Amerika'dan, onun yerini doldurmakla kalmayıp daha iyisini yapabileceğini kanıtlayan birini bulduk. | Open Subtitles | الرجل الذي اثبت أنه أكثر مِن قادر على ملأ هذه الأحذية الهائلة. |
Şimdi, siz çoğunlukta, bense tek başıma olduğum için arkamdan bir dolap çevirebileceğinizi sanıyorsanız bunu bir daha düşünün. | Open Subtitles | لا اريدكم ان تعتقدوا ان العدد الكبير قادر على هزيمة العدد الصغير فتصبحون مثلا قادرون على التحكم فى الامور |
Bir daha cesaret edemez. Ancak senin gibi biri yapabilir. | Open Subtitles | فلن يلمسها أبدًا مرة أخرى، فقط رجل مثلك قادر على فعل ذلك |
Ve Kral'ı öz kardeşinden başka kim daha iyi kontrol edebilir? | Open Subtitles | ومن أفضل شخص قادر على التحكم في الملك أكثر من أخيه؟ |
Bazıları ise hala beraber vakit geçirmekten keyif alacaklar her ikisi de artık katı yiyecek çiğneyemedikleri zaman bile. | TED | وبعضهم سوف واصلون استمتاعهم بصحبة بعضهم البعض عندما لا يكون اياً منهم قادر على مضغ الطعام الصلب بعد الاَن |
Biliyor musun, Leo, yeniden yaşamak mümkün gibi görünüyor gerçeği böyle bir dereceye kadar eşinizin deneyimi çok anlatıyor. | Open Subtitles | تَعْرفُ، الأسد، الحقيقة بأنّك إبدُ لِكي يَكُونَ قادر على العَيْش ثانية تجربة زوجتكِ إلى مثل هذا الدرجةِ صادقةُ جداً. |
Eğer en yakınınızdaki kapıyı söküp onu yakalamak için daha geniş alan sağlasanız bile, onu yine de kurtaramayacaksınız. | TED | حتى لو انتزعت اقرب باب لكي توفر مساحة أكبر لالتقاطها به ستبقى غير قادر على انقاذها على اي حال |
Sizi temin ederim Bay Bolson, neler yapabileceğimi görmezden geliyorsunuz. | Open Subtitles | أُطمأنُك، سّيد بولسون، الخطأ سَيَكُونُ الاستخفاف بما أنا قادر عليه. |
Veya o kadar da zeki değillerdir ya da çok yönlü teknoloji oluşturabilecek düzeydeki bir zekânın evrimi sandığımızdan çok daha nadirdir. | TED | أو ربما أنهم ليسوا بذلك الذكاء، أو ربما التطور نوع ذكيّ قادر على خلق تكنولوجيا متطورة هو أندر بكثير مما لقد افترضنا. |
Her şeyi yapabilecek güçte biri. Burada kanun ve düzen istiyorum! | Open Subtitles | انه قادر على فعل اي شيئ و اريد قانون ونظام هنا |
Bakalım senin görüşme nasıl gidecek, ama senin gibi yetenekli bir adamın bu yeteneklerine uygun bir biçimde para kazanması lazım. | Open Subtitles | سنري كيف ستؤدي في المقابله معهم و لكن شخص في مثل مؤهلاتك قادر علي ان يجد عملا براتب مساوي لمرتبك الحالي |
O yüzden, gözümün içine bak ve bana bunu yapabileceğini söyle. | Open Subtitles | لذا انظر في عيني وقل لي إنك قادر على القيام بذلك |
Ve bu tip antikorlarla, artık insanların da bunu yapabileceğini biliyoruz. | TED | و بهذه الأنواع من الأجسام المضادة التي نعلم أن الإنسان قادر على تصنيعها. |
Bir İngiliz askerinin neler yapabileceğini göstereceğiz. | Open Subtitles | سوف نريهم أن الجندى البريطانى قادر على القيام بذلك |
Samantha, bunu sana kişisel olarak söyleyemediğim için özür dilerim. | Open Subtitles | سامنثا, آسف أني لم أكن قادر على اخبارك هذا شخصيا. |
Arkadaşlarını öldürmekle tehdit eden bir adam her şey yapabilir. | Open Subtitles | الرجل من يستطيع التهديد لقتل صديقه هو قادر على أيّ شيء |
Don Ciccio Matara ve onun esrarengiz arkadaş grubu... belki bana yardım edebilir. | Open Subtitles | دون شيتشو ماتارا مع دائرة أصدقائه الغامضين قد يكون قادر على مساعدتي |
Çünkü Alice'in haklı olduğuna dair ihtiyaç duyduğu güveni kendinde bulabilmesi, George'un ona teorisinin yanlışlığına dair bulgular sunamamasıyla mümkün olabilirdi. | TED | فقط لأنه كان غير قادر على إثبات كونها مخطئة، كان جورج قادرا على إعطاء أليس الثقة التي تحتاجها لكي تعلم أنها على حق. |
Eğer oraya bir şey koyarsam istediğim zaman onu oradan alabilmeliyim. | Open Subtitles | أضع شيأ هناك أكون قادر على أن أجده عندما أريد ذلك |
bunu yapabiliyorsam, her şeyi yapabileceğimi söylediler. | Open Subtitles | قالوا لو كنت قادرا على القيام بهذا فإنني قادر على القيام بأي شيئ |
Bizi iyi mevsimlerde olduğu kadar, kötü mevsimlerde de yönlendirecek bir lider. | Open Subtitles | قائد, قادر على قيادتنا في المواسم السيئة بالإضافة إلى المواسم الجيدة ؟ |
Aşağıda tanıştığımız o yaşlı, tatlı şey... takma dişlerini kocasının birasına düşürmekten... daha kötü bir şey yapabilecek durumda değil. | Open Subtitles | ذلك الشئ الجميل الحلو الذى قابلناة بالأسفل أنه غير قادر على أى شئ أسوأ إنخِفاض أطقم أسنانها إلى بيرةِ زوجِها. |
Zeki ve yetenekli bir adamsın önemli biri bile olabilirsin paran, malın mülkün olur, saygı görürsün. | Open Subtitles | أنت رجل ماهر و قادر و من الممكن أن تكون رجل مهم تملك أموال و أصول يجب أن تكون محترم |
Sen, katliamdan hemen sonra buraya gelip krallığın uyumunu altüst edebileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | لقد جئت هنا, ممتنعاً عن قتل بعض السُمر الفارين وتظن بأنك قادر على إفساد تناغم مملكتنا؟ |
İkiniz de iyi biliyorsunuz, yaban mersinli, enfes bir krepten daha fazlasını yapabilirim. | Open Subtitles | أعتقد أنّ كلاكما مدركان أنني قادر على أكثر من مجرد صنع نسيج البيض |
kendi gözlerimizle gördük ve yapabileceği şeyleri de gördük. Evet, gördük. | Open Subtitles | و قد رأينا ما هو قادر عليه نعم ، لقد فعلنا |