"تذهب" - Translation from Arabic to Turkish

    • gidiyorsun
        
    • gidip
        
    • gitme
        
    • gitmek
        
    • git
        
    • gitmiyorsun
        
    • gidiyor
        
    • sen
        
    • gitmesine
        
    • gitmen
        
    • gitmeni
        
    • gider
        
    • gitmiyor
        
    • gitmedin
        
    • gitmene
        
    Dikilitaşa doğru gidiyorsun. Büyük kanyonlardan kırmızı beyaz ülkeye doğru 10 kilometre. Open Subtitles عشر دقات عند الاوديه الضيقه وبعدها تذهب الي ارض الاحمر و الابيض
    Sakın oraya gidip vicdan yapmaya falan başlama olur mu? Open Subtitles لا تذهب إلى هناك وتبدأ بأظهار مشاكل تأنيب الضمير، إتفقنا؟
    Yukarı ve uzağa gitme hissi verir, ama yine de aşağı inecek olsanız nasıl ineceğiniz konusunda bir fikriniz olmaz. TED إنه يمتلك ذلك الحس بالصعود إلى بعيد ومع ذلك لا تفكر مطلقاً بكيفية ترحلك إذا كنت تحديداً تذهب إلى الأسفل
    Bravo. Sonra da seni sınıfta bıraksınlar. Neden gitmek istemiyorsun? Open Subtitles اذن فالشيطان سيدفع ثمن ذلك لماذا لا تريد تذهب ؟
    Sonra onlara git, ve de ki Sam Boga bir hata yapmış. Open Subtitles ثم تذهب إلى أسفل لهم، و نقول لهم جعلت سام بوغا خطأ.
    Onları yakalayana kadar, hiç bir yere gitmiyorsun, anladın mı? Open Subtitles حتى نقبض عليهم لن تذهب إلى أي مكان،هل تفهم ذلك؟
    Bu araba dünya Bankasının malı. Para doğruca İtalya'ya gidiyor. Open Subtitles هذه السيارة ملك للبنك الدولي الذي تذهب أمواله إلى إيطاليا
    Peki neden onu ziyaret etmek için hafta sonları Atlantic City'ye gidiyorsun? Open Subtitles إذا لماذا تذهب إلى مدينة أطلنطا بين عطلة نهاية أسبوع وأخرى لزيارتها؟
    Ve eğlenmek için öfke patlamasıyla ilgili derslere gidiyorsun öyle mi? Open Subtitles و تذهب للمحاضرات عن إثارة غضب فقط من أجل المتعة ؟
    Los Angeles'a gidiyorsun ve sen burada yokken, ...Peyton bana yeniden âşık olmazsa o zaman anla ki ikiniz tamamen birbirinize aitsiniz. Open Subtitles يجب ان تذهب الى لوس انجلوس وبعد ان تذهب اذا لو لم تقع بيتون فى حبى مرة اخرى انت تعرف معنى هذا
    Roger, buz kutusuna gidip bana oradaki büyük kırmızı şişeyi getir. Open Subtitles روجر أريدك أن تذهب للثلاجة و تحضر زجاجة حمراء وضعتها هناك
    Sakın gidip karışma yoksa benim de başım belaya girecek. Open Subtitles لا تتدخل في الأمر. لا تذهب. وإلا فسأقع في مشكلة
    Haydi gidip yakacak birşeyler topla. Mesela birkaç çam kozalağı. Open Subtitles يستحسن أن تذهب لتجمع بعض الأخشاب ربما بعض خشب الصنوبر
    - gitme oraya. - Merak etme, sadece sigortaları kontrol etmek istiyorum. Open Subtitles ـ لكن لا تذهب هناك ـ لا تقلقي سأتحقق فقط من المنصهرات
    Bu nedenle artık oraya gitme ve onu rahat bırak. Open Subtitles إذاً لا تذهب الى هناك مرة اخرى اتركه و شأنه
    Bir dakika önce eve gitmek istedi... ama sen onu umursamadığın için... canı sıkıldı, ve soğuk çorba içti. Open Subtitles من دقيقة فقط كانت تريد أن تذهب لبيتها ولكن منذ أن تجاهلتها فقد أصيبت باليأس ولهذا تناولت مشروب الجازباتشو
    Defol git buradan. Durma, kapkaççılık yap. Hadi çek arabanı. Open Subtitles لماذا لا تذهب من هنا لتسرق محفظة أو تتسكع قليلا
    - Yani polise gitmiyorsun. - Ben bunun bir parçası olmak istemiyorum. Open Subtitles حتى لا تذهب للشرطة اسمع لا أريد أن أكون مشاركاً في هذا
    Bu araba Dünya Bankası'nın malı. Bu paralar İtalya'ya gidiyor. Open Subtitles هذه السيارة ملك للبنك الدولي الذي تذهب أمواله إلى إيطاليا
    Onun gerçekten en iyi dostu olsaydın, gitmesine izin verirdin. Open Subtitles إذا كنت حقا صديقتها المفضلة من المحتمل أن تدعيها تذهب
    Bak, evlat tek... tek... tek başına gitmen gerektiyse, bıçak taşımalıydın. Open Subtitles انظر إن كان عليك ان تذهب لوحدك عليك ان تحمل شفرة
    - Bak bunu tekrar söylüyorum. Tek başına gitmeni istemiyorum. Open Subtitles يجب ان اقل هذا ثانيه لا اريدك ان تذهب وحدك
    Bunun yerine yakındaki bir bara gider ve oradaki taraftarlarla birlikte tezahürat yapardınız. TED وبدلا من ذلك تذهب إلى البار المحلي. وتشجع مع جماهير تلك الرياضة هناك.
    Eve gittim ve karıma Tulsa konusunu anlattım ve o gitmiyor. Open Subtitles أنا ذهبت إلى البيت وقال زوجتي حول تولسا، وأنها لن تذهب.
    sen McGinty'e gitmedin mi? - Ben gidemedim. Orası nasıldı? Open Subtitles أنت لم تذهب إلى ماجنتي لم أستطع كيف كان ؟
    Bir iskelete de dönsen gitmene izin vermeyeceğim, tamam mı? Open Subtitles وأنا لن أتركك تذهب حتى لو كنت هيكل عظمي, أفهمت؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more