً جيدة والتي عادة يفوح هذا المنتدى بها |
O gün iyi haberler aldım ve bugün burda kanserden kurtulmuş olarak duruyorum, yardıma ihtiyaç duymadan yürüyorum ve sekerek ilerliyorum. | TED | لقد تلقيت اخبارا جيدة ذلك اليوم انا اليوم قد شفيت تماما من السرطان وانا اسير بدون اي مساعدة واتامل بمستقبل مشرق |
Ve İngilizce'nizin iyi olduğu konusunda önce bizi tatmin etmeniz lazım. | TED | ينبغي أن تجعلنا مقتنعين أولاً بأن لغتك الإنجليزية جيدة بما يكفي |
Yani muhtemelen böcek çok iyi hissediyor, aynı zamanda güzel görünüyor. | TED | انها تبدو جميلة .. للحشرات وتشعرها بصورة جيدة على نحو سواء |
Bir zaman önce, Formula 1 yarışı kazanmak için bütçenizi alıp bu bütçeyi bahis olarak iyi bir şöföre ve arabaya yatırırdınız. | TED | كان سابقاً اذا اردت ان تفوز بسباق الفورملا 1 تأخذ ميزانيتك ، و تراهن بهذه الميزانية على سائق جيد و سيارة جيدة. |
İyi çalışmaları desteklemek için öğretmenlere birlikte çalışmaları için uygun ortam sağlıyorlar. | TED | كما توفر المناخ المناسبالذي يمكن المدرسين من العمل معا لخلق ممارسات جيدة. |
Yani insanların anlamasını istediğim şey, bir etkileşimin, ne zaman iyi ne zaman kötü olduklarını bilmeleri ve buna göre yargılamaları. | TED | لذا اسمحوا للناس أن يفهموا أن الأمر متروك لهم لمعرفة كيفية الحكم على التفاعل كي يعرفوا أضحى كانت جيدة أو سيئة. |
Bazen insanlar bir sözcüğün iyi ya da kötü olduğuna karar vermeye çalışırken çok da iyi bir gerekçeleri olmayabiliyor. | TED | في بعض الأحيان، عندما يحدد الناس كلمةً ما إذا كانت جيدة أو سيئة، فإنهم في الحقيقة لا يملكون سبب مقنع. |
Ya bazı şeyler varsa ki iyi bir ilişki bile asla karşılayamazsa? | TED | ماذا إذا كانت هناك أشياء لا تستطيع حتى علاقة جيدة أن تقدِّمها؟ |
Kasabada bir restoranda çalışıyorum. Garsonla çok iyi arkadaş haline geldim. | TED | أعمل في مطعم في البلدة، أصبحت صديقة جيدة مع منظفة الطاولات. |
Yemek yaparken, iyi bir yemek için iyi malzeme gerekir. | TED | تحتاج في الطهو إلى مكونات وعناصر جيدة لطهي طعاماً جيداً. |
Bunu sadece iyi veya kötü bir politika olarak görmezsiniz. | TED | فسترونه كشيء لا يقتصرُ فقط حول سياسة جيدة أو سيئة. |
Genellikle sol insan doğasının iyi olduğuna inanıyor, insanları bir araya getirin, duvarları yıkın ve her şey yolunda olacak. | TED | ولذلك يعتقدُ اليساريون عامةً أن الطبيعة البشرية هي جيدة: تجمعُ الناس معًا وتهدمُ الجدران وسيكون كل شيء على ما يرام. |
İmalat ve ambalajlama sektöründe bir mühendistim. İyi bir geçmişim vardı. | TED | كنت أعمل مهندساً في التصنيع والتعبئة والتغليف. وكانت لدي خلفية جيدة. |
Şimdi sizden bunun iyi bir şey olmadığını anlamanızı istiyorum. | TED | اريد منكم الآن أن تتفهموا، بأن هذه ليست أخباراً جيدة. |
Jim ve Shirley hayatını güzel bir biçimde noktaladılar ve hikayelerini sizinle paylaşarak, aynısını yapma şansımızı arttıracağını umuyorum. | TED | جيم وشيرلي كانت لهما نهاية جيدة للحياة، وعن طريق مشاركة قصتهما معكم، آمل في زيادة فرصنا للقيام بنفس الشيء. |
Bir diğeri, fotoelektrik etki üzerine, güneş panelleri bu yüzden çalışıyor, bu güzel. | TED | وكان الآخر عن الظاهرة الكهروضوئية. التي تعمل بفضلها الألواح الشمسية. كانت نظرية جيدة. |
Yani, evrendeki brane (ince zar) görüşü, eğer evren onikiyüzlü olarak şekillenmişse bu, muhtemelen ne olabileceğinin çok güzel bir haritasıdır. | TED | لذلك، الفكرة الأساسية للبرينات في الكون، إذا كان الكون على شكل إثني عشر السطوح تلك خريطة جيدة لما يمكن أن يكون. |
Bunların hepsi yapılabilecek harika şeyler, ama hemşirelerimin hiçbirinden haberi yoktu. | TED | كل هذه كانت أشياء جيدة لتفعلها، ولم تكن للمرضات أي فكرة. |
Araba kullanışım çok iyiydi diyebilirim ama yine de kontrol edelim. | TED | يمكنني الآن أن أقول: أن قيادتي كانت جيدة لكن دعوني أتأكد |
- Piyano çalıp, tenis oynayabiliyorum. - Evet, çok iyidir. | Open Subtitles | واستطيع العزف على البيانو ولعب التنس نعم، هي جيدة حقيقية |
Bu konuda o kadar iyisin ki, artık farkında olmadan yapıyorsun. | Open Subtitles | نعم انت جيدة فى هذا انت حتى لا تعرفين ماذا تفعلين |
Hatta iyiden daha iyiyim. En iyiyim. En mükemmel hizmetçi benim! | Open Subtitles | و أنا خادمة جيدة أنا أفضل من جيدة ، أنا الأفضل |
Sonra Pazar günü gelip seni göreceğim ve eğer iyi olursan Noel'de sana çok hoş bir hediye vereceğim. | Open Subtitles | و في يوم الأحد سأأتي و أراكِ. و ثم إذا كنتِ جيدة جداً في الكريسماس سأهديكِ هدية جميلة جداً. |
- İyi günleri, kötü günleri oluyordur. - Genelde iyi oluyor. | Open Subtitles | بعض الأيام الجيدة و بعض الأيام السيئة في الغالب أيام جيدة |
Yani, eğer bunu tanımlayamıyorsak bu iyiye işarettir. | TED | إذاً، إذا لم نستطع تعريفه، فتلك علامة جيدة. |
Gençken Jackson'da her şey ne kadar güzeldi, unuttun mu? | Open Subtitles | أتذكر كم كانت الأمور جيدة عندما كنا صغارا في جاكسون؟ |
Görünüşe göre donanma onlara aynı üsse yerleştirmekte baya iyiymiş. | Open Subtitles | يبدو أن البحرية جيدة جدا في وضعهما في نفس القـاعدة |
On sağlam at, 10 sağlam silah. Memur yok, dükkâncı yok. | Open Subtitles | وعشرة جياد وبنادق بحالة جيدة لا أريد كتبة أو أمناء مخازن. |
Hayatımız boyunca bizi sağlıklı ve mutlu eden şeyler nedir? | TED | ما الذى يبقينا سعداء و بصحة جيدة ونحن نعيش حياتنا؟ |