Hayır, hayır, hayır, daha ölme! Beni malikânene götürmeden ölme. | Open Subtitles | لا،لا،لا تمت الآن،لا تمت قبل أن تعطيني قصرك |
Oyununu terk edersen güvende kal, tetikte ol ve ne yaparsan yap ama ölme. | Open Subtitles | إن تركت لعبتك، فابق آمنًا ومتيقظًا ومهما كان ما تفعله، لا تمت |
Lütfen elimizde ölme. Gerçeği bilmek zorundayız! | Open Subtitles | من فضلك لا تمت يجب ان نعرف الحقيقة |
Bana Ryan'ın yerini söyle ve böylece adice ölme. | Open Subtitles | قل لي أين هو السيد ريان وأنك لن تموت قبل هذه الأساليب. |
Erkeklerin, hayatlarının en aktif zamanlarında bir kaza sonucu ölme ihtimalleri çok daha yüksektir. | TED | الذكور أكثر عرضةً للموت العرضي في شبابهم. |
Normal bir insana kıyasla oluşacak komplikasyon neticesinde ölme riskin daha yüksek. | Open Subtitles | أنت لديك أحتمالية أكبر من الطبيعي أن تؤدي التعقيدات الجراحية إلى موتك |
Gaz odalarına hayvanlar, kalabalık gruplar olarak konulurlar ve ölme süreleri 20 dakikaya kadar çıkabilir. | Open Subtitles | في غرفة الغاز، تعبأ الحيوانات بإحكام شديد ويمكن أن تستغرق وقتا طويلا يصل إلى 20 دقيقة لتموت. |
- Evet. Yani metaforik kumlardan olan mandalalar için ölme. | Open Subtitles | إذن لا تموتي من أجل شيء نشبه بأشكال من الرمال. |
Sakın ölme, dostum. | Open Subtitles | لا تمت علي ثانية يا رجل ! ِ فلن أستطيع أن أخبرك ـ ـ ـ |
Bekle, tamam mı? Geliyorum! Sakın ölme! | Open Subtitles | إعتمد علي، حسنا اني قادم لا تمت |
Haydi. Haydi dostum, lütfen ölme. | Open Subtitles | هيا.هيا ,يا عزيزي, لا تمت بين يدي. |
Haydi dostum, lütfen ölme. Haydi Linc. | Open Subtitles | هيا,يا عزيزي,لا تمت وانت بين يدي.هيا,يا"لينك". |
Sakın ölme, Hudson. Hudson, lütfen ölme. | Open Subtitles | لا تمت هادسون هادسون ارجوك لا تمت |
Lütfen ölme. Hayır, ölme bebeğim. | Open Subtitles | لا تذهب , أرجوك لا تمت , عزيزي |
ölme. Henüz değil. Sana söylemek istediğim şeyler var. | Open Subtitles | لا تموت , ليس الآن هناك أشياء , أريد أن أخبرك بها |
Hadi, benim yüzümden ölme, benim yüzümden ölme. | Open Subtitles | هيّا إيّاك أن تموت بين يدي , إياك أن تموت بين يدي |
Onunla erişte yemek için oturduğumda 'ölme seni piç' diye düşünecekken, ...yerine biraz su içtim. | Open Subtitles | بينما كنت جالسةأتناول النودلز معه كنت أفكر, لا تموت أيها الوغد وشربت بعض الماء بدلا من قول ذلك. |
İyi bir durumda ölme şansımızı yükseltmek konusunda konuşmak istiyorum. | TED | أود أن أتحدث عن زيادة فرصنا للموت جيداً. |
Bu küçük sohbet çok hoşuma gitti ama ölme vaktiniz geldi. | Open Subtitles | تمتعت بحديثنا الصغير لكن الآن حان وقت موتك |
- ölme vaktin geldi. - Hoşçakal, ortak. | Open Subtitles | الآن حان وقتك لتموت أيها الاحمق |
Ginny! Ginny, lütfen ölme! Uyan, uyan! | Open Subtitles | أرجوك، لا تموتي يا جيني استيقظى ، استيقظى |
-Sakın şimdi ölme. -Nabız alıyorum. | Open Subtitles | ــ لاتتركنى و تمُت ــ أستقبل نبضاً |
Bunak hastanede yer işgal eden ama ölme nezaketini göstermeyen yaşlı insandır. | Open Subtitles | شخص عجوز يشغل غرفة في المستشفى ولا يتحلّى بالأخلاق ليموت |
ölme. | Open Subtitles | ابق معنا فقط لا تموتى. |
O toplardan birini her yuttuğunda aşırı dozdan ölme riskine girdiğinin farkında mısın? | Open Subtitles | هل تدركين أن كل مرة تتناولين واحدة من هذه الحبات فأنت تخاطرين بالموت من جرعة مفرطة؟ |
- Bunun ölme vaktin olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول أنه لم يحن وقت موتكِ |
Lütfen ölme. | Open Subtitles | أرجوكِ لاتموتي. |
Şimdi ölme vaktin geldi. | Open Subtitles | الآن حان وقت لأنت للمَوت. |
Annie. Lütfen ölme. Lütfen, lütfen, lütfen ölme. | Open Subtitles | يا إلهي (آني) , أرجوكِ لا تموتين أرجوكِ , أرجوكِ لا تموتين |
Ama senin ailen bir dağ kazasında ölme lüksüne sahipti... benimkiler İngiliz ihanetinden kurtulma ve Stalin'in katliamından da. | Open Subtitles | على عكس والديك الذين نالوا شرف الموت في حادث تسلق والدي نجيا من خيانة البريطانيين و من مذبحة ستالين |