| İçki olmadan ameliyat yapmak zorunda kalmadığımız için çok mutluyum. | Open Subtitles | . أنا سعيد جداً أننا لن نعمل بدون تناول شراب |
| - İçki sorunun ciddi, bunun farkında mısın? - Evet. | Open Subtitles | يا بنى ، لديك مشكلة شراب حقيقية نعم اننى أعرف |
| O kıllı davul tokmaklarını görünce bir içki içmem gerektiğini anladım. | Open Subtitles | عندما رأيت تلك الساق المشعرة، علمت أني كنت بحاجة إلى شراب. |
| Tanıştığımıza göre bir içkiye ne dersin? | Open Subtitles | مـاذا عن تنـاول شراب صغير أنـا وأنتِ سوياً وذلك بعد أن تعرّفنـا قليلاً؟ |
| Ama bana bir içki verin. Bu her ne ise. | Open Subtitles | على الرغم من ذلك أحضر لنا أي شراب من فضلك |
| Ben de senin canlı birine içki ısmarladığını hiç görmedim. | Open Subtitles | و لم أقابل حياً واحداً دعوتة أنت الى شراب أيضاً |
| Ben de senin canlı birine içki ısmarladığını hiç görmedim. | Open Subtitles | و لم أقابل حياً واحداً دعوتة أنت الى شراب أيضاً |
| Hayır. Efsanevi Şişko Kobra ile bir içki paylaşmaktan daha fazla hiçbirşeyden hoşlanmazdım. | Open Subtitles | كلا, أنا لا أحبّ شيء أكثر من حصة شراب مع الكوبرا السمينة الأسطورية |
| Kimlik mi? Yani tek bacaklı bir genç bir içki de mi içemeyecek? | Open Subtitles | أنت ترد هوية , تقصد بأنني مراهق واحد لايمكن أن أحصل على شراب |
| Dışarıda içki içmeyi hak eden iki kişi varsa onlar biziz. | Open Subtitles | إن كان هناك شخصان يستحقان .. ليلة شراب بالخارج فهما نحن |
| En son ne zaman uyku hapı veya içki içmeden uyuduğumu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لم أنم دون شراب أو حبة منومة منذ أن أستطيع أن أتذكر |
| Tamam, bir parti öncesi içki daha, ve sonra Clam'a akıyoruz. | Open Subtitles | حسناً .. احتساء شراب ماقبل الحفلة ومن ثم سنذهب إلى الحانة |
| Ama bunu elinde içki ve sigarayla ayakta dikilirken kaç kişi yapabilir ki? | Open Subtitles | ولكن كم من الناس يمكنهم القيام بهذا وهم يقفون ثابتين وبيدهم شراب وسيجارة؟ |
| Ama çok pahalıydı. Her bir içki yaklaşık 6.40 dolardı. | Open Subtitles | لكنه كان مكلف جداً كل شراب كان حوالي 6 دولارات |
| Uh, çocuklar, İsimlerinizi bilmiyorum, ...ama size bir içki ısmarlamak istiyorum. | Open Subtitles | أولاد أنا لا أعرف أسمائكما لكنّي أودّ أن أقدم لكما شراب |
| O halde biriyle yemek ye, sonra diğeriyle de içki içersin. | Open Subtitles | اذهبي إلى الحفلة مع واحد وقابلي الآخر من أجل شراب ليلي |
| Komşuyu bir içkiye davet etmekte hiçbir sakınca yok. | Open Subtitles | لا خطأ في الطلب من جار للقدوم من أجل شراب . لا شيء |
| Ona telefon açıp birlikte bir şeyler içmek istediğini söyleyemez misin? | Open Subtitles | ألا يمكنك الإتصال به؟ و تطلبي منه أن تتناولي شراب معه؟ |
| Tüm boşa akmaları hesaba katarsanız, bir litre bira için yüz litre su gerekiyor. | TED | وان شملنا كل العملية بأكملها فنحن نحتاج اكثر من مئة ضعف من المياه لانتاج شراب الشعير |
| Sana içki ısmarlayacağım dedim, erkek içkisi. | Open Subtitles | ,لقد قلت أننى ساشترى لك شراباً و عنيت شراب رجل |
| - Kalmasam daha iyi. Geç oldu. - Yalnızca bir kadeh. | Open Subtitles | ـ لا يجب عليّ، لقد تأخر الوقت ـ فقط شراب واحد |
| Ne? Mecazi değildi. Bak, yerel kokteyl. | Open Subtitles | هذه ليست كناية أنظري شراب كوكتال و كعكات |
| Eminim geçmişinde, barın orada başına gelen içeceği hak edecek bir şeyler yapmışsındır. | Open Subtitles | أنا متأكده من شيء قمت به في حياتك لستحق الحصول على شراب مثلج |
| Kahve, iki çizgi met yumuşatmak için de bir kadeh viski. | Open Subtitles | قهوة، مساعدة في أداء الواجب أقلّل من صعوبة هذا بإحتساء شراب |
| Mesela, kulplu sürahide bal likörü servisi yapan taverna kızı. | Open Subtitles | على سبيل المثال، فتاة الحانة التي تقدم أباريق شراب العسل |
| Bu kadar zengin bir adam, arkadaşına bir tane ısmarlar. | Open Subtitles | رجل بهذا الثراء سيشتري شراب لرفيق الماء , انا واثق |
| Biraz buz ve soda istiyorum birkaç şişe de zencefilli gazoz. | Open Subtitles | سأحتاج لبعض الثلج مع بعض المشروبات الغازية وربما قنينتين من شراب الزنجبيل |
| Bırakalım işlerini yapsınlar ve biz de mürettebat bölümde bir şeyler içelim. | Open Subtitles | هيا ، دعينا ندعهم يقوموا بعملهم ونذهب لتناول شراب في صالة الطاقم |