Şimdi oyun oynamayı kes ve işini yap, seni dört ayaklı piton! | Open Subtitles | الآن دعيكي من العبث هنا و قومي بعملك, أيتها الأفعى بأربع أرجل |
İşini yapabilir ve aynı zamanda harika bir gece geçirebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك القيام بعملك و الاستمتاع بليلة خلابة في آن واحد |
Gerekçeni tahmin etmeye çalışmayacağım ama senin işini her yerde tanırım. | Open Subtitles | لم أكن لأخمن دوافعك ولكنى يمكننى معرفة عملك فى أى مكان |
eğer işini korumak istiyorsan, yürümeye devam et, sesini yükseltme, ve doğal davran. | Open Subtitles | اذا اردت ان تحفظ على وظيفتك استمري بالمشي واخفضي صوتك وتصرفي بطريقة طبيعيه |
Son olarak, erkekler ev işini ve çocuk bakımını paylaştıklarında, daha fazla sevişiyorlar. | TED | وأخيراً، عندما يشارك الرجال بآداء العمل المنزلي ورعاية الابناء، سيحظون بممارسة الجنس أكثر |
Ancak ona bağırmanın da alemi yok. Sadece işini yapıyor. | Open Subtitles | ولكن لا يوجد سبب لكي تصرخي عليه إنه يقوم بعمله |
Yapman gereken işler var. İşini benim için tehlikeye atma. | Open Subtitles | لديك وظيفة لتقوم بها لا يمكنك تعريضها للخطر من أجلي |
Evet, sen işini bitirene kadar temiz kalması için VAC yerleştireceğim. | Open Subtitles | نعم لقد وضعت صمام مكافحة الأغشة ليبقية نظيفاَ بينما تقومين بعملك |
Direk senin işini yaptığın bölüme geçsek ve kızım iyileştirsen nasıl olur? | Open Subtitles | ماريك أن نتخطى هذا الجزء وتقومي بعملك فحسب واجعل إبنتى بحال أفضل؟ |
Colin, sen her zamanki işini yapıyorsun. Eric, çıkan toprak ne olacak? | Open Subtitles | كولن" ستقوم بعملك المعتاد" إيرك" هل فكرت كيف سنتخلص من التراب ؟" |
İşini bırakmakla ilgili bir sorunun varsa, bunu kocanla konuş. | Open Subtitles | و إن كانت لديكِ مشكلة بترك عملك ناقشيها مع زوجك |
Kanun dışı araştırmalar yapıyorsunuz. Bu yüzden işini ve diplomanı kaybedeceksin! | Open Subtitles | تقوم ببحوث غير شرعيه لقد فقدت عملك بسبب هذا ورخصتك الطبيه |
Eski işini biraz daha az maaşa sana tekrar sağlayabilirim. | Open Subtitles | إسمع أعتقد أنه يمكنني إعادتك إلى عملك القديم ستعود كالمعتاد |
Şu anki işini gece bekçisine ver sonrasında önceden olduğu gibi yürüyüşe çağır. | Open Subtitles | اعطي وظيفتك الحالية لحارس ليلي ثم اطلبيني لأسير في أعقابك إذا جاز التعبير |
Bu yüzden eğer işini ciddiye alıyorsan, onun ne üzerinde olduğunu bulursun. | Open Subtitles | فإن كنت تحمل وظيفتك محمل الجد فسوف تحاول اكتشاف ما ينوي فعله |
Eğer o uçağa binersen, .. iniş yaptığı an işini kaybedersin. | Open Subtitles | إذا صعدت على متن تلك الطائرة، سوف تخسر وظيفتك عندما تهبط. |
Rütbelerin düşürülmesinden ölüm tehditlerine, işini kaybetmekten kalıcı işsizlik korkusuna kadar. | TED | بدءاً من تقليل ترقيتهم وللتهديد بالقتل وخسارة العمل وخسارة دائمة له |
Personelin işini yapmasına yardımcı olup çocuğa bir kontrol gücü ve kaynağı sağlar. | TED | ويوفر هذا مصدر قوة أو سيطرة للطفل مع دعم طاقم العمل بتأدية عملهم. |
İki cümleyi bir araya getirebiliyorsa sizin aksinize işini yapması için lobiye göndereceksin. | Open Subtitles | و إن كان يفقه شيئاً بالطب سترسله للردهة حيث يقوم بعمله على عكسكما |
Nasıl bir erkek bir başka erkeğin aletini yıkama işini bilerek kabul eder? | Open Subtitles | أيّ نوع من الرجال لديه دراية مسبقة بقبول وظيفة تتطلب غسل خصية رجل؟ |
Şu ön kasadaki orospuya işini yapmasını söylermisin o zaman! | Open Subtitles | هل تقولى لتلك الساقطه التى فى الأمام أنت تقوم بعملها |
Evet. İşini doğru yaptığında ve kimse ölmediğinde. Bu arada kurtaramadıkların için utanma. | Open Subtitles | أجل، حينما تُحسني عملكِ ولا يموت أحداً ، وبالمناسبة، لا داعي لتشعري بالخزيّ |
Evlenince radyodaki işini bırakmış. | Open Subtitles | تركت وظيفتها في المحطة الإذاعية كي تتزوج |
Babası üç yıl önce ölmüş. Ailenin ithalat işini, kızına bırakmış. | Open Subtitles | الوالد توفى منذ ثلاث أعوام وترك لها أعمال الاستيراد الخاصه بالعائله |
Fakat o yine de endişelerini yenemedi. Ve bu konu hakkında o kadar çok tasalandı ki, vardığı noktada tek yapabileceğinin çok sevdiği işini bırakmak olduğuna inandı. | TED | لكنه بقي قلقًا بشأنه، وكان قلقًا بخصوصه إلى الحد الذي ظن أن الشيء الذي يستطيع فعله هو ترك الوظيفة التي أحب. |
Umarım sen işini yaparken sana yardımcı olmaya çalıştığımın farkındasındır. | Open Subtitles | اتمنّى أن تعرفي أنّي أحاول مُساعدتُكِ فحسب على القيام بعملكِ. |
Bir dişçi, okuldayken kendi diş işini büyük ihtimalle okuldaki diğer öğrencilere yaptırıyordur. | Open Subtitles | على الأرجح أنّ طبيب الأسنان يجعل الطلبة يقومون بالعمل على أسنانه في المدرسة |
Tamam mı? Sen kendi işini yap, ben de benimkini. | Open Subtitles | ــ أنتِ تقومى بوظيفتك, و أنا أيضاً ــ هذا صحيح |
Karınızın evdeki restorasyon işini durdurması bu yüzden bu kadar tahammül edilmezdi. | Open Subtitles | لهذا لم تتحمل فكرة أن قامت زوجتك بإيقاف عملية ترميم المنزل ؟ |