"وقتاً" - ترجمة من عربي إلى تركي

• vakit
• çok
• zamanı
• biraz zaman
• İyi
• zamanım
• zamana
• zamanımız
• zamandır
• süre
• kadar
• zamanlar
• vaktim
• vaktimiz
• zamanımı

Bu gece iyi vakit geçiren bir sürü insan var, biz neden geçirmeyelim?
هناك الكثير من الناس الذين يقضون وقتاً طيباً الليلة، فلم لا نفعل نحن؟

Ona biraz daha vakit ayırırsam daha iyi olacağına eminim.
أنا مُتأكّد إن كرّست وقتاً إضافياً له ، سيكون أفضل

Sanırım önümüzdeki bir kaç ay boyunca birlikte iyi vakit geçireceğiz.
أعتقد بأننا سنقضي وقتاً ممتعاً معاً علي مدي الشهور القليلة القادمة.

Birbirimizi dinlemeden konuşmaya çok zaman ayırıyoruz ve uzlaşamadığımız noktaları yeteri kadar konuşmuyoruz.
قضينا وقتاً كبيراً في الحديث مع بعضنا ووقتاً غير كافي للحديث عن اختلافاتنا،

Kalkış ve uçuş anında, zamanı beraber geçiriyoruz, fakat hepsi bu.
بين الإقلاع والهبوط نقضي وقتاً سوياً هذا كل ما نحصل عليه

Seninle yeterince vakit geçirdim, yapmam gereken çok şey var.
قضيتُ وقتاً كافياً جداً معك لديّ أشياء عليّ أن أفعلها

yemek yiyen insanları görüyorum, gülüyorlar ve harika vakit geçiriyorlar.
أرى الناس تأكل فحسب تضحك ، و تقضي وقتاً ممتعاً

Yarın gece, çıkar sarhoş olur güzel vakit geçirir, bir hal yolu ararız.
لذلك ليله الغد سنخرج كلنا ونثمل ونمضي وقتاً جيداً حينها سنقرر مالذي ستفعله

Bu şeyi yenmemiz, hep birlikte dövüşsek de belli bir vakit alacaktır.
حتى و إن كنا جميعاً هنا، فأنه سيأخذ وقتاً لهزيمة هذا الشيء

Hey! Duyduğuma göre dedenle birlikte ayılarla epey vakit geçirmişsiniz.
حسناً، لقد سمعت بأنك وجدكِ كنتم تقضون وقتاً مع الدببه

Kabul edelim,.. ...parti adamı olarak çok fazla vakit harcadım.
لقد قصيت وقتاً طويلة بكوني صبياً يجب قضاء وقتاً ممتعاً

Hadi, biraz düşünsene, bu akşam, çok eğlendik. Eğlenmek mi ?
اعترف, باعتبار كل الأشياء التى حدثت فقد قضيت وقتاً ممتعاً الليلة

O kadar çok beraber oldular ki, Köpekleri bile çıkmaya başladı.
لقد قضوا وقتاً كثيراً مع بعضهم حتى أن كلبهم بدأ المواعدة

Belki de ara vermemizin zamanı gelmiştir. Sen şu kitabı yaz.
ربما حان الوقت أن نأخذ وقتاً من الراحة، مثل كتابة كتاب.

Tıpkı benim gibi hastalanan gerçek insanlarla biraz zaman geçir.
اقضي وقتاً مع الناس الحقيقيين مثلي و ستجدين أنهم يمرضون

Biz de iki yıl önce balayımızda burada iyi zaman geçirmiştik.
قضينا وقتاً جميلاً، أيضاً، قبل سنتين عندما كنّا في شهر العسل

"O öyle dedi, bu böyle dedi" muhabbetine ayıracak zamanım yok.
''حسناً، أنا لا أملك وقتاً لـ'' هو قال ، هي قالت

Geçmişin kendini rahatlatmanın bir yolu olduğunu öğrendim. zamana bırak.
تعلّمت أنّ للماضي طريقته في كشف نفسه، امنحي الأمر وقتاً

Tam şurada sallanan maymunlar vardı. Sence zamanımız olur mu?
لديهم قردة تتأرجح حرّة هناك أتظنين أنّ لدينا وقتاً لذلك؟

çok uzun zamandır teşkilatta, onu zar zor fark ediyorsunuz.
وأنها كانت هناك وقتاً طويلاً لاحظت بالكاد لها

Bu hakkı elde edecek kadar uzun süre kalmadın burada.
لم تقضي وقتاً طويلاً بما يكفي هنا لتكتسب ذلك الحقّ

Ev kadınlarının dört gözle bekledikleri zamanlar vardır gün içinde...
،هنالك وقتاً ما في اليوم تتطلع له جميع ربات البيوت

- Evlenmek için vaktim olmadı. - Vakti daralan birine benzemiyorsun.
لم أجد وقتاً لكى أتزوج انت لا تبدو مشغولا لهذه الدرجه

Şimdi, beni dinle. Şu adamlar buraya ulaşana kadar fazla vaktimiz yok.
اسمع الآن ، ليس هناك وقتاً كثيراً قبل أن يصل أولئك الرجال

"Serenity"de kendim için istediğim herşeyi gözardı ederek zamanımı harcadım.
لقد أمضيت وقتاً طويلاً في تجاهل أي شيء أردته لنفسي