ويكيبيديا

    "o" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • ذلك
        
    • تلك
        
    • إنه
        
    • إنها
        
    • لقد
        
    • انه
        
    • أنه
        
    • انها
        
    • ذاك
        
    • لم
        
    • أنها
        
    • إنّه
        
    • الذي
        
    • بتلك
        
    • بذلك
        
    Uzak atalarınız O şekli sevmişlerdi ve onu yapabilmek için gerekli olan beceride güzelliği görmüşlerdi; bu sevgilerini kelimelere dökemeden önce bile. TED أحب اجدادكم القدماء هذا الشكل و وجدوا الجمال في الحرفة التي تتطلب صنعه حتى قبل ذلك كان بمكنهم التعبير عن حبهم بالكلمات
    Bir cümlede bundan 4000 yıl önce, bir adam ve ailesi Orta Doğu'ya gelmişler, ve O zamandan beri dünya bir daha aynı olmamış. TED بالمختصر هي قصة من 4000 عام مضت .. عن رجل وعائلته عبر جُل منطقة الشرق الاوسط ومنذ ذلك الحين تغير العالم على نحو تام
    Ve O parça yayınlandı, ve sonra bir başkasını yazdım, O da yayınlandı. TED و تلك القطعة تم نشرها و عندها كتبت قطعة اخرى و تم نشرها
    O olağanüstü idi. Bu insanlarla beraber çalışmak bir mühendislik rüyasıdır. TED كان الأمر مذهلا. إنه حلم المهندس بأن يعمل مع هذه الكفاءات.
    O dünyanın en iyi soprana şarkıcılarından biri. New York'ta Rochester'da çalıştı. TED إنها مغنية سوبرانو من الطراز العالمي التي درست في روتشستر ، نيويورك.
    O olaylar, hâlâ bitirilmesi gereken bir domino etkisi yarattı. TED لقد كان لهذه الأفعال أثر متعدي لم ينته مفعوله بعد.
    Fakat belli ki, O zamanlar böyle bir sorun yoktu. TED ولكن يبدو انه في ذلك العصر لم يكن ذلك موجوداً
    O dönemde her ikimiz de fena halde hamileydik ve ne kadar korktuğunu düşünerek onun için yüreğim sızlamıştı. TED لقد كنا في ذلك الوقت في فترة حملنا وقد انقبض صدري من اجلها تصوروا مدى الخوف الذي اعتراها حينها
    O gün iyi haberler aldım ve bugün burda kanserden kurtulmuş olarak duruyorum, yardıma ihtiyaç duymadan yürüyorum ve sekerek ilerliyorum. TED لقد تلقيت اخبارا جيدة ذلك اليوم انا اليوم قد شفيت تماما من السرطان وانا اسير بدون اي مساعدة واتامل بمستقبل مشرق
    O sizinle bu diyalog yoluyla bir işbirliği kurmaya çalışırdı. TED و سيكون بناء تحالف عمل معكم عن طريق ذلك الحوار
    O gün modanın gücünü keşfettim, O zamandan beri ona aşığım. TED في ذلك اليوم، اكتشفت قوة الموضة، وقد أحببتها منذ ذلك الحين.
    Herneyse, O bunların hepsini yapmak zorundaydı çünkü babam sonuçlarla tamamiyle kafayı bozmuştu. TED في الحقيقة قام بكل ذلك وكان يقوم به لانه كان مهووساً بالنتائج المرجوة
    Robert Full, Frans Lanting ve diğerlerinin gösterdikleri şeylerin O güzelliği! TED روبيرت فول و فرانس لانتينج و آخرين.. أستعرضوا جمال تلك المخلوقات.
    Şimdi O ana kadar, düşündüm ki, 50'ye gelmiş biri olarak, gerçekten çuvalladığım hayat becerilerinden bir tanesi ayakkabılarımı bağlamaktı. TED الآن حتى تلك اللحظة، كنت اتوقع، بوصولي ل 50 سنة، بأن احد مهارات الحياة التي فعلا اتقنتها كانت ربط حذائي.
    O, ne zaman çamaşır yıkamam gerektiğini bana hatırlatan hesaplayıcı akıldır. TED إنه الذكاء الحسابي الذي يذكرني حيث يجب أن أقوم بغسيل الملابس.
    O'Brien'ın yapmak istediği Smith'i parti ne söylerse doğru olduğu ya da doğrunun, parti ne söylerse O olduğu konusunda ikna etmek. TED ما يقوله أوبراين هو النقطة المهمة إنه يرغبُ في إقناع سميث بأن ما يقوله الحزب هو الحقيقة والحقيقة هي ما يقوله الحزب.
    Belki de her bebekte olduğu gibi "Önce ben gördüm, O benim!" TED ربما كانت نظرتك مثل قواعد الأطفال هذه: إنها ملكي لأنني رأيتها أولاً
    RG: O zamanlar çok farklı bir web sitemiz vardı. TED روفوس جريسكوم : لقد كنا حينها .. ندير موقعاً آخر
    Görünen şu ki katılmaya karar vermiş olsanız bile daha fazla seçenek mevcutken O zaman bile, olumsuz sonuçları var. TED الان يتضح انه حتى وان قررت ان تشارك اذا وجد الكثير من المشاركات, حتى في تلك الحالة تكون العواقب سلبية
    LM: Bildiğim kadarı ile O laboratuvarında çok çalışıyor ve çılgın fükürler üretiyor. TED لوك: مما أعرفه، أنه يعمل بجد بالغ في معمله ويحصل على نتائج مجنونة.
    O nedenle yüz naklini, tedavi araçlarımız arasında bulundurmak çok değerli. TED لذا انها قيمة جدا أن نملك هذه الاداة ضمن عدة ممارستنا.
    Garip olan, bu keşifler, benim düşük özsaygımı, O ötekilik hissimi iyileştirmedi. TED بشكل غريب، هذه الاكتشافات لم تعالج تدني اعتزازي بنفسي، ذاك الإحساس بالغربة.
    Ama Márquez'de ise öyle değildir. O, çevirmenlerin versiyonlarının kendi versiyonundan daha iyi olduğuyla övülmüştür. Ki bu, harika bir iltifattır. TED ولكن الأمر لا يكون كذلك مع ماركيز والذي أشاد بترجمات أعماله على أنها أفضل من أعماله الأصلية، وهي مجاملة رائعة منه.
    Aynı şirkette çalışıyoruz. O bizim en iyi satış elemanımız. Open Subtitles كلانا يعمل في نفس الشّركة إنّه أفضل موظّف مَبيعات لدينا
    Ona gözlerini dikmeni ve O şekilde dans etmeni mi istedim? Open Subtitles هل طلبتُ منكِ أن تحدّقي فيه وترقصي معه بتلك الطريقة ؟
    Veya O kadar da zeki değillerdir ya da çok yönlü teknoloji oluşturabilecek düzeydeki bir zekânın evrimi sandığımızdan çok daha nadirdir. TED أو ربما أنهم ليسوا بذلك الذكاء، أو ربما التطور نوع ذكيّ قادر على خلق تكنولوجيا متطورة هو أندر بكثير مما لقد افترضنا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد