| söyle, Peachy ve ben ordumuz olmadan bir yere gitmeyiz. | Open Subtitles | أخبره بيتشى وأنا لا نذهب لأى مكان بدون الجيش معنا |
| Yukarıda Bay McGuire'a rastlarsa, söyle ona kaşıklarımı geri istiyorum. | Open Subtitles | اذا قابل السيد ماجواير هناك أخبره أننى أريد أستعادة ملاعقى |
| Ona bahis sonuçlarını cama asacağımızı ama fotoğrafları alacağını söyle. | Open Subtitles | أخبره لأننا سنعطيه النتائج التي ستظهر ولكن سنحتفظ بالصور اللعينة |
| Eğer işe yaramazsa karısı ve çocuklarının peşine düşeceğimi söyleyin. | Open Subtitles | وإذا لم يحدث هذا أخبره أنني سأهتم بزوجته و أطفاله |
| söyle ona, o s*ktiğimin k*çını kaldırıp buraya gelsin! Tamam. | Open Subtitles | ـ أخبره بأن يحضر بمؤخرته اللعينة إلى هاهنا ـ حسنا |
| Olumsuz Yüzbaşı. En az üç saat daha gerektiğini söyle. | Open Subtitles | فاوضه أيها النقيب أخبره أنك بحاجه لثلاث ساعات على الأقل |
| Durumunun kritik olduğunu, hâlâ tıbbi müdehale görmesi gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أخبره أن حالته حرجة، لازال في حاجة إلى رعاية طبية |
| Profesöre bilmek istediğini, ve yeni bir kimliğe kavuşmak istediğini söyle. | Open Subtitles | أخبر البروفيسور بما يريد أن يعرفه. أخبره أنك تريد هـوية جـديدة. |
| İyi, Mosby kalabilir. Ama ona topun ağzında olduğunu söyle. | Open Subtitles | حسناً ،موسبي يستطيع البقاء لكن أخبره إنه في وضع حرج |
| Ona, bir saat önce kaybolduğunu ve onu bulmamız gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أخبره أنه غادر منذ ساعة وكان يجب علينا أن نعثر عليه |
| Ona, üzülmeyi bırakıp kendini toplamasını ve işe dönmesini söyle. | Open Subtitles | أخبره بأن يوقف حنينه وأن يجمع شتات نفسه، ويعود للعمل |
| Peki, görürsen onu aradığımı söyle. Çok hora geçer. - Seni sonra ararım. | Open Subtitles | حسناً إذا رأيته أخبره بأني أبحث عنه , أقدر لك ذلك أراك لاحقا |
| Ortağın seninle irtibata geçince, ona paranın düşündüğünden daha fazla edeceğini söyle. | Open Subtitles | ..عندما يتصل بك شريكك أخبره بأن القطعة تساوي أكثر من هذا بكثير |
| Ona 2 km. kareden daha büyük bir alanı boşaltmasını söyleyin. | Open Subtitles | أخبره أنّ عليه إخلاءَ منطقةٍ أوسع بكثير مِن شعاع ميلٍ واحد. |
| Aylardır burada toplanıp, iblis arkadaşlarınla içki tokuşturduğunuzu anlat ona. | Open Subtitles | أخبره أنك أنضممت هنا لشهور تحتسون المشؤوبات أنت وأصدقائك الشياطين |
| Hakkınızda dava açıp 100.000 dolar istemesini söyleyeceğim. 50.000 bence az olur. | Open Subtitles | أريد أن أخبره بأن يقاضيك بـ 100.000 لا أعتقد أن 50.000 كافية |
| Ona söylemek istiyorum ama üzülecek diye deli gibi korkuyorum. | Open Subtitles | أقصد أريد أن أخبره لكني أخشى من أن أؤذيه بشدة |
| Peki. Sana buraya gelen herkese söylediğim şeyi söyleyeyim. Kanunun eli kolu bağlı. | Open Subtitles | لا بأس ، سأخبرك بما أخبره لكل من يأتي إلى هنا ، القانون لن يفيدك |
| Herkes deli olduğunu söyledi, o da buna inanmaya başladı. | Open Subtitles | لقد أخبره الجميع بأنه مجنون، فبدأ يقتنع أنه كذلك بالفعل. |
| Benden değil. Ben söylemem çünkü yüzünü o halde görmek istemem. | Open Subtitles | ليس مني , لن أخبره لا أريد أن أرى تعابير وجهه |
| "o zaman ben söylerim." "aslında, Radha ..." | Open Subtitles | فى تلك الحالة , سوف أخبره فى الحقيقة رادها عندها |
| Kiloluyken daha iyi durduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | أريد أن أخبره بأنه يبدو جيداً بعد أن زاد في الوزن |
| Neden bilmiyorum ama ona daha önce kimseye söylemediğim bir şey söyledim. | TED | لا أعلم السبب، لكنني أخبرتها شيئاً لم أخبره لأحد من قبل. |
| Eğer soran olursa... onlara sadece evde tedavi gördüğümü söylersin. | Open Subtitles | اذا أحدهم سأل فقط أخبره أنني في المنزل أتماثل للشفاء |
| Dr. Cochrane ona hiç bir zaman çocuk sahibi olamayacağını söylemiş. | Open Subtitles | لقد أخبره دكتور " كوكران " أنه ليس بإمكانه الإنجاب أبداً |
| Ona söylemeyeceğim ama Bay Eagles'ın söylediklerinde katıldığım bir kaç şey var. | Open Subtitles | لن أخبره بذلك لكن هناك أمور في موقف السيد إيغلز أوافقه فيها |
| O çok kıskançtır.Benden senin büyük bir aşifte olduğunu söylememi istemiyorsun yani? | Open Subtitles | لأنه غيور للغاية وأنت لا تريدينني أن أخبره إلى درجة كنتِ عاهرة؟ |