| Eşsiz,... ...çok çok özel,... ...bireyci ve çoğunlukla da... ...baştan çıkarıcı.... ...bazı kadın karakterlerle fazla zaman... ...harcamak benim kaderim. | TED | الآن قُدِرَ لي تمضية الكثير من الوقت مع بعض الشخصيات الفريدة, خاصة جداً, فردية , و احياناً خواص أنثوية مغرية. |
| Tabii ki yavru babun çok masumdu,... ...geri dönmedi ve koşmadı. | TED | وطبعاً .. ان القرد الصغير كان بريئاً جداً ولم يهرب حينها |
| İşte Çinlilerin devlet algısı bu, bizimkinden çok ama çok farklı. | TED | هذه هي نظرة الصينين لحكومة الصين وهي مختلفة جداً عن نظرتنا |
| Bu iki cihaz, Sürücü Kavrama ve Hız Şeridi çok kullanışlılar. | TED | وبالتالي فإن هذان الجهازان مقبض المحرك وقطاع السرعة ، فعالان جداً |
| O günlerde tek başınasınız. İnsanlar herhangi bir kişiye dokunmaktan çok korkuyorlardı. | TED | في تلك الأيام كنت وحيداً. الناس كانوا خائفين جداً من لمس أحد. |
| İlk ortaya çıktıklarında çok basit şeylerdi, öyle ışıltılı harika şeyler değil. | TED | عندما جاءوا لأول مرة ، كانت بسيطة جداً وليس براقة بشكل خاص. |
| Plastiklerin ise birbiriyle örtüşen ve çok dar bir aralıkta değişen yoğunlukları vardır. | TED | ولكن أنواع البلاستيك لديها كثافة تتداخل مع بعضها البعض على نطاق ضيق جداً |
| Bu durumda değil, çünkü bu çevresel olarak çok sağlam bir teknoloji ürünü. | TED | حسناً في هذه الحالة هو ليس كذلك لانها تكنولوجيا بيئية نظيفة مفيدة جداً |
| Ve varlığınızın her anını savunmak savunmak zorunda olduğunuz bir durumda olduğunuzda çok farklı bir tavırla tepki vereceğiniz bir durumda kalıyorsunuz. | TED | وعندما تكون في موقف يتوجب عليك فيه تبرير كل لحظة من وجودك، فتوضع في موقف حيث يتوجب عليك التصرف بسلوك مختلف جداً. |
| Daha önce söylediğimiz gibi, hareket bu türden canlı sistemler için çok önemli. | TED | كما سمعتم في البداية، فإن الحركة مهمة جداً لهذه الأنواع من الأنظمة الحية. |
| ve zenginliklerin toplamı gerçekten çok büyük. Klasik bir ağ etkisi. | TED | ومقدار الثراء الناتج عن ذلك كبير جداً. فهو تأثير شبكي ممتاز |
| bir şiir vardır çok ünlü bir İngiliz şairin yazdığı 19. yüzyılın sonunda | TED | هناك قصيدة مكتوبة من قبل شاعر انجليزي مشهور جداً في نهاية القرن 19. |
| Buhar, sudan 1000 kat fazla hacme sahiptir bu nedenle muhafaza binalarının boyutları rektöre göre çok daha büyüktür. | TED | يأخذ البخار حيزاً أكبر من الماء السائل ب1000 مرة لذا تصبح بناية الاحتواء النووي كبيرةً جداً مقارنة بحجم المفاعل. |
| Dünya'da, sıfırdan bir yaşam formu yaratmayı denemek için harika deneyler yapılıyor. Bildiğimiz DNA formlarından çok farklı olabilecek türden bir yaşam. | TED | يجري القيام بها في محاولة لخلق الحياة من نقطة الصفر، قد تكون مختلفة جداً عن أشكال الحياة ذات الحمض النووي الذي نعرفه. |
| Burada kadın başına çok bebek sayısına sahip ülkeler oldukça düşük gelire sahipler. | TED | البلدان التي لديها العديد من الأطفال لكل امرأة هنا، لديها دخل منخفض جداً. |
| Bu biçimler çok incelikli görünüyor ama işlem çok basit. | TED | هذه الأشكال تبدو معقدة، ولكن هذه العملية هي دونية جداً. |
| Ancak sözcüklerin politikanın tam ortasında yer aldığı gerçeği çok önemli ve politikacılar da dili kontrollü kullanmayı denemeleri gerektiğinin farkındalar. | TED | ولكن من المهم جداً أن نعرف أن الكلمات محور الحياة السياسية، وأن جميع السياسيين يعرفون أن عليهم محاولة التحكم في اللغة. |
| çok iyi bir görüşünüz yoksa, bir tanesini görmek oldukça zor. | TED | ومن الصعب رؤية إحداها إلّا لو كان لديكم نظر جيد جداً. |
| Bu ses sanki bayağı yüce bir yerden geliyor gibi. | Open Subtitles | حسناً, هذا الكلام يبدو أنّه صادر من إنسان كريم جداً |
| - Ne zaman dönmeni bekliyor? - çok kısa zamanda. Geç kalma dedi. | Open Subtitles | . قريباً جداً . قال لي ألا أتأخر، و كان مُصِّراً على ذلك |
| Daha sonra ise de epey yaşlı bir Rus uçağı ile medeniyetin son noktası olan Khatanga adlı bir kasabaya uçtuk. | TED | ومن ثم، قمنا باستئجار طائرة روسية قديمة جداً لتطير بنا إلى مدينة تدعى كاتنقا، والتي تعتبر نوعاً ما آخر نقطة للحضارة. |
| Bunun bu kadar hızlı olmasının nedeni mobil işbirliği nedeniyledir. | TED | السبب أنه يحدث بسرعة جداً هو بسبب التعاون بتقنيات الموبايل. |
| Farketmiş olduğunuz gibi, Kanada'daki seçimler şaka gibi. Haksız ve gelişigüzel sonuçlar veren | TED | وكما تلاحظون فان الانتخابات في كندا مهزلة فنحن نعتمد على انظمة قديمة جداً |
| Katili yakalamak için pek acele ettiğini söyleyemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | ليسوا في إندفاع كبير جداً للقبض على القاتل أليسوا كذلك؟ |
| Bazı nadir durumlarda da, aşırı zindelik, uyku hali, hafif halüsinasyonlar. | Open Subtitles | و هناك حالة نادرة جداً و هي فرط النشاط أحلام اليقظة |
| Su soğutmalı reaktörlerin sorunlarına sahip değildi ve nedeni ise oldukça açıktı; | TED | ولا يعاني من مشاكل المفاعل المبرد بالماء والسبب في ذلك بسيط جداً. |
| Kanaatimce cinayete saplantısı öylesine güçlü ki, söz verdiği şekilde davranmak zorunda. | Open Subtitles | برأيي أن هوس القاتل قوي جداً لدرجة أنه سيحقق ما وعد به |
| Benim karım son derece tutumludur, ev idaresinden artan parayı biriktirir. | Open Subtitles | سيدي .. زوجتي مدبره جداً. توفر مال خارج تدبير شئوون المنزل. |
| Biraz kilo kaybetti ama hamileliğin ilk aylarında bu gayet normal. | Open Subtitles | حَسناً فَقدتْ بَعْض الوزنِ لكن ذلك طبيعيُ جداً في الشهورِ الأولى |