ويكيبيديا

    "مثل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • gibi
        
    • kadar
        
    • Sanki
        
    • gibiydi
        
    • benziyor
        
    • aynı
        
    • şekilde
        
    • gibiyim
        
    • falan
        
    • de
        
    • böyle
        
    • mesela
        
    • benzer
        
    • tıpkı
        
    • benzeri
        
    Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. TED إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك
    Bu, para, yetenek ve zaman gibi şeylerin paylaşımı ve kaynakları. TED هذا هو التشارك وموارد من أشياء مثل المهارات ، والمال والوقت.
    Hayatları boyunca yılanlardan korkmuş bu insanlar artık "Şu yılanın ne kadar güzel olduğuna bak." gibi şeyler söylüyorlardı. TED هؤلاء الأشخاص الذين صاحبهم طيلة حياتهم خوف من الأفاعي أصبحوا يقولون أمور مثل أنظر كم هي رائعة هذه الأفعى
    Sanki daha önce zaman harcayıp, o insanı tanımışsınız gibi. TED أنها مثل تخصيص بعض الوقت لتعرف عليك قبل الإجتماع بك.
    Bir makineydi fakat canlıydı. Şey gibi... dans pisti ışıkları gibiydi. Open Subtitles كانت ألة ولكنها كانت حية , كانت مثل هالة من الضوء
    Bana göre bu yolculuk Doug Dietz'e benziyor. Doug Dietz teknik bir adam. TED بالنسبة لي، تبدو تلك الرحلة مثل دوغ ديتز. دوغ ديتز هو شخص تقنيّ.
    Bir dizi açıklama geliyordur şu anda akıllarınıza, aç gözlülük gibi. TED ان طيف من التفسيرات ربما يخطر على بالكم .. مثل الطمع
    Sonuç olarak -- bu yöntemin işe yaramasının sebebi -- insanlar robotlarla iletişim kurarken yine insan gibi davranıyorlar. TED وخلاصة القول السبب في ان هذا يعمل لأنه تبين الناس تتصرف تماما مثل الناس حتى عند التفاعل مع روبوت
    Bütün alaycı kuşlar uçup gittiğinde, son dört gün gibi ses çıkaracaklar. TED عندما تطير كل الطيور المحاكية بعيداً، سيصدروا صوتاً مثل الأربع أيام الأخيرة.
    Dünyadaki en iyi liderlerin profillerini paylaşıyorum, Martin Luther King, Nelson Mandela gibi. TED شاركت معهم الملف الشخصي لأفضل القادة مثل الملك مارتن لوثر و نيلسون مانديلا
    Bazen onları Jackson Hole ya da Aspen gibi tatil yerlerinde görürsünüz. TED وأحياناً ما يمكنك رؤيتهم في مناطق العطلات مثل جاكسون هول أو آسبن.
    Yakalayacağımız Büyük Patlama olsaydı eğer, bunun gibi ses çıkarırdı. TED إذا كنا لنسجل صوت الإنفجار العظيم، فسيكون شيئا مثل هذا.
    20-30 yıl kadar önce, bunun mümkün olabileceğini düşünen çok sayıda bilimci vardı. TED ظن الكثير من العلماء قبل عدة عقود أن مثل هذا الأمر ممكن الحدوث.
    Bu ve diğer sorulara cevap bularak belki bir gün kendimizi yaralar sadece hatıralarda kalacak kadar iyi iyileştirebiliriz. TED حين نجد إجابات على مثل هذه الأسئلة وغيرها ربما سنتمكن من شفاء أنفسنا جيداً وتبقى الندوب شيئا من الماضي
    Şimdi, bir ekonomi ancak kendisini oluşturan kuruluşlar kadar sağlıklıdır. TED الآن، يعتبر الإقتصاد جيدًا مرضيًا تمامًا مثل الهيئات التي تكونه
    Seni burda görüyorum, aynı anda da uzakta, çok çok uzakta ve çok uzun zaman önce Sanki orman-- Open Subtitles اننى اراك هنا و فى نفس الوقت ابعد كثيرا و ابعد و ابعد الى الوراء فى مكان طويل مثل
    Bu sırada, dedikodular Sanki bir petrol kuyusu bulunmuşçasına etrafa yayılıyor. Open Subtitles في هذه الأثناء , انتشرت الشائعات في البلدة مثل تسرب الزيت
    Ve senin vurma seslerin Sanki bir ağaç düşüyor gibiydi. Open Subtitles و أذكر صوت ضربك للسمكة كان الأمر مثل تقطيع شجرة
    Görünüşe göre, patlama-darbeli sesler gerçekten biraz insan sesine benziyor. TED يتضح أن أصوات تدفق النبضات تبدو تقريباً مثل أصوات البشر
    Burada protez bir uzuv var, aslında Irak'tan dönen bir askerinkiyle tamamen aynı... TED هذا طرف صناعي هنا مثل هذا الذي عند الجندي الذي عاد من العراق
    Bu anketten anladığımız bazı insanlar, bazı Amerikalılar bu tarz fotoğrafların Obama'nın aslında nasıl göründüğünü en iyi şekilde yansıttığını düşünüyor. TED ووجدنا في هذا الاستطلاع أن بعض الأمريكيين، يعتقدون أن صورًا مثل هذه هي أفضل توضيح، لما يبدو عليه أوباما في الحقيقة.
    Bir hayatım bile yok. Bütün yaz şarkı söyleyen cırcır böceği gibiyim. Open Subtitles ليس لدى أى حياة على الإطلاق أنا مثل من تغنى طوال الصيف
    mesela gerçek bir işi olan biriyle, bir bankacıyla falan. Open Subtitles مثلا ً مثل , شخص لديه وظيفة حقيقية , كالمصرفى
    Belki de her bebekte olduğu gibi "Önce ben gördüm, o benim!" TED ربما كانت نظرتك مثل قواعد الأطفال هذه: إنها ملكي لأنني رأيتها أولاً
    Bugün başka konuşmacılar da göreceksiniz, şimdiden biliyorum, çarpıcı şeylerden bahsedecekler, ve, tabii ki, teknolojide asla böyle olmaz. TED أعرف أنكم ستشاهدون اليوم متحدثين آخرين، سيتحدثون عن أشياءَ تقصم الظهر؛ لكن مع التكنولوجيا، بالطبع، لا يحدث مثل هذا.
    mesela astroloji: bir çok rasyonalist gibi, ben de balık burcuyum. TED علم التنجيم، مثلا: مثل الكثير من العقلانيين، أنا من برج الحوت.
    Cin bu kotu arabalari alirken, bizim bunlara benzer seyleri kullaniyor olmamiz lazim. TED بينما الصين تشتري السيارات السيئة علينا نحن أن نقود مثل هذه الأشياء، إتزان
    Ve tıpkı az önce gördüğünüz gibi, bu ışık bantlarını üretebilir. TED مثل هذا الذي ظهر الآن ويمكن ان يتنج حزماً من الضوء
    Böylece, belirli bir seviyenin ötesine zoom yaptığımizda bu Sim City benzeri 45 derecelik bir sanal bir görüntü haline dönüşüyor. TED لذلك، فيما نحن نقوم بالتكبير فوق مستوى معين يأخذنا إلى نوع من مثل سيم سيتي في عرض افتراضي على 45 درجة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد