Bu o, sinirli beyaz kaltağın siyah bir çocuğu kurtarmaya çalıştığı gafil avlamalı fantezilerden biri olmasa iyi olur. | Open Subtitles | من الافضل ان لا يكون هذا كأحد القصص غير الواقعية حيث تحاول المرأة البيضاء الرخيصة ان تنقذ طفلة سوداء |
Kedilerin, kuşları yakalamaya çalıştığı şu kuş mama kabından istiyorum. | Open Subtitles | أريد ذلك الطائر المغذي حينما القطط تحاول أن تمسك به |
Patronunun o zavallı hamile kadını öldürmeye çalıştığı gecenin sabahı kayıtlar yok oldu. | Open Subtitles | هذا الصباح بعد ان حاول رئيسك دفع تلك الامرأة الحامل المسكينه.. اختفت الاشرطة |
Geçen hafta Pete senin sandviçini yürütmeye çalıştığı zaman müsaade etmediğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | عندما حاول بيت أن يأخذ اللحم من شطيرتك وأنت لم تسمح له |
Grubumun şimdiye kadar üzerinde çalıştığı tüm projelerin milyonlarca kullanıcısı olduğu için, bu projeyle son derece hızlı bir şekilde çevirebileceğimizi düşünüyoruz. | TED | بما ان جميع المشاريع التي عملت فيها مجموعتي ,كان فيها مليون مستخدم, نأمل ان نستطيع الترجمة بشكل سريع جداً بهذا المشروع |
Öte yandan, bugün eski karım adamın çalıştığı yerde boy gösterdi. | Open Subtitles | ما عدا حقيقه أن زوجتى السابقه ظهرت فى محل عمله اليوم |
Okuduğum bir yazıda eski özel kuvvet elemanlarının karteller için çalıştığı yazıyordu. | Open Subtitles | قرأت مقاله عن أن جنود القوات الخاصه السابقين يعملون مع عصابات المخدرات |
Hugh Sloan Finans bölümünde Maurice Stans için çalıştığı zamanlarda, siz onun muhasebecisiydiniz. | Open Subtitles | أنت كنت محاسبة هيو سلون عندما كان يعمل تحت موريس ستانز في المالية |
Ve bugün yapacağım şey, size, bu ansiklopedinin içeriden nasıl çalıştığı hakkında biraz daha bilgi vermek. | TED | وما سأفعله اليوم هو إخباركم المزيد حول كيفية عملها من الداخل. |
Aslında o sivil polis Maeby'nin suç atmaya çalıştığı kişiydi. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد كان الشخص الذي تحاول أن تقوم بتوريطه |
Kabuğuna saklanmaya çalıştığı için biraz uzun sürdü ama şu gülümseyişe bakın. | Open Subtitles | لقد أستغرق وقتا لأنها كانت تحاول الأختباءفيقوقعتهاطوالالوقت, لكن أنظروا لتلك الأبتسامة الأن. |
Ve bunu yazarsak insanlar söylemeye çalıştığı şeyi görmezden gelecek. | Open Subtitles | وإذا قمنا بطباعة ذلك، سيتجاهل الناس ما كانت تحاول قوله. |
Bu birimize fiziksel olarak zarar vermeye çalıştığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لا يعني انه جسديا حاول ان يأذي أيا منا |
Peki ya beni öldürmeye çalıştığı o kadar zaman için? | Open Subtitles | ماذا عن كلّ تلك المرّات التي حاول قتلي خلالها ؟ |
Müdürlerin yapmaya çalıştığı şey kameralarımızın izini sürmekti. | TED | شيئ واحد حاول المدراء القيام به كان تعقب كاميراتنا. |
Çok zor şartlar altında çalıştığı emlak işindeydi ve sık sık iki yakamızı bir araya getirmekte zorluk çekiyorduk. | TED | وكانت تعمل في مجال العقار، حيث عملت بجد للغاية في كثير من الأحيان تجد صعوبة في تلبية الأحتياجات. |
Amerika Birleşik Devletleri Balıkçılık Bürosu'nda çalıştığı yıllarda edindiği hükümet temaslarıyla soruşturma yapmaya başladı. | TED | بدأت بالتحرّي من خلال معارفها في الجهات الحكومية، كونها عملت لعدة سنوات لصالح مكتب مصايد الأسماك في الولايات المتحدة. |
2006'da, Erick yeminli muhasebeci olarak çalıştığı görevinden ayrılarak yarasa damlalarından imal ettiği gübre işine başladı. | TED | في 2006، ترك إيريك عمله كمحاسب قانوني وأنشأ شركة لتصنيع الأسمدة من فضلات الخفاش. |
Bu bir hikaye anlatıcı olarak sizin göreviniz, seyircinin yemeği için çalıştığı gerçeğini saklamak. | TED | تلك مهمتك كراو للقصة، أن تخفي حقيقة أنك تجعلهم يعملون من أجل طعامهم. |
Tüm bildiğim üzerinde çok ama çok uzun zaman çalıştığı bir şey. | Open Subtitles | كل ما أعرف أنه شيء قال بأنه كان يعمل عليه لوقت طويل |
Bana vermeye çalıştığı şeyi bir gün bulma umuduyla. | Open Subtitles | علي أمل أنني يوماً ما سأجد . ما كان يُحاول أن يعطيني إياه |
Bana Telstar uydusunu alıp televizyona geçmeye çalıştığı söylendi. | Open Subtitles | لقد نُصِحتُ بأنّه قَدْ يُحاولُ السَيْطَرَة علي القمر الصناعي ليضِعْ نفسه على التلفزيونِ أَو الشيءِ |
Çocukların kendilerinin de farkında olmadan söylemeye çalıştığı şey de bu | Open Subtitles | هذا ما كان الاطفال يحاولون اخبارنا به بدون ان يدركوه هم |
Dinle, bu kadının geçmişini... aktris olarak çalıştığı 20'li yıllara kadar araştırdım. | Open Subtitles | لقد أجريت بعض التحرّي عن هذه المرأة، كانت تعمل مُمثّلة في العشرينات. |
O zaman büyük zorlukla söylemeye çalıştığı şeyi işittim, fısıldayarak söylüyordu. | Open Subtitles | ثم سمعت كلمة كان يحاول أن يقولها ، كهمس ناعم وخفيف. |
Sonra da bana çalıştığı yerde iş görüşmesi ayarlamak için kendini suçlu hissettirdi. | Open Subtitles | ثم جعلته يشعر بالذنب كي يرتب لي مقابلة عمل بالمكان الذي يعمل به |
Doğrudan karımın çalıştığı restorana gitmeli ve ona-- | Open Subtitles | عليّ أن أذهب للمطعم الذي تعمل به زوجتي, وأخبرها |