Dışarıda bir polis arabası var. İçindekilerin suratı gözüküyor mu? | Open Subtitles | هناك سيارة شرطة بالخارج أترين وجه الرجل الذى بدخلها ؟ |
Bu keşif o zamanki birikimin suratına tokat gibi çarptı. | TED | في ذلك الحين، ذلك الاكتشاف طار في وجه الحكمة التقليدية. |
Sanırım güzel bir yüzün olunca mizah duygun olması gerekmiyor. | Open Subtitles | أعتقد ان المرء لايحتاج الي روح دعابة مع وجه جميل |
Oscar kazandığı zaman, tava suratlı ibne uzaylıyla evlendiği zaman değil. | Open Subtitles | عندما فازت بالإوسكار, ليس عندما تزوجت ذلك الشاذ ذو وجه المقلاه, |
Başka taramalara daha ihtiyacımız var, beynini tam haritasını çıkarmak için. | Open Subtitles | نحن بحاجة لعمليّة فحص أخرى على وجه التحديد ، خريطة دماغك |
Hiç kimsenin öyle bakmasını istemem. Özellikle de alışveriş yaparken. | Open Subtitles | اللعنة أكره أن أري ذلك وخاصة علي وجه بائع التجزئة |
Bu, tozlu Doğu Şehri' nde Albay'ın sinsi suratını görmekten iyidir. | Open Subtitles | إنها أفضل كثيرا من مشاهدة وجه ذلك الرائد المغرور ,الوقح, الساخر |
Eminim kapılarını hem Kral'a, hem de Kilise'ye karşı kapatmazsın, değil mi? | Open Subtitles | والأن، أنا مُتأكد أنك لن تغلق بابك فى وجه الملك و الكنيسة؟ |
Beyaz yüzlü siyah başlıklı maymun Rus salatası ve turşuyla birlikte. | Open Subtitles | إنه قرد اسود ذو وجه ابيض بلباس روسي ومخلل على الجانب |
Sadece köpeğin yüzünde görülen ifade için bu slaytı kullanmak zorundaydım. | TED | أنا مضطرة لاستخدام هذه الشريحة. إنها فقط النظرة على وجه الكلب. |
suratı olan şeyleri yemeyeceğime dair ahlaki bir söz verdim kendi kendime. | Open Subtitles | أنا للتو أتخذت قرار أخلاقي أن لا أكل أيّ شئ له وجه. |
-Hayır, saçmalama. -O kız konuşurken nedense suratı domuz gibi oluyor. | Open Subtitles | رقم انها تجعل أن أصبع وجه غريب عندما تتحدث، هل تعلم؟ |
Tanrı'nın suratına karşı yalan söylemek ahlaksızlık değil mi sence de? | Open Subtitles | غير اخلاقي الا تعتقدين هذا؟ مثل الكذب على في وجه الاله؟ |
Bir adam arabamıza yaklaştı, ve silahını babamın suratına doğrulttu. | Open Subtitles | مشى رجل يصل إلى سيارتنا، التلويح بندقيته في وجه والدي. |
Her yüzün üç boyutlu resmini alıp burada sakladığımız veri bankasıyla karşılaştırır. | Open Subtitles | يأخذ صور ثلاثية لكل وجه ويفحصهم ضد قاعدة البيانات في مكتب الحراسة |
Hanımefendi, bebeğinizin göreceği ilk yüzün, benimki olmasını hiç istemedim. | Open Subtitles | سيدتي ، لم أرد ان أكون أول وجه يراه ابنك |
Bu sezon okul içi Wii golf oyununda iyi eğlenceler sana, yarak suratlı. | Open Subtitles | أتعلم , إحى بمرح بلعب ويي جوف الجماعية هذا الموسم يا وجه القضيب. |
Bence paranın yeri hakkında genel bir fikri var, ama tam yerini bilmiyor. | Open Subtitles | أظنه يعرف مكان وجود النقود بوجه عام لكنه لا يعرف على وجه الدقّة |
Özellikle bunun güvenli bir yuvaya ihtiyaci var. O bir anne. | Open Subtitles | هذه علي وجه الخصوص تحتاج مثل هذا المأوى الآمن، لأنها أم. |
Papazın yarı ölü suratını, yıldırım çarpmış gibi... yüzünden fırlamış gözlerini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر وجه الكاهن وهو يحتضر وتلك النظرة الحولاء التي جعلته يبدو ضحيةً لصاعقة؟ |
Cesareti diğer tüm tanrılara ilham veren sivilceli, cılız biri sayesinde güneş günlük yörüngesini izliyor ve tavşan yüzlü ay da beraberinde onu takip ediyor. | TED | بفضل البائس ذي البثور، الذي ألهمت شجاعتُه كل الآلهة. تدور الشمس في مدارها اليومي، ويعقُبها القمر ذو وجه الأرنب. |
Peki nasıl olur da başka birinin hücrelerinin neden olduğu bir tümör Jonas'ın yüzünde büyüyebilir? | TED | لذا كيف يمكن لورم نشأ من خلايا حيوان آخر ان ينمو علي وجه جوناس ؟ |
Çünkü kanepe üzerimden geçtiğinden beri yüzüm asfalt gibi dümdüz oldu. | Open Subtitles | لأني وجه مدمر مثل طريق تالف بعد أن وقعت أريكة عليّ. |
Arkadan uğursuz bir müzik çalıyor, cerrahın yüzünden dökülen boncuk boncuk terler. | TED | موسيقى حزينة تشتغل في الخلفية قطرات من العرق تنزل من وجه الجراح |
Bu biraz karmaşık. Çünkü insan yüzü bu milyonlarca harf arasına yayılmış. | TED | إنّه شيءٌ معقدٌ قليلاً، لأنّ وجه الإنسان يتبعثر بين ملايين هذه الأحرف. |
O yüz bir harika. Onu kürsüye sen mi hazırlıyorsun? | Open Subtitles | أعترف أنه وجه فعلا رائع لهذا هل كنتَ تعده لمرافعتك |
Ve dedi ki patlama öyle gürültülü ve ışık o kadar yoğunmuş ki o gözlerini korumak için yüzünü elleriyle kapatmak zorunda kalmış. | TED | و قال ان الانفجار كان مدويا و الضوء كان كثيفا جدا، حتى انه كان عليه في الواقع وضع يديه امام وجه لحماية عينيه. |