empati veya bağlantı kurmaya kapasitesi olmayanlardır. Kimse bu konuda konuşmak istemez, | TED | ليس لهم مقدرة للتعاطف الإنسانى أو التواصل. لا أحد يريد التحدث عنه، |
Sizinle neden konuşmak istediğim hakkında bir fikriniz var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي فكرة ، لماذا أردت التحدث إليك ؟ |
Benimle konuşmak istediğiniz özel bir şey var mı, Komiser? | Open Subtitles | هل هناك شيء محدد تريد التحدث معي بشأنه ملازم ؟ |
Peki ben şu UFO çılgınlarından biriyle konuşmak isteseydim nereye gitmem gerekirdi ? | Open Subtitles | إنْ أردتُ التحدّث مع أحد مجانين الأطباق الطائرة الذين ذكرتَهم، فأين عساي أذهب؟ |
Kimse orada neler olduğu hakkında konuşmak istemiyor mu? Çünkü... | Open Subtitles | ألا يريد أي أحد التحدث عن ما حدث بأسفل هناك؟ |
Karınla yeniden konuşmak istemedim. Bu yüzden açmadım. Bir kez yeterli oldu. | Open Subtitles | لم أرد التحدث مع زوجتك ثانية لهذا لم أجيب، مرة كانت كافية |
Bence, senin yapabileceğin en iyi şey, gidip onunla konuşmak, erkek erkeğe. | Open Subtitles | أفضل شيء تفعله هو الذهاب اليه و التحدث معه , رجلاً لرجل |
konuşmak istemiştim ama o kendi arkadaşlarıylaydı ben de kendi arkadaşlarımla. | Open Subtitles | اردت التحدث اليها و لكنها كانت مع صديقاتها و انا بمفردي |
konuşmak iyi gelir. Geçen sefer iyi gelmişti, değil mi? | Open Subtitles | التحدث يساعد هو ساعدك اخر مرة , اليس كذلك ؟ |
Fakat bu arada, yapacağın tek şey Caitlin ile konuşmak. | Open Subtitles | لكن في الوقت نفسه, كل ماتفعله هو التحدث عن كيتلن |
konuşmak istediğin herhangi bir şey varsa evde olabilecek bir şey veya her neyse burada olduğumu biliyorsun, tamam mı? | Open Subtitles | إذا أردتِ التحدث معي حول أي شيء.. حول ما يجري في المنزل أو أي شيء.. فأنتِ تعرفين أني هنا, حسنا؟ |
Zengin bir adam, bu kızla konuşmak için bin dolar veriyor. | Open Subtitles | رجل غني مستعد لدفع 1000 دولار لمجرد التحدث مع هذهـ الفتاة |
Yüksek sesle konuşmak zorundaydım çünkü film de yüksek sesliydi! | Open Subtitles | كان علي التحدث بصوت عال لأن صوت الفلم كان عاليا |
Rob, konuşmak istediğin şey hakkında seni engelleyen bir şey var mı? | Open Subtitles | روب، هناك أيّ شئ الذي يزعج أنت بأنّ ك تحبّ التحدّث عن؟ |
Anne, oturma odasında seninle konuşmak isteyen iki adam var. | Open Subtitles | أمي ، هناك رجلان في صالة الإستقبال يريدون الكلام معك |
Onlarla bu şekilde konuşmak için... ne alıp veremediğin var? | Open Subtitles | ما بك تتحدث هكذا ؟ يجب ان أتحدث معهم هكذا؟ |
- Sadece arkadaş olsak bile yalnızca senin problemlerin hakkında konuşmak zorunda değiliz. | Open Subtitles | ،حتى ولو كنا مجرد أصدقاء .لا أحب أن نتحدث عن صعوبات حياتك الخاصة |
Arkadaşım olan bir müzisyene karşı kötü konuşmak ister miyim? | Open Subtitles | فخامتك، لا أحب التكلم عن موسيقار زميل لي بالطبع لا. |
Bununla ilgili konuşmak için yanına gitmiştik ki aniden kuramı çürüttü. | TED | هكذا ذهبنا للتحدث معه حول هذا الموضوع وعلى الفور، أسقط النظرية |
Devamlı insanlar hakkında konuşmak sivilce yapar. Sence bu çekici mi? | Open Subtitles | يتحدث دائماً عن الناس الذين يعصرون البثرات، أتعتقدين أن ذلك يُسحر؟ |
- Hemen karımla konuşmak istiyorum. - Korkarım bunu yapamam. | Open Subtitles | دعينى اتحدث الى زوجتى حالا اخشى انك لا تستطيع ذلك |
Bugün burada, okyanusun ortasında teknede duruyorum ve çalışmamın gerçekten önemli etkisini konuşmak için buradan daha iyi bir yer olamaz. | TED | أقف هنا اليوم على هذا القارب في عرض المحيط، وما من مكان أفضل من هذا للحديث عن تأثير عملي بالغ الأهمية. |
Önceleri benimle konuşmak bile istemeyen kızlar imza istemeye başladı. | Open Subtitles | الفتيات لم يرغبوا حتى بالتحدث معي ثم بدأوا يطلبون توقيعي |
Keşke daha önce tanışsaydık. Sizinle konuşmak çok hoşuma gitti. | Open Subtitles | ليتني قابلتك في وقت مبكر ، لقد استمتعت بالحديث معك |
Babam garaja girdiğinden beri annemin konuşmak zorunda olduğu tek kişi benim. | Open Subtitles | بما أن أبى فى الجراج طوال اليوم فأنا الوحيد الذى تتكلم معه |
Motivasyonla ilgili konuşmak biraz garip. Çünkü bunun ile ilgili konuştuğumuz zaman bizi en çok etkileyen hikâyeler oluyor. | TED | الحديث عن تمكين المرأة أمر غريب، لأننا عندما نتكلم عنه، فإن أكثر شيء يؤثر بنا هو القصص. |
Ama ondan önce seninle konuşmak istediğim bir konu var. | Open Subtitles | لكن قبل أن أذهب، أريد أن أتحدّث إليكِ حول شيءٍ. |