ويكيبيديا

    "وصل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • gelmiş
        
    • burada
        
    • geliyor
        
    • geldiğini
        
    • geldiğinde
        
    • vardı
        
    • geldiği
        
    • girdi
        
    • ulaşmış
        
    • geldiler
        
    • gelen
        
    • çıktı
        
    • gelmişti
        
    • da
        
    • gelmedi
        
    Ve bu mektup 21:30 akşam postası ile gelmiş öyle mi? Open Subtitles و هذا الخطاب وصل في بريد الساعة التاسعة و النصف ؟
    O burada. Şu anda en üst kattaki kurbana doğru ilerliyor! Open Subtitles لقد وصل, إنه في طريقة إلي الضحية في الطابق العلوي الآن
    Güverte korkulukları, onun çenesinin 10 cm altına kadar geliyor. Open Subtitles الدرابزين على سطح المركب وصل إلى أربع بوصات تحت ذقنها.
    Birdenbire, hiç sebep yokken ortaya çıkıverdi ve bana İngiltere'ye geldiğini ve ilgimi çekebilecek bir şeyler bildiğini söyledi. Open Subtitles فجأة قام بالإتصال بي , و أخبرني أنه وصل إلى البلاد و قال أن لديه شئ ربما سيثير اهتمامي
    Görünen o ki geçen gece eve geldiğinde merdivenden düşmüş. Open Subtitles يبدو أنه عندما وصل تلك الليلة سقط من على الدرج
    Yaklaşık 60 sene sonra, büyükbabam Oludotun Adekunle Kukoyi de Lagos'a vardı. TED بعد حوالي ستون سنة، جدي، أولودوتن أديكونل كوكوي، أيضاً وصل إلى لاغوس.
    Bu şey soğutma sistemi çökmeden birkaç dakika önce gelmiş. Open Subtitles لقد وصل هذا بالبريد قبل دقائق من انهيار نظام التبريد
    Yeni bir bilgi ulaştı. Polis mensuplarını darp eden failler gelmiş. Open Subtitles ،لقد تلقينا معلومة .بأن مُرتكب العنف ضد عضوْ الشرطة قدْ وصل
    Fakat şimdi sanirim çok önemli görüldügü bir noktaya gelmiş durumdadır. TED ولكن أعتقد أنه وصل الآن إلى نقطة حيث أصبح على جانب من الأهمية
    Oh Young hanıma abisinin burada olduğunu söylemiştim, şimdiye kadar çoktan inmiş olmalıydı. Open Subtitles ..لقد ذهبت عدة مرات لأخبر الآنسة يونغ أن أخاها قد وصل.. وعليها النزول
    burada bir kaçak bulduk ancak kazara buraya geldiğini sanmıyorum. Open Subtitles ولكن لا أظن أنّه وصل إلى هنا عن طريق الصدفة.
    Kalp ile ilgili olarak, kalp pilleri her geçen gün daha kolay takılır hale geliyor. Böylece bunları takmak için girişimsel bir kardiyologa ihtiyacınız kalmıyor. TED في مجال طب القلب، فقد وصل الباحثون و بسهولة كبيرة، إلى مستوى حيث لا تحتاج إلى تدريب أخصائي قلب داخلي لوضعها.
    Yazarı hiç düşünmemiştim. Senaryo evime geliyor. Open Subtitles لم أفكر قط بالكاتب لقد وصل النص الي بيتي فقط
    Peki biri bu şeyin buraya nasıl geldiğini açıklayabilir mi? Open Subtitles والآن، فليخبرني شخص ما، كيف وصل هذا الشيء إلى هنا؟
    geldiğinde durmadan masum olduğunu ve temyize gitmek istediğini söylüyordu. Open Subtitles منذ أن وصل وهو يعيد ويكرر أنّه بريء وطالب بالإستئناف
    Hayır, bilmiyoruz. Hadi ya. Neyse, şunu biliyoruz ki, Giles Windermir' e vardı. Open Subtitles لا, لا نعرف حسنا, نعلم على وجه اليقين ان جيلز وصل الى ويندمير
    Bir ürünün nerede nasıl üretildiği ve bulunduğu yere nasıl geldiği gibi doğruladığımız ve izlediğimiz bilgileri nasıl paylaşacağız? TED كيفية مشاركة المعلومات التي قمنا بالتحقق منها وتعقبها حول مصدر المنتج، وكيفية إنتاجه وكيف وصل إلى حيث هو الآن؟
    Oraya nasıl girdi bilmiyorum ama eğer kısa süre içinde dışarı çıkaramazsak,... Open Subtitles أنا لا أعلم كيف وصل الى هناك لكن اذا لم نخرجه قريبا
    4 dakika 36 saniye düşmüş, saatte 1,100 kilometre hıza ulaşmış. Open Subtitles لقد سقط لمدّة أربع دقائق و36 دقيقة، وصل لـ740 ميلاً بالساعة،
    Yarınki fotoğraf çekiminin yemeği için yemek servisinden geldiler. Open Subtitles لقد وصل متعهدون الطعام ليناقشوا موضوع الغداء لجلسة التصوير غداً
    Hayatınız ciddi bir tehdit altında. Size gelen hiçbir paketi açmayın. Open Subtitles هناك تهديد قوي على حياتك، لا تفتح اي طرد وصل إليك
    Sorun beyninde değil. Laktik asit 39'a çıktı. Bağırsakları çürüyor. Open Subtitles ليست المشكلة في مخه حمض اللاكتيك وصل لـ39، الأمعاء تتعفن
    Aklıma şöyle bir soru gelmişti , eğer dünyayı ve güneşi bağlayabilseydim bu bağlantıyı sağlayan koni nasıl görünürdü? TED وكان هناك سؤال يقفز الى رأسي، ما المخروط الذي يربط بين الشمس والأرض بهذا الشكل إذا إستطعت وصل المجالين؟
    Sonunda, isyancı kendi bölgesindedir ve polise yakalanmak da istemez. TED أخيرًا، وصل المشاغب إلى المكان، ويريد تجنب قبض الشرطة عليه.
    Sebebi ne olursa olsun, ...Chih-hao zamanında gelmedi. Open Subtitles لمهما سبب، منذ هاو شية ما وصل في الوقت المناسب.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد