"عشاء" - Translation from Arabic to Turkish

    • yemek
        
    • yemeğe
        
    • yemeğine
        
    • yemeğinde
        
    • yemeğini
        
    • Yemekli
        
    • yemekte
        
    • yemeğinden
        
    • yemekten
        
    • yemekler
        
    • bir akşam yemeği
        
    • yemeğin
        
    • yemekleri
        
    • yemeğinin
        
    • yemeği partisi
        
    Şey sanırım yemek için hazırlanacağım. Açım. Bugün güzel bir yemek yerim. Open Subtitles حسنا أعتقد أننى جاهز للعشاء انا جائع بامكانى تناول عشاء جيد الليلة
    Pis herif ikinci kez yemek istedi. Kuzu pirzolası, hiç pişmemiş. Open Subtitles لقد طلب هذا الوغد عشاء آخر قطع لحم الضأن مطهيه جيدا
    Carol beni terk ettikten sonra ilk defa kendime yemek yapmak zorunda kalmıştım. Open Subtitles المرة الأولى التي اردت ان اقوم بعمل عشاء لي بعد أن تركتني كارول
    Bir müzeye gideceğim, sonra yemeğe, sonra da bir konferans vereceğim. Open Subtitles والآن لو تسمح لي لدي متحف أحضره ثم عشاء ثم محاضرة
    Benimle iş yemeğine çıkmana izin vermeyecek kadar kıskançtır herhalde. Open Subtitles على الأرجح أنها غيورة للغاية لتدعك تتناول عشاء عمل معي
    Ben ise, sadece çiftlerin olduğu bir akşam yemeğinde takılmıştım. Open Subtitles بالنسبة لي فقد علقت في حفل عشاء مخصص للثنائيين فقط
    Hayatımızı tehlikeye atarak bizi akşam yemeği niyetine yemek isteyen köpeklerle dövüşüyorduk. Open Subtitles المخاطرة بالحياة والأعضاء بينما نصدّ كل كلب يريد تحويلنا إلى عشاء له
    En azından güzel bir yemek verebilir ve herkese teşekkür edebilirim. Open Subtitles هذا أقل ما يمكنني فعله لأتناول عشاء جميل ، ولأشكر الجميع
    Postanedeki o tatlı İtalyan kadın... bana güzel bir yemek getirdi. Open Subtitles تلك السيدة الإيطالية الرائعة في مكتب البريد جلبت لي عشاء فاخر
    O akşam yemek olarak duman yiyoruz gibi baktı kadın. Open Subtitles جعلَت الأمر يبدو و كأننا سنبيت دون عشاء هذه الليلة
    Şu gördüğün adam aile fertlerini yemek masasında bir araya getirmeyi bile başaramadı. Open Subtitles هذا الرجل لا يستطيع حتى أن يحصل لعائلته على وجبة عشاء لأكلها سوياً
    Audrey aslında Jack ve Sheila'nın yemek ücretini bizim kredi kartına aktardı. Open Subtitles فى الحقيقة , اودرى وضعت عشاء جاك و شيلا على بُطاقتنا الائتمانية
    Başkan adayı arkadaşım Donald Greenleaf, senin onuruna... özel bir yemek daveti düzenliyor. Open Subtitles الليلة، هناك عشاء خاص على شرفك يستضيفه صديقي المرشح الرئاسي السيد دونالد غرينليف
    Frankie, yarın akşam yemeğe kalır mısın? Perşembe günleri hep birlikte yemek yeriz. Open Subtitles فرانكى, هل ستبقين معنا الى عشاء الغد, نحن نجتمع جميعا على عشاء الخميس,
    Ayrıca bu gece lanet olası bir yemeğe katılmam gerek. Open Subtitles إضافةً لذلك, يَجِبُ أَنْ أذْهبْ على شرف مأدبة عشاء اللّيلة
    yemeğe ne dersiniz? Harika Viking yemekleri yapan bir yer biliyorum. Open Subtitles ما رأيك فى عشاء ، أعرف مطعم يقدم غذاء الفايكنج الرائع
    İyi akşamlar ve ifade özgürlüğü için bu bağış toplama yemeğine hoş geldiniz. Open Subtitles مساءُ الخير، ومُرحباً بِكُم فى عشاء جَمع التبرُعات هذا، من أجل حُرية التعبير.
    Özür dilerim, ama bir akşam yemeğinde nasıl olabileceğimi bilemiyorum. Open Subtitles لا ادري ماذا كنت سافعل ان كنت في حفلة عشاء
    Annem bir keresinde... tüm Roş Aşana yemeğini kaşlarımı eleştirerek geçirmişti. Open Subtitles أمي ذات مرة قضت عشاء رأس السنة بأكمله في انتقاد حاجبي
    Çarşamba günü Yemekli bir toplantımız var. Open Subtitles اسمعي، سيكون هناك مؤتمر عشاء يوم الأربعاء.
    'demiştir. Hatırlıyorum da, bir keresinde Beyaz Saray'da yemekte Sayın Gorbachev'in yanına oturmuştum. TED وأذكر مرة أني جلست إلى جانب السيدة غورباتشوف في عشاء في البيت الابيض
    Ayrıca orada yeterince uzun süre kalabilirsem belki Martha'nın akşam yemeğinden yırtarım. Open Subtitles اضافة الى ذلك ربما اذا بقيت مدة كافية سأستطيع تجنب عشاء مارثا
    Hafif bir yemekten sonra odasına çıktı ve orada sırtından bıçaklandı. Open Subtitles القتيل صعد الى غرفته بعد عشاء خفيف حيث طـُـعن في ظهره
    Ama annem sizin kitaplarınızı okur, kitaplarınızda bol bol yemekler ve yemek malzemeleri oluyormuş, uzun yemek sahneleri anlatıyormuşsunuz TED ولكن أمي تقرأ كتابك، وتقول أن به الكثير من الطعام ومكوناته، وبه مشهد عشاء طويل.
    Istakoz olsun olmasın bu çok özel bir akşam yemeği. Open Subtitles بكركند أو بدونه ، هذا عشاء مميز على أي حال
    Tatlım, akşam yemeğin masada ablanın kafasının yanında. Open Subtitles عزيزي، هناك عشاء على الطاولة بجانب رأس أختك مباشرةً
    Öyleyse akşam yemeğinin zamanını değiştirin. TED إذن تأجيل عشاء الأسرة، عبارة عن قدرة على التكيف.
    Çalıştığınız devlerin ailesi lüks bir akşam yemeği partisi veriyor ve en iyi şekilde görünmek istiyorlar. TED ستقيم عائلة العمالقة التي تعمل عندها حفل عشاء فاخر، و يريدون أن يظهروا كلهم بأفضل ما لديهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more