"تدفع" - Translation from Arabic to Turkish

• ödeme
• para
• ödemek
• ödeyeceksin
• ödersin
• ödemen
• ödemedin
• öder
• öde
• parasını
• ödemiyor
• ödemelisin
• ödeyen
• ödemeni
• ödemeye

Burada içtiğim pislik için senin bana ödeme yapman lazım.
يجب أن تدفع لي لأشرب تلك القذارة التي تقدمها هنا

Bir adam evimize zorla girdi. Bana senin ödeme yapman gerektiğini söylüyor.
رجل قام باختراق بيتنا اليوم وقال لي أن أقول لك بأن تدفع

Bana o iş için para vermediğine göre ödeştik demektir.
بما أنك لم تدفع لي ثمن الحدوة, فأعتقد أننا متعادلان.

Burada olmayacaksın. para da ödemiyorsun. Sana bir maliyeti olmayacak.
أنت لن تكون هنا حينها إذا لن تدفع لها شيئا

Ve eğer hesabı ödemek isterse tanrı aşkına, tartışma çıkarma.
ولو عرضت أن تدفع الحساب من أجل الرب، لا تجادليها

Bence çok kötü bir şey yaptın ve şimdi bunun bedelini hayatınla ödeyeceksin.
أعتقد أنك فعلت شيئاً سيئاً جداً وأنت الآن سوف تدفع حياتك من أجله

Benzin ve yemek parani sen ödersin. Is sirasinda alkol yok
انت تدفع للبنزين , وتدفع لاكلك ولا تشرب الكحول وانت تقود

İşler tersine döndü, polisler donut için ödeme yapmaktan pek hoşlanmadılar.
ولقد توضح لي الشرطة لا تحب أن تدفع المال مقابل الدونات

Babanız insanların tavuk ve yumurtayla... ya da paradan başka her şeyle... ödeme yapmasına izin veren sorumsuz bir adamdı.
والدك كان رجلاً غير مسئول كان يجعل الناس تدفع له بالدجاج والبيض وأيا ما كان ما يملكونه عوضا عن النقود

Tabii sen de kadınların ödeme yapmasından hoşlanmayan biri değilsen.
إلا لو كنت أحد الرجال الذين لا يدعون المرأة تدفع

Ben size bir hizmet veriyorum siz de karşılığında yüklü bir miktarda ödeme yapıyorsunuz ki buna çok müteşekkirim.
, أنا أقوم بأداء خدمة , و أنت تدفع لي جيدا من أجلها . و الذي أنا ممتن لذلك

Karın ya da kız arkadaşın olsa para ödemeyecek misin tatlım?
أتظن أنك إذا حصلت على زوجة أو حبيبية لن تدفع المال؟

Burası benim köşem. Benden başkasına para verirsen gelip başparmaklarını alırım.
هذا مكاني، لا تدفع لأحد غيري سأعد مرة أخرى و سأكسرك

Oraya iyi para ödüyorsun sen. İstediğin zaman golfa başlarsın.
أنت تدفع مالا جيدا لذلك المكان لذا ستلعب عندما تلعب

Saat 23:00'ten sonra çalışıyorsam, devlet şehirde konaklama için para ödemek zorunda.
عندما كنت أعمل في احداث 11سبتمبر ، كانت الحكومة تدفع ثمن الاقامه

Erkekler bölümünde sipariş vermek, ödemek ve yemek zorundaydım.
اي عليك ان تطلب .. تدفع .. وتأكل في قسم الذكور

Klinikteki vazifeni bir hafta askıya alacağım ama sen de 3.200$'ı ödeyeceksin.
حسناً، سأعفيك من العمل بالعيادة لأسبوع بعدما تدفع الـ3200 دولار لاختبار الأبوة

Adam iş yerinin fotoğrafını çekiyor, ya ödersin ya da yakarım diyor.
يقوم الرجل بتصوير عملك، و يهددك إما أن تدفع أو يحرق مقرك.

İnsan ırkına verdiğin bütün zararlar için bedel ödemen gerektiğini düşünmüyor musun?
ألا تعتقد أنك يجب أن تدفع ثمن الأذى الذي سببته للجنس البشرية؟

Sen delirmişsin adamım, daha geçen aldığın 50 doları ödemedin.
أنت رجل مجنون أنت لم تدفع الخمسين دولاراً آخر مرة

Polis, konu mankeni olarak kullandığı bu evsizlere kelle başı 10 Dolar öder.
دائما تدفع الشرطه للمشردين عشر دولارات للشخص الواحد

Arapsaçına döndürmeleri için para öde ve sonra çözmeleri için bir daha öde.
تدفع المال لهم لينجز لك العمل، ثم تدفع المال لتتخلص منهم بعد ذلك.

Bu adam, sen parasını ödemeden pizzaları yememize izin vermiyor.
الرجل لا يقبل ان بندأ بإكل البيتزا حتى تدفع له

Yiyeceğe para ödemiyor, kontrol noktalarına izinsiz giriyor, ...falan filan.
لا تدفع ثمن الطعام, تتدخل في التحقيق القتل, و هكذا.

Keskin bir bıçak gibi cümleleri fırlattın, ama bedelini ödemelisin.
أن تلقي الجمل كما تلقي السكاكين ولابد أن تدفع الثمن

Ben de seni bırakmak istemiyorum ama burada kalmayı karşılayabilsem bile yeteri kadar ödeyen bir oyunculuk işini asla bulamam.
أنـا لـاـ أريد أن أتركك كذلك ، لكن حتي إن إستطعت البقاء هنا لن أجد أبداً مهنـة تدفع تكاليف إقامتي

Bu bokla harcadığın her hayat için ödemeni istiyorum, pezevenk.
أريدك أن تدفع ثمن كل شخص مات هنا أيها الحقير

Madem boşa harcayacak paran var elektrik faturasını ödemeye ne dersin?
إذا كان معك مالاً كافياً، فلما لا تدفع ثمن فاتورة الكهرباء؟