Size bırakmak istediğim ikinci şey Bu mücadelenin ortasındaki insanın kendisini ortaya koyacak zihni dirayete sahip olmaya istekli olmak zorunda olması. | TED | الشيء الثاني الذي أريد أن اخبركم به عندما يكون الشخص في منتصف التحدي يجب ان يتحلى برجاحة العقل حتى يتخلصوا من المشكلة |
- Koca Baba bazı kararlar vermek zorunda. - Eğer ölmeden önce... | Open Subtitles | الأب الكبير يجب ان يكون له خططه لو أنه يموت قبل ان |
İfadeni almak zorundayım, ama sen versen daha iyi olur. | Open Subtitles | يجب ان احتفظ به حولك , ولكنك تستطيع ان تنزعه |
- Ama karar vermek zorundasın. Onlar yapmaz. - Kararımı verdim, Albay Stewart. | Open Subtitles | و لكن يجب ان تقرر ، لن يفعلوا لقد قررت ، كولونيل ستيوارت |
Bugün de yaşanabilir bir gelecek yaratmak için aynı sıçramaya ihtiyacımız var. | TED | اليوم يجب ان يكون ذلك التفكير البعيد المدى لاجلنا لننشئ مستقبل منظور, |
Evet, Solly, yani senin anlayacağın, sayfayı birkez daha düzeltmen gerekecek. | Open Subtitles | هذا صحيح يا سولي ذلك يعني يجب ان نعيدها مرة أخرى |
Söylemeye niyetlendiğim bir çok şey, dün gece hepsini söylemem gerekirdi. | Open Subtitles | اشياء كثيرة قصدت ان اقولها كان يجب ان اقولها الليلة الماضية |
Bu hayvanlarla karşılaşmak istiyorsunuz. Onlar hakkında her şeyi bilmek, öğrenmek istiyorsunuz. | TED | يجب ان تتواجه مع تلك الحيوانات تريد ان تتعلم قدر ما تستطيع |
Çünkü hayatın koca bir şakadan ibaret bana da Bu şekilde davranman gerekmiyor. | Open Subtitles | .. لان حياتك المزحة الكبيرة لاتعني . يجب ان تبعد عن هذا الطريق |
Bırak Onu ve yat uyu. Sabah erken kalkmak istiyorum. | Open Subtitles | ضعه ارضاً واذهب للنوم يجب ان نستيقظ مبكراً في الصباح |
Sana bir şey söylemem gerekiyor Raj. Bunu çok daha önceleri söylemem gerekiyordu. | Open Subtitles | اريد ان اخبرك شئ راج، شيء يجب ان أخبرَك به منذ عهد بعيد |
Sonra geri çekilmek zorunda kaldık, çünkü Vietnam ordusu üstümüze geliyordu. | Open Subtitles | و كان يجب ان نتراجع لان المقاتلون الفيتناميون كانوا يأتون باتجاهنا |
Her sefer kaydedilir. bir kere gitiğimde kayıt yaptırmak zorunda kalmıştım. | Open Subtitles | . كل رحله بحريه مسجله يجب ان اسجل نفسى بمجرد الوصول |
Sonuçta da çektiklerim karşılığında Bu kadar tecrübeyle yetinmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | و اعتقد ان القضية ستكون اننى يجب ان اتحمل على نفسي |
Ben Kralın kuzeniyim. O dönene kadar Bu insanlarla ilgilenmek zorundayım. | Open Subtitles | انا ابنه عمه الملك و يجب ان اعتني بالشعب حتي يعود |
Şimdi Jackie için bir şeyler almak zorundayım. Beni öldürecek! | Open Subtitles | والان يجب ان اذهب واشري شي لجاكي وإلا سوف تقتلني |
Sakin olmak zorundasın. Sakin olursan o da sakin olur. | Open Subtitles | يجب ان تكون هيناً معه, اذا فعلت ذلك لن يزعجك |
Tabii ki, nasıl yaptıklarını bulmak zorundasın , sana öğretebilirim. | Open Subtitles | بالطبع, يجب ان تتعلم كيف تحدد أماكنهم ولكنى أستطيع تعليمك |
Artık Çin'e benimle birlikte bir banco almam gerektiğini biliyordum. | TED | علمت انه يجب ان اخذ الة البانجو معي الى الصين |
Üstüne döktüm. Biliyor musun? Sanırım Bu gömleği çıkartmamız gerekecek. | Open Subtitles | انا سكبت عليك اعتقد انك يجب ان تخلع هذا القميص |
Çok çabuk kıyafet değiştirdin Leslie. Keşke nasıl yapılacağını Dorothy'ye de öğretsen. | Open Subtitles | لقد استعديت بسرعة يا ليزلى, يجب ان تُعلّمى دورثى كيف تفعل هذا |
Onun ne kadar mutsuz olduğunu görmem gerekirdi, ama görmedim. | Open Subtitles | كان يجب ان ألاحظ كم كانت تعيسة لكنني لم أرى |
Ve eğer Bu organize etme pozisyonundaki bazı topluluk üyeleri her felaketten sonra, her alanda bulunuyorsa Bu araçlar da mevcut bulunmalı. | TED | وإذا كان احد أعضاء المجتمع في هذا الموقف التنظيمي في كل منطقة بعد كل كارثة، فإن هذه الادوات يجب ان تكون موجودة. |
İkincisi de, hepimizin burada durması gerekmiyor o yüzden... biraz ilerleyelim. | Open Subtitles | وثانياً, أننا جميعاً لا يجب ان نبقي هنا لذا هيا .. |
Onu görmek için San Francisco'ya gideceğim. - İnsan Noel'de ailesiyle olmalı. | Open Subtitles | انا اظن انك يجب ان نكون مع عائلاتنا لان هذا تقليدي اكثر |
Bana işin doğrusunu anlatsan iyi olur, yoksa ben oynamıyorum. | Open Subtitles | ميجور يجب ان تكون صريحا معي وتخرجني من هذه الفوضي |
Öldürülmesi gerekiyordu ama Musa'nın annesi Onu bir sepete koyarak Nil Nehri'ne bıraktı. | Open Subtitles | ابناء اليهود كان يجب ان يغرقوا والدة موسى أرسله في البحر في سلة |
Yapmamız gereken şey, daha azla daha fazla şey yapmayı öğrenmek. | TED | ما يجب ان نفعله هو ان نتعلم ان نفعل الكثير بالقليل |
Ama gercek su ki, eger zararsizlarsa tumuyle göz ardı etmemek gerekir. | TED | و الامر هو انه اذا كانت غير مؤذية فلا يجب ان ترفض; |
Tuğla ve harçtan okul binalarından dijital yurtlara geçmek zorundayız | TED | يجب ان ننتقل من المباني الدراسية الحجرية الى الداخليات الرقمية. |