hareket edemeyen keder dağları vardır, biz öyle yada böyle orada olacağız. | TED | هنالك جبال من الحزن لن تتحرك, وبطريقة أو بأخرى, سنركع جميعا هناك. |
Günlük nesneler genleştiğinde daha fazla uzaya doğru hareket eder. | TED | عادةً عندما تتوسع الأجسام تتحرك من مكانها لتغطي مكانًا أكبر. |
Dolayısıyla hareket kabiliyeti konusunda yeni bir sayfa açmamız gerektiğini düşündük. | TED | ما يمكن ان نسميه كتابة عصر جديد من الحركة البشرية .. |
Etrafınızda dönen dünyaya etki etmenin tek yolu hareket etmek. | TED | الحركة هي السبيل الوحيد لديك للتأثير في العالم من حولك. |
Bu düğmeye gemi hareket etmeye başlayana kadar asla basmamalısınız. | Open Subtitles | ذلك الزر لا يجب أن يضغط حتى السفينة تبدأ التحرك. |
Nasıl olabiliyor da, beynimdeki bu düşünce maddeleri hareket ettirebiliyor? | TED | كيف يمكن لهذه الفكرة في دماغي أن تحرك أشياء مادية؟ |
Burada hiç güvenlik varmış gibi görünmüyor ama sessiz hareket etsek iyi olur. | Open Subtitles | لا يبدو أن هناك حراسة ليلية لكن من الأفضل لنا أن نتحرك بصمت |
Ancak içlerindeki gökadalar aslında aşırı yüksek süratlerde hareket ediyorlar. | TED | ولكن في الحقيقة فإن هذه المجرات تتحرك بسرعة هائلة جدا. |
Sadece şu an siz Glenn Gould'un piyano çalan vücudu içindesiniz ve parmaklarınız kararları veriyor gibi hissediyorsunuz ve bütün süreç boyunca hareket ediyorlar. | TED | عدا أنك داخل جسد جلين جولد و تقوم بالعزف, و تشعر و كأن أصابعك هى التى تتحرك من تلقاء نفسها خلال عملية العزف كلها. |
hareket etmeyi öğrendi ve görmeye başladı. İlk gözler trilobitler üzerinde çıktı. | TED | تعلمت كيف تتحرك و كيف ترى، أول أعين نمت على ثلاثية الفصوص. |
Buradaki kum tepecikleri yılda 600 metre hızla güneye doğru hareket ediyor. | TED | ووجدتُ أن الكثبان هنا تتحرك باتجاه الجنوب بمعدل 600 متر في العام |
Yani çıkarımlar yaptık, tahminler yaptık, ve şimdi hareket üretmeliyiz. | TED | لذلك فقد وضعنا استدلالات، وقمنا بالتنبؤات، والآن علينا توليد الحركة. |
Daha önce söylediğimiz gibi, hareket bu türden canlı sistemler için çok önemli. | TED | كما سمعتم في البداية، فإن الحركة مهمة جداً لهذه الأنواع من الأنظمة الحية. |
Eğer bu taraftan birileri bu kişilerin ne yaptığını anlamazsa sorun olmaz çünkü birbirimizin daha iyi bir hareket için çalıştığımızı biliyoruz. | TED | إذا لم يفهم أحدهم فيما يخص هذا الجانب ما تحاول فعله تلك المجموعة، فلا بأس، لأننا جميعاً نثق أننا نعمل لصالح الحركة. |
6. ve 7. bloklardan başlayarak bölge şefinizin yönergesine göre hareket edin. | Open Subtitles | بدأً من 6 إلى 7 للعمارات السكنية . التحرك من منطقـتكم فوراً |
Tekrar birleşmek için yeterince küçük, ama ışık hızına yakın hızlarda hareket ediyorlar. | Open Subtitles | صغير بما فيه الكفاية لاعادة الاكتمال لكن التحرك في سرعة تقارب سرعة الضوء |
Ağırlık, hareket ettiği sırada bacak kemiklerine farklı açılardan gelecek. | TED | الوزن سيكون على عظم الساقين في زوايا مختلفة كلما تحرك. |
Tamam, biz burada bir hareket lazım, l kocam, gibi, dün bulmalıyız çünkü. | Open Subtitles | حسناً ، يجب أن نتحرك هنا لأنني يجب أن أجد زوجي ، كالبارحة |
Dans ettiğin o geçen gece hareket ediş biçimin kafanı çevirişin. | Open Subtitles | بالأمس، عندما كنتي ترقصي الطريقة التي كنتي تتحركي بها ودوران رأسك |
Karanlıkta etrafı görebiliyorum, çok hızlı hareket edebiliyorum suçluluk, acı... | Open Subtitles | يمكنني أرى بنظر حاد بالظلام، يمكنني أن أتحرك بشكل سحري. |
Yorma kendini. Çenene darbe aldın. Bir süre hareket etmekte zorluk çekeceksin. | Open Subtitles | لا تزعج نفسكَ، فقد ضربتكَ في الفك، لذا سيشقّ عليكَ التحرّك لوهلة. |
Yıldızlar eğer dairesel hareket ediyorsa bu mükemmelliklerini bizimle neden paylaşmıyorlar? | Open Subtitles | دمار إذا كانت النّجوم تتحرّك في دائرة، لمَ يشاطرون كمالهم معنا؟ |
Ancak hızlı hareket eden ülkeler ve Güney Kore gibi yavaş başlayanlar bile hala telafi edebiliyorlardı ve gerçekten başarılı oldular. | TED | لكن الدول التي تحركت سريعاً، وحتى من بدأ ببطء مثل كوريا الجنوبية، وما زال بوسعهم تعويض ذلك، وقاموا بعمل جيد بالفعل. |
Çalışmalar, hareket ve renklerin, beyinsel gelişimlerine faydalı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تشير الدراسات إلى أنّ الحركات والألوان تساعد على تنمية الدماغ. |
Öfke temsilcileri gibi hareket edip, intikam çağrıları yapmayı bırakmamız gerekiyor. | TED | يجب ان نتوقف عن التصرف كوكلاء للغضب والدعوة لأيام من الغضب. |
Kılavuz hücreleri, bu bakış açısını şu boşlukta hareket ettirebilirdi. | TED | والخلايا الشبكية تستطيع تحريك هذا المرآى على امتداد ذلك الفضاء. |
Yanlış bir hareket, ben yine kodesteyim. Beni meşgul etme. | Open Subtitles | خطوة واحدة خاطئه , وسأعود للسجن لا تورطينى فى الأمر |
Sen hareket bile edemezken, onlar etrafta eğlence peşinde koşar. | TED | فبينما يكاد يكون الحراك مستحيلاً .. يكونون يجرون ويدورن حولك ملئين بالفرح |