"العمل" - Translation from Arabic to Turkish

    •   
    • çalışmaya
        
    • işte
        
    • işin
        
    • çalışma
        
    • çalışmayı
        
    • işler
        
    • işine
        
    • işim
        
    • işleri
        
    • işini
        
    • çalışmaktan
        
    • çalışmanın
        
    • çalışıyor
        
    • çalışması
        
    Ben, hayatında evdekinden daha çok aiama kaydettiğimize ikna olmuş durumdayım. TED لقد اصبحت مقتنعة اننا احرزنا تقدما اكثر في العمل اكثر من المنزل.
    Bir yanda, yerinde çocuk yuvalarının olması harika ve parlak bir fikir. TED من ناحية تضع ميزه رعاية الأطفال في مكان العمل وهو أمرٌ رائع ومستنير.
    Ve bu kültürümüzdeki önyargıyı düzeltiyor, şu insanlıkdışı önyargıyı. TED وهذا العمل يصحح ذلك الانحياز في حضارتنا, ذلك الانحياز اللاانساني.
    diye düşünmüştüm. Ama bu projede çalışmaya başlayınca, fikrimi değiştirmeye başladım. TED ولكن حين بدأت العمل على هذا المشروع، بدأت في تغيير رأيي.
    Genellikle atölyemde çalışmayı severim, fakat yağmur yağdığında ve garaj yolu bir ırmağa dönüştüğünde işte o zaman buna bayılırım. TED انا عادة احب العمل في متجري لكن عندما تبدء الامطار بالهطول و تتحول الطرقات الى انهار فانني بالفعل احب ذلك
    Bu işin güzel yanı, bu standart bir test değil, kimi işe alınabilir, kimi alınamaz diye bir sonuç yok. TED الشيء الرائع هنا هو أن هذا ليس مثل اختبار موحد حيث يمكن قبول بعض الأشخاص في العمل والبعض لا يمكنهم.
    Yaşanılan yerler; mekânları, kültür mekânları ve idari mekânlar birbirleriyle ilişkili bir şekilde konuşlandırılırlarsa anlam ifade ederler. TED ذلك أنه ، كما تعلمون ، في مساكن معنى نشرت في ما يتعلق أماكن العمل ، والثقافة ، والحكم.
    Onlar eğlence sektörü denen alanında başarılı olmaları en az beklenenler ama cesaretleri ve yetenekleri onları buraya ulaştırdı. TED وكانوا أقل من يُتوقع أن يكونوا ناجحين في مجال العمل الترفيهي في النهاية تغلبت شجاعتهم ومواهبهم الى اتخاذ هذه الخطوة
    İş yerinde performans ve memnuniyeti aynı anda iyileştirirsiniz, çünkü her iki karmaşıklığa da mani olan temel nedeni kaldırdınız. TED و في نفس الوقت سوف تحسّن الأداء و الرضا في العمل لأنك قد أزلت السبب الرئيسي الذي يعطل تعقيدات الاثنين.
    İyi bir modeli, güzel fikir ve harika yönetimi bir yana, başarılı olmasının sebeplerinden biri de zamanlamaydı. TED لكن من اسباب نجاح ذلك المشروع إلي جانب نموذج العمل الجيد، و فكرته الجيدة، و التنفيذ الممتاز، هو التوقيت.
    Örneğin 8. Hedef: İnsana yakışır ve ekonomik büyüme. TED خذ على سبيل المثال الهدف 8، العمل الّلائق والنمو الاقتصادي.
    Bir kısmı eğitimine devam etse de birçoğu gücüne katılıyor. TED بعضهم يستمر للمزيد من التعليم، لكن العديد منهم يدخل سوق العمل.
    Sonra zırhlı, profesyonel kişiliklerimizin, üstündeyken kalbimizin kırılmasına mani olmasını umut ederiz. TED ومن ثم نأملُ بأن شخصياتنا المدرّعة، والمهنية ستقينا من تحطم القلوب في العمل.
    En sevdiklerimden biri bu, çünkü gören çeşitli bölümleri var. TED إنها واحدة من مفضلاتي، لانها حصلت على جميع انواع قطع العمل.
    Chris Anderson: Demek istediğim, senin daha kibar, nazik felsefeni başarılı bir ekonomi ile birleştirebileceğine inanıyor musun? TED كريس أندرسون : أعني هل تؤمن أنه يمكن التوفيق بين فلسفتك الودية والعادلة عن العمل مع مفاهيم الاقتصاد الناجح
    Bu hedefe ulaşmak 10 yıllık zor bir çalışmaya mal oldu. TED استغرقت من 10 سنوات من العمل الشاق لنصل إلى هذا الهدف
    Tüm anahtar personelim oğullarım. Bu işte kan bağı en iyi güvenliktir. Open Subtitles كل موظفينى المهمين هم أولادى رابطة الدم هى أفض حمايه فى العمل
    Tutuklandıktan sonra, artık bu işin peşini bırakmanın vaktinin geldiğine karar verdim. TED وبعد أن حدث الإعتقال قررت أنه الوقت المناسب لأن أترك هذا العمل.
    Tabloda kırmızı nokta ile ifade edilen "işsizlik" çalışma Bakanlığı istatistiklerini gösteriyor. TED النقطة الحمراء هنا تمثل والبطالة وهو مكتب بسيط للإحصاء تابع لوزارة العمل.
    Yani, her şeyden önemlisi, tüm bu işler onun döneminde oldu. TED انا اعني، بعد كل شيء، هذا العمل كله حدث في عهده.
    Hadi, işine geri dön ama bunu bir düşün, tamam mı? Open Subtitles إذهب ، عد إلى العمل و لكن فكر بالأمر ، اتفقنا؟
    Hâlâ her zamanki kadar zekiyim ve cin gibiyim ama işim yarım yamalak, arada sırada yapılan danışmanlık işleri. TED ما زلت موهوبة وذكية جداً تماماً كما كنت، ولكن العمل قليل الآن. في الغالب يكون عملاً استشارياً مؤقتاً ومتقطعاً.
    Son olarak, erkekler ev işini ve çocuk bakımını paylaştıklarında, daha fazla sevişiyorlar. TED وأخيراً، عندما يشارك الرجال بآداء العمل المنزلي ورعاية الابناء، سيحظون بممارسة الجنس أكثر
    Birlikte çalışmaktan daha mutluluk verici bir şey var mı? TED ليس هناك من متعة أفضل من العمل معاً، أليس كذلك؟
    Bu sonuçlar birkaç senelik çok sıkı çalışmanın ardından elde edildi. TED لقد حصلنا على هذه النتائج بعد عدة اسابيع من العمل المضني
    Tüm umursadığı bu. Sadece bunun için çalışıyor, onun için gerisi önemsiz. Open Subtitles هذا هو كل ما يهمه نفس العمل ، لا مزيد من التفكير
    Dünyadaki en sinir bozucu şey insanların sanat eserlerine dokunmaya çalışması. TED أكثر شئ يضايقني في العالم حينما يريد الناس لمس العمل الفني

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more