Bu gece tarih yazdık, peki bundan sonra ne yapacağız? | Open Subtitles | الليلة كانت التاريخ، ماذا علينا أن نفعل حيال هذا الأمر؟ |
Önce ormandan başka bir örnek alıp tam bir karşılaştırma yapacağız. | Open Subtitles | سناخذ عينة اخرى من الغابة ونقارنها قبل ان نفعل اي شيء |
Bunu küresel olarak yapmalıyız, ve bunu hemen şimdi yapmalıyız. | TED | يجب ان نفعل ذلك بشكل عالمي ويجب ان نفعلها الان |
yapmamız gereken şey, daha azla daha fazla şey yapmayı öğrenmek. | TED | ما يجب ان نفعله هو ان نتعلم ان نفعل الكثير بالقليل |
- Katilin kim olduğunu bile bilmiyoruz. - Bir şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | اننا حتى لا نعرف من يكون القاتل يجب علينا ان نفعل شيئا |
Ve okula gitme ve bilimi düşünme dışında hiçbirşey yapmadık. | Open Subtitles | و لا نفعل شيئاً غير الذهاب إلى الكلية والتفكير بالعلوم |
Aynı şeyi akciğer kanseri veya herhangi bir hastalık içinde yapabiliriz. | TED | يمكننا ان نفعل نفس الشيء بالنسبة لسرطان الرئة ولكل مرض آخر. |
Bence bu harika. Ama bu tip şeyleri biz kendimiz yapmalıyız. | TED | اظن ذلك جيداً، لكن يجب علينا ان نفعل تلك الاشياء بنفسنا |
Eğlence için, olimpiyatlar için ya da profesyonel anlamda spor yaparız. | TED | نفعل ذلك من أجل التسلية، أو الألعاب الأولمبية ، أو كمحترفين. |
Eğer yardım edebileceğimiz birşey olursa, Elimizden gelenin en iyisini yapacağız | Open Subtitles | إذا كان لديك أي شيء لمساعدتنا قلنا ماذا يجب أن نفعل |
Hastanız ısırılmışsa başka tabii. O zaman bilginin faydalı olabilir. Ne yapacağız? | Open Subtitles | إلا إن عض أحدهم مريضاً لك قد يساعدك وقتها، ماذا نفعل الآن؟ |
Ya dediğimi yapacağız, ya da oturup birinin buradan geçmesini bekleyeceğiz. | Open Subtitles | إما أن نفعل ذلك أو ننتظر شخص ما كى يمر بسيارته |
Bunu dalgıç elbiseleriyle yapacağız ki vücudunuzun doğal kaldırma kuvvetini alalım. | Open Subtitles | حسنا، نفعل هذا بواسطة الترس الدوار ذلك يعطي افضلية للطفو المحايدِ. |
Elimizden geleni yapacağız ama eve döneceğine dair söz veremeyiz. | Open Subtitles | سوف نفعل ما نستطيع لذلك لا يمكننا أن نعدك بشيء |
Bahsetmek istediğim örnek ya da sormak istediğim soru şu: sıtma nedeni olan organizmayı daha zararsız hale evrimleştirmek için ne yapmalıyız? | TED | و المثال الذى أود طرحه هو, أو الفكرة التى أود طرحها, السؤال هو, ماذا يمكننا أن نفعل كى نجعل الملاريا أقل ضرراً؟ |
Buna bir şeyler yapıyoruz, fakat bunun için bir şeyler yapmamız gerek. | TED | نحن نفعل أشياء لهذا الغرض؛ علينا أن نفعل أشياء لأجل هذا الغرض، |
Hadi ama, ne istiyorsanız onu yapın. Her şeyi beraber yapmak zorunda mıyız? | Open Subtitles | إفعلوا ما تشاؤون هل يجدر بنا أن نفعل كل شيء مع بعض ؟ |
Öğretmenler bir saat boyunca ders yaptıklarını söylüyorlar, ama hiçbir zaman yapmadık. | Open Subtitles | المعلمون يقولون أننا ندرس الحصة خلال ساعة لكننا لا نفعل هذا أبداً |
Yasa falan yok! İstediğimiz her şeyi yapabiliriz! Her şeyi! | Open Subtitles | لا توجد قوانين بوسعنا أن نفعل كل ما يحلو لنا، |
biz bunu teknik olarak nasıl yapacağımızı bilmiyoruz o nedenle bu görsel sahte. | TED | ولا ندري كيف يمكننا ان نفعل ذلك تقنيا لذلك هذه الصفحة ليست حقيقيه. |
Eğer yeryüzü reflekslerime güvenirsem-- Suyun üstünde bir problem olduğunda ne yaparız ? | TED | إذا كانت لدي ردود أفعال الأرضيين، ماذا نفعل عندما نواجه عائقاً فوق الأرض، |
Birkaç yıl önce düşünmeye başladık: Neden tam tersini yapmıyoruz ki? | TED | بدأت مجموعتي قبل عدة سنوات في التفكير. لماذا لا نفعل العكس؟ |
Bence oraya kendimiz olarak gitmeli... ve her zaman yaptığımız gibi eğlenmeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أنه علينا العودة إلى هناك كما نحن ونستمتع كما نفعل داىما |
İşimiz bittikten sonra istediğimiz, her şeyi yapabiliriz, öyle değil mi? | Open Subtitles | نحن يمكننا أَن نفعل ما نريده بعد العمل أليس كذلك ؟ |
Tamam, sen de Bakersfield'da olabilirsin ama Bakersfield'da liderlik bende ve Harvey istatistikleri getirene kadar da bu işleri yapmayacağız. | Open Subtitles | حسناً يبدو أنكِ في قضية بيكرسفيلد و لكني أنا من سوف يقود القضية ونحن لن نفعل أي من تلك الأشياء |
Bu yüzden harekete geçmezsek, bugün bir şeyler yapmazsak, çok yakın bir zamanda, bazılarının tabiriyle zaman ayarlı tedavi bombasıyla yüzleşeceğiz. | TED | لذلك ما لم نتصرف ، ما لم نفعل شيئا اليوم فسنواجه في القريب العاجل ما أسماه البعض قنبلة الزمن بالنسبة للعلاج. |
Biliyorum ama onun için şu anda bir şey yapamayız. | Open Subtitles | أعلم ذلك ولكن ليس باستطاعتنا ان نفعل شي له الآن |