Her nedense yeniliğin zaman içinde ilerlemeniz gibi daha zor hale geleceği öngörülüyor. | TED | لذا بطريقة ما، نتوقع أن يصبح الابتكار صعب الحدوث أكثر كلما تقدمنا بالزمن. |
Bu kendinizi karar döngüsünden çıkarmak demektir ki bu zor olabilir. | TED | هذا يعني إخراج أنفسكم من دائرة صنع القرار، وهذا أمر صعب. |
Bu zor bir soru. Hâlâ mükemmel bir cevabım yok. | TED | إنه سؤال صعب. حتى الآن لا أملك له إجابة شافية. |
İyi haber, bunun yalın olması ve kötü haber ise zor olması. | TED | والخبر السار هو أن هذا سهل، والخبر السيء هو أن هذا صعب. |
zor bir şey, kolay değil ve bunu çok kişiselleştiriyorum. | TED | إنه أمر صعب. ليس سهلًا، وأنا أجعل منه شخصيًا جدًا. |
Yani bütün sezgilerinizi düşününce kendi sezginizin yanlış olduğuna inanmak oldukça zor. | TED | لذا، فاذا فكرت حول كل أفكارنا، فانه صعب تصديق أن فكرتك خاطئة. |
Söylediğim gibi, bunu hayal etmek çok zor bir süreç. | TED | كما قلت لكم ..انه امر صعب جدا ان نتخيل الاختفاء |
Bildiğimiz bir şey, üstesinden gelinmesinin zor olduğu şeyler olma eğilimindeler. | TED | حسنا، شيء واحد نعرفه أنهم يميلون لأن يصبح تخطيهم جدا صعب. |
Çocuklarını kaybetmek zor ama onlarla birlikte yaşamak da pek kolay değil. | Open Subtitles | أن تفقد ابنائك امر صعب ولكن ايضاً العيش معهم ليس بالامر الهين |
Kimin kazandığını söylemek zor. Her iki taraf da parayı istedi. | Open Subtitles | هو كان صعب أَن تقول من الرابح إدّعى كلا الجانبين المال |
Bay Gondo zor duruma düştü... ama herkes onu çok takdir ediyor. | Open Subtitles | .. السيد كوندو في وضع مالي صعب و لكن الجميع معجب به |
Bu çok zor. Birinden hoşlanırsam onu eve davet edebilmek istiyorum. | Open Subtitles | أمر صعب جداً ، إن اُعجبت بشخص سأود أن أدعوه للمنزل |
Yalnız adı Charlie olan Vietnamlı bulmak çok zor oluyor. | Open Subtitles | انه شئ صعب جدا ان تجد شخص فيتنامى اسمه شارلى |
Tatlım, bu hepimiz için zor. En azından dener misin? | Open Subtitles | هذا صعب جداً على كل منا أيمكنكِ تجربتها فقط ؟ |
Biliyorum, buraya gelmek sizin için çok zor ama bana güven. | Open Subtitles | أعلم أنه صعب عليكما العودة إلى هنا ، لكن ثقي بي |
Daha önce hiç görmediğin bir yere yerleşmek o kadar zor mu? | Open Subtitles | هل هو صعب حقا ان تستقر في مكان لم تزره من قبل؟ |
İkiniz de kesin. Çok üzülmeyin. Bu babanız icin zaten zor. | Open Subtitles | توقفا ولا تبالغا في الحزن، فالأمر صعب بما يكفي على أبيكم |
Ruhsal açıdan zor olduğunu biliyorum ama her şey halloldu. | Open Subtitles | أعرف بأن الأمر صعب ذهنيا، ولكن تم الاعتناء بكل شيء. |
İzlemesi güç olan bu değişken nedeniyle çoğu profesyonel, hızlıca para kazanmaya çalışmaktansa uzun vadeli, güvenilir yatırımı yeğler. | TED | وذلك المتغير صعب التتبع يعد السبب أن معظم المحترفين يسوقون لاستثمار موثوق طويل الأمد على محاوله الكسب النقدي السريع. |
Soğuk füzyonun zorlu bir çocukluk dönemi geçirdiğini hepimiz biliyoruz. | Open Subtitles | كلنا على علم بان الانشطار البارد كانت له ميلاد صعب |
Böyle bir yeri bulmak ne kadar zordu biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم كم كان صعب عليّ أنّ أجد مكانٍ هكذا؟ |
Afedersiniz, efendim. Majesteleri daha sık yıkanırsa, bu kadar sert ovmak zorunda kalmam. | Open Subtitles | أنا لا يجب أن أَفرك صعب إذا فخامتك تستحم في أغلب الأحيان أكثر |
O konuşma sana ağır gelmiş olmalı. Aranızda hala büyük duygular dolaşıyor. | Open Subtitles | لابد أن ذلك كان صعب جداً عليكِ مازال هناك الكثير من المشاعر |
Muhabirlik, düşündüğümden daha zormuş, ki zaten çok zor olacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | إن العمل كمراسلة أصعب مما تصورته وتصورت أنه سيكون صعب جدًا |
Hayır. Epey de zorlanıyorum çünkü tek besinin soğan olduğu bir diyetteyim. | Open Subtitles | لا ، والأمر صعب حقاً لأنني أتبع حمية تعتمد على تناول البصل فقط |
Böyle fanatiklerle uzlaşmaya varmak zordur, sizi sanki yiyip bitirirler. | Open Subtitles | إنه متزمت. صعب للتفازض معه كل ما عليناهو القضاء عليهم |