Hangi sporu yaptığını bile bilmeyen ya da umursamayan bir baban varsa. | Open Subtitles | . هو حتى لا يعرف ما هى الرياضة التى تلعبها او تفضلها |
Birinin bilmediğini zannedip, bunun farkında olmamak ise bir hatadır. | Open Subtitles | أن لا تعرف وتظن أن الآخر لا يعرف هذا خطأ |
Ya onu kullanmaya hazırlanıyor ya da onda olduğundan haberi yok. | Open Subtitles | أهو يستعد لعمل شئ به أو أنه لا يعرف أنه لديه |
bu siteyi kullanmaya başlamadan önce hiçbiri Almanca bilmiyordu. | TED | لا يعرف اياً منهم الألمانية قبل ان يبدأوا في استخدام الموقع |
İlaç şirketinin kimsenin bilmediği bir sihirli tümör asası mı var sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظنّين أنّ لدى الشركة عصا سحريّةً لعلاجِ الأورام لا يعرف بها أحد؟ |
Bilgisayar kullanan adam bu spor hakkında hiçbir şey bilmiyordur. | Open Subtitles | أي أحد يستخدم الحواسب لا يعرف شيئاً عن هذه اللعبة. |
Kendini önemli biri sanıyor, sanki her şeyi biliyormuş gibi ama bir şey bildiği yok. | Open Subtitles | يعتقد بأنه رجل كبير وانه يعلم كل شيء ولكنه لا يعرف أي شيء |
Veya o sadece ışığa doğru gitmesi gerektiğini bilmeyen bir köpek. | Open Subtitles | أم أنه مجرد كلب لا يعرف كيف يدخل في فتحة الضوء |
Kime ya da neye ateş ettiğini bilmeyen bir sarhoş da olabilir. | Open Subtitles | قد يكون بالطبع أحد الحمقى لا يعرف من أو ماذا يصوب له |
Ne yaptığını bilmeyen biri. Sakin, sakin ol, kardeş ! | Open Subtitles | على أنك تتعامل مع هاو شخص لا يعرف ماذا يفعل |
Oraya vardığımdaysa beni nasıl adama dönüştürmeyi bile bilmediğini keşfettim. | Open Subtitles | وعندما وصلت إكتشفت أنه لا يعرف كيف يحولني إلى إنسان |
Çocukcağız ısrarla asker hareketleri ya da casuslarla ilgili bir şey bilmediğini söylüyordu. | Open Subtitles | أصر الفتى المسكين أنّ كان لا يعرف شيئاً عن تحركات الجنود أو الجواسيس. |
Babamın bu buluşmadan haberi yok, ve bunun böyle kalmasını istiyorum. | Open Subtitles | لا يعرف أبي عن هذا الاجتماع، وأودّ أن يظل الأمر كذلك |
Dışarıda biri bu sabah uyandı ama üç numara olacağından haberi yok. | Open Subtitles | هنالك شخص ما يستيقظ حالياً وهو لا يعرف أنّه سيكون المقتول الثالث. |
Yumruklarını kullanmasını bile bilmiyordu. | Open Subtitles | ورطم رأسك بالأرض. إنه لا يعرف كيفية اللكم حتى. |
Çocuk Angie'i kimin getirdiğini bilmediği hakkında yemin billah ediyor. | Open Subtitles | لقد تمسك بأقوله أنه لا يعرف من أحضر , أنجى |
Belki Strozzi sizinle çalıştığımı henüz bilmiyordur. | Open Subtitles | لربّما ستروزّي لا يعرف بأنني أعمل لديك الآن. |
O buralarda henüz yeni, hiçbir şey bildiği yok. | Open Subtitles | نعم، إنه جديد هنا لا يعرف أي شئ |
Yalnızca henüz bunun farkında değil. - Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? | Open Subtitles | ـ لكنه لا يعرف هذا بعد ـ كيف يمكنك أن تكون متأكداً؟ |
Beni isteyip istemediğini bile bilmiyor. Ona ihtiyacım yok dostum. | Open Subtitles | لا يعرف ان كان يريدني او لا لست بحاجة له |
Şu anda bütün karşılaşmalarla nasıl başa çıkılacağını bilmiyor mu demek bu? | Open Subtitles | وهو ما يعني أنه لا يعرف كيف للتعامل مع جميع لقاءات الآن؟ |
Senin gibi, o heykel asla... neden ve niçin yapıldığını bilemez. | Open Subtitles | لا، أنه مثلك، أن فن النحت التشكيلي لا يعرف لماذا ؟ |
Onu götürdüklerini söyledi. Bunun ne demek olduğunu bilmiyormuş. Gitsek iyi olacak. | Open Subtitles | قال أنهم ينقلونه ، لا يعرف ماذا يعني هذا يجب أن نذهب |
O sadece yemek yapmayı bilir Nasıl bir katil olabilir? | Open Subtitles | إنه لا يعرف شيئاً سوى الطهي كيف يمكنه أن يقتل ؟ |
Nerede olduklarını bilmiyorsa bunu yapamaz. | Open Subtitles | أنه لا يستطيع ، إذا كان لا يعرف أين هم بل يعرف |
Fark şu ki biz O'nu tanıyoruz, diğerleri tanımıyor. | Open Subtitles | إن الفرق هو أننا نعرف ذلك عنه بينما لا يعرف الآخرون من هنا نحن سعيدا الحظ إذهب لتستريح يا حبيبى |