"şeyler" - Translation from Turkish to Arabic

    • أمور
        
    • الاشياء
        
    • اشياء
        
    • شيئ
        
    • شىء
        
    • أشياء
        
    • الشيء
        
    • الأمر
        
    • الأشياء
        
    • أشياءً
        
    • أموراً
        
    • أمر
        
    • بأمور
        
    • شيءٍ
        
    • شيئاً ما
        
    Hayatları boyunca yılanlardan korkmuş bu insanlar artık "Şu yılanın ne kadar güzel olduğuna bak." gibi şeyler söylüyorlardı. TED هؤلاء الأشخاص الذين صاحبهم طيلة حياتهم خوف من الأفاعي أصبحوا يقولون أمور مثل أنظر كم هي رائعة هذه الأفعى
    Ben bir oyun tasarımcısıyım, bu yüzden bu tür şeyler evimde fazlaca var. TED بما انني مصممه العاب, لدي مثل هذه الاشياء في كل مكان في المنزل
    vücutla ilgili görmemizi sağladıkları şeyler de sizi hayretlere düşürürdü. TED بل اعني رؤية اشياء عن الجسم البشري تجعلك تشعر بالانبهار
    Ona söylemem gereken şeyler var gitmeden önce fırsatını bulup hiç söyleyemediğim şeyler. Open Subtitles هناك شيئ اريد قوله له لم يكن لدي فرصة لقولة قبل ان ارحل
    Sana yiyecek bir şeyler bulmak için bir dakikalığına ayrıldım. Open Subtitles ماذا حدث لك لقد تغيبت لدقيقة لأعثر على شىء لتأكليه
    Yapılması gereken basit şeyler var... Örneğin hayvanın burnunu 5sn sokmak zorunda olduğu koklama deliğinde ufak bir lazerimiz var... TED وهناك أشياء بسيطة مثل، على سبيل المثال، ليزر صغيرة في ثقب الشم حيث يضع هذا الحيوان انفه لمدة خمس ثوان.
    Benim bildiğim bir gerçek sıfır değere sahip olabilir eğer onunla gerçekten iyi bir şeyler yapabilecek kişi ben değilsem. TED ما أعرفه هو أن الشيء يصبح غير ذي قيمة إن لم أكن الشخص المناسب الذي يستطيع صنع شيء أفضل باستعماله.
    Yine de işin sonunda bir şeyler eksik gibi hissediyorsunuz. TED لكن في نهاية الأمر كله، تشعر أن شيئا ما مفقود.
    Ve müzikle bir şeyler anlatırken, ki bu temelinde sestir, her çeşit insana ve her türlü şeye ulaşabiliriz. TED وبقول شئ ما عبر الموسيقى، الذي هو في الأساس الصوت، عندئذ يمكننا الوصول لكل أنواع الأشياء وكل أنواع البشر.
    Bu üç ciddi derin değişim, gelecekteki şeyler gibi değildir. TED و هذه ثلاث تغييرات جذرية و هي ليست أمور مستقبلية
    Sorduğum için bağışlayın ama bu tarz şeyler insanı ümitsizliğe sürükler. Open Subtitles اعذرني على السؤال، ولكن أمور كهذه قد تقود الرجل إلى الإحباط
    Ve bu şeyler, genişleye genişleye genişleye dev galaksilere dönüşüyor ve trilyonlarcası oluyor. TED وهذه الاشياء تتوسع أكثر فأكثر فأكثر لتكون هذه المجرات العملاقة، فتنشأ ترليونات منها.
    Ve ölçebildikleri şeyler, piramidin alt kısmındaki elle tutulabilen şeyler idi. TED و مانستطيع قياسه هو تلك الاشياء الملموسة في الاسفل بقاعدة الهرم
    Mahsun küçük gözleri de burada. Ama çok ilginç şeyler yapabilirler. TED عينيه المتخاذلتين بالأعلى هنا ولكنها تستطيع أن تفعل اشياء مدهشة جدا
    Benim için bir şeyler bırakacaktı. Senin haberin var mı? Open Subtitles كان يجب ان يترك بعض اشياء لأجلي هل تعلم بشأنهم؟
    Ama içimde bir şeyler olduğunu hissediyorum. Bir şeyler olmak üzere. Open Subtitles و لكنى أشعر أن هناك شيئ ما يحدث لى و سيتحقق
    Öyleyse sen bu tuhaf hikaye hakkında bir şeyler biliyorsun? Open Subtitles حسنا هل تعرف أى شىء عن هذه القصة الغريبة ؟
    Sonuçta o bir hayal, yapabileceği daha iyi şeyler var. TED لقد كان حلماً، بحق المسيح، كان عنده أشياء أفضل ليفعلها.
    Çabuk dön. Döner dönmez ararım. Gece yarısı bir şeyler atıştırmak hoş olur. Open Subtitles أنا هرن الجرس حالما يمكنني وجبة خفيفة لمنتصف الليل قَدْ تَكُونُ الشيء المطلوب.
    Birincisi, çoğunlukla görünmez olması. İkincisi çok büyük olması. Ve üçüncüsü ise doğru şeyler yapıp yapmadığımızı bilmiyor olmamız. TED هو في البدء غير مرئي. وثانيا، هو جدا ضخم. وثالثا، لا نعرف ما إذا كنا نصنع الأمر الصائب لمكافحته.
    Ve bütün bu şeyler bana, heyecan, keyif ve merak veriyor. TED وكل هذه الأشياء بالنسبة لي تعطي نوعا من البهجة والإثارة والدهشة.
    Hayal hayal bile edemeyeceğim şeyler gördüm ve bunlar beni değiştirdi. Open Subtitles لقد رأيت أشياءً لم أتخيّل أنها موجودة و هذه الأشياء غيَّرتني
    Tabi ki, günde çok fazla kelime yazdığımız için, komik şeyler olabiliyor. Bu gerçekten doğru çünkü insanlara rastgele seçilmiş TED والآن بالطبع، بما أننا نقوم بحل الكثير من الكلمات يومياً، فإن أموراً مضحكة قد تحدث. خاصة وأننا الآن نقدم للناس
    Gelecekle ilgili bir şeyler söylemek için eğitici konferanslara gelmek resmidir. TED الذهاب لمؤتمر تعليمي يتناول أي شيء عن المستقبل، هو أمر رصين.
    Yemek yapmayı hiç bilmiyorum ama insan aşık olunca çılgınca şeyler yapıyor! Open Subtitles لا أطهو في العادة، ولكن حينما يحب المرء فهو يقوم بأمور جنونية
    Ancak bu kadar etkileyici bir burun yapısı, burnun topladığı yığınlarca bilgiyi işlemeye yarayan bir şeyler olmadan işe yaramazdı. TED ولكن كل مافي بنية الأنف الرائعة هو ليس بالفائدة الكبيرة بدون شيءٍ ما لمعالجة المعلومات التي تصل من فتحات الأنف
    Ama önce bir şeyler yazmalıyım böylece arkasından kendimi kahveyle ödüllendirebilirim. Open Subtitles لكن عليّ أولاً أن أكتب شيئاً ما بعدها سأكافئ نفسي بالقهوة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more