Söyleyeceklerim yalan olmayacaktı, ancak tamamıyla doğruyu da söylemiş olmayacaktım. Çünkü doğruyu söylemek gerekirse, bu sadece diğer herkesin görebildiği hayat. | TED | ولن أكون كاذبا في ذلك، لكن قولي سيكون مجانبا كليا للحقيقة، لأنّ الحقيقة هي أنّ هذه هي الحياة التي يراها الجميع. |
Bu biraz karmaşık. Çünkü insan yüzü bu milyonlarca harf arasına yayılmış. | TED | إنّه شيءٌ معقدٌ قليلاً، لأنّ وجه الإنسان يتبعثر بين ملايين هذه الأحرف. |
Ona buranın kötü olmadığını söyledim; Çünkü her zaman hep beraberdik. | Open Subtitles | أخبرتهـا بأنّ الأوضـاع هنـا ليست سيئة لأنّ هنـاك الكثير منّـا سويـة |
Sen mutlusun Çünkü senin için değişen bir şey yok. | Open Subtitles | أنـتَ بخير ، لأنّ هذا لايمثل أيّ فرق بالنسبة إليك |
Adama bir şey söylemiş olmalı Çünkü vurulmadan önce arkasını döndü. | Open Subtitles | قال للضحية شيئاً ما حتماً لأنّ الرجل استدار قبل أن يُقتل |
Dün gece buraya geldim Çünkü bunların hiç biri bana mantıklı gelmemişti. | Open Subtitles | اتيتُ إلى هُنا اللّيلةُ الماضية. لأنّ لا شئ من هذا يبدو منطقياً. |
Çünkü bu süreçlerin her biri çok büyük miktarda enerji üretiyordu. | Open Subtitles | لأنّ كلّ واحدة من تلك العمليّات تُنتج قدراً كبيراً من الطاقة. |
Çünkü düşündüklerimiz onurlar dünyasını yaratır. Bütün herşey enerji ve bağlılık ile alakalı. | Open Subtitles | لأنّ ما نفكّر به يصنع العالم من حولنا، جوهر الأمر بالطاقة وقوّة التواصل |
Çünkü düşündüklerimiz onurlar dünyasını yaratır. Bütün herşey enerji ve bağlılık ile alakalı. | Open Subtitles | لأنّ ما نفكّر به يصنع العالم من حولنا، جوهر الأمر بالطاقة وقوّة التواصل |
- Çünkü bütün inançlar Tanrının insana özgür irade verdiğini söyler. | Open Subtitles | ــ لأنّ الأساطير كلّها تقول انّ الله منح البشر الارادة الحرّة |
Çünkü doktor yeteri kadar rahat olmadığımı söyledi. Buna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | لأنّ الدكتورة قالت أنني لستُ مسترخية بما يكفي هل تصدّقين ذلك؟ |
Ortaya çıktım Çünkü annen arayıp sorunların olduğunu söyledi. Ne? ! | Open Subtitles | ظهرت ، لأنّ أمك قد اتصلت و قالت أنّك في مشكلة |
Hey, bu adil değil. Buradayım Çünkü oğlum hala serbest değil. | Open Subtitles | ليس هذا منصفاً، إنّي هنا لأنّ ابني لم يطلق سراحه بعد |
Tabii, Çünkü tam öğlen saati hiç kimse fen laboratuvarının camının kırıldığını duymaz. | Open Subtitles | أجل، لأنّ لا أحد سيسمع صوت تحطّم الزجاج في مختبر العلوم بعد الظهر |
Cesetlerine ya da eşyalarına dokunmayız Çünkü ruhları onlara sarılı kalır. | Open Subtitles | لا نلمس حتّى جثثهم أو ممتلكاتهم لأنّ روحهم تبقى عالقةً فيها |
Ailesi hakkında yalan söyledi Çünkü tecavüzcü bir aileden daha iyidir. | Open Subtitles | لقد كذبت بشأن والدين ميتين لأنّ ذلك أفضل من والدين مغتصبين |
Çünkü buradaki arkadaşım ucuz bir fahişe ve eminim ki memnuniyetle... | Open Subtitles | لأنّ صديقتي هنا عاهرة رخيصة وأنا واثقة من أنها ستكون سعيدة |
ve başarıldığında ve yeni hükümet geldiğinde işler son derece basitleşir Çünkü yeni gelen başkan eğer yapmazsa başına ne geleceğini bilir. | Open Subtitles | وما إن يحدث ذلك وتـُـشكّلُ حكومة ٌ جديدة، فإتها ستقوم بإطاعة الامر, لأنّ الرئيس الجديد يعلم ما الذي سيحدث إذا لم يفعل. |
Şimdi, sakın bunun mideni bulandırdığını söyleme, Çünkü bu tamamen yasal. | Open Subtitles | الآن ، لا تخـبريني بأن هذا يصيبك بالغثـيان لأنّ جميـعها قـانـوية |
Acaba eski Huggsy'nin bir düğmesi kaybolmuş diye endişelenmeli miyim? | Open Subtitles | هل أقلق لأنّ زراً وقع من هاغزي القديم ولم أجده؟ |
Dispanserdeki kiralık polis beni dışarı atarken el feneriyle vurdu da ondan. | Open Subtitles | ذلك لأنّ الحارس في المستوصف ضربني بواسطة مصباحه الكاشف عندما رماني خارجاً. |
Şu an yardım edememesinin sebebi artık o bağın olmamasından olabilir. | Open Subtitles | ربّما لا يستطيع مساعدتنا الآن، لأنّ تلك الصلة لمْ تعد موجودة. |
Beş hafta erken doğmuştu. Annesinin preeklamsisi yüzünden sezaryenle alındı. | Open Subtitles | ولادة قيصرية مبكّرة بخمسة أسابيع لأنّ والدتها مصابة بمقدّمات الارتعاج |
Asıl derdim başka olduğu için seninle sadece... - ...ilgilenirmiş gibi yapacağımı. | Open Subtitles | تظنّ أنّني لا آبه بك، وبأنّني أتظاهر بالاهتمام لأنّ لدي دافعاً آخر |
- Evet de başka ne için gitsin ki oraya? | Open Subtitles | وللعلم، لابدّ أنّها عاهرة قذرة، لأنّ ذلك المكان كان مزبلة. |
zira, sermayeye erişim fırsata erişimdir. | TED | لأنّ الحصول على رأس المال يعني الحصول على فرصة. |
İşten sonra kendime bir elbise aldım. Çünkü bugün benim doğum günüm! | Open Subtitles | حسناً، بعد الإنتهاء من العمل، ذهبتُ لشراء فستان، لأنّ اليوم عيد ميلادي. |
Tüm arkadaşlarının işten atılmasının sebebinin, bir şekilde senin suçun olması mı? | Open Subtitles | هل لأنّ كلّ أصدقائك سرّحوا من العمل وذلك هو خطؤك نوعًا ما؟ |
Ama belki de olmasının nedeni senin de sinirli olmandır. | Open Subtitles | لكن ربما السبب في حدوثه هو لأنّ بداخلك بعض الغضب |
Olay yerindeki teşhisimi doğrulamak için zaman sınırımız olduğundan beri. | Open Subtitles | حسناً، لأنّ لدينا موعد أخير لتأكيد تشخيصي في مسرح الجريمة. |