"الشئ" - Traduction Arabe en Turc

    • şey
        
    • şeyi
        
    • şeyin
        
    • şeye
        
    • da
        
    • şeyler
        
    • olanı
        
    • şeyle
        
    • şeyleri
        
    • şu
        
    • şeyden
        
    • bu
        
    • için
        
    • en
        
    • şeydi
        
    Söylemek istediğim üç genel şey var. Üç tane sonuçtan bahsetmek istiyorum. TED لديّ ثلاث أنواع من العموميات أريد أن أقول; ثلاث تبعات لهذا الشئ.
    Fakat gerçekte, bulduğum en heyecan verici şey günümüz ses sistemleri yada dalga yayım sistemleri temelde aynı ses üretim ve yansıtma kuralı TED لكن في الواقع، الشئ الأكثر إبهاراً أكتشفته كان أن نظام الصوت أو نقل الصوت في هذه الأيام ما يزال مبني على نفس الأساس
    Buda oldukça tehlikeli. Sağ taraftaki büyük şey dünyada sahip olduğumuz lityum. TED وذلك بالغ الخطورة. الشئ الضخم، على اليمين، هو الليثيوم الموجود في العالم.
    Sen bana söyle de bakalım aynı şeyi mi düşünüyoruz. Open Subtitles أخبرنى أنت حتى نرى إن كنا نفكر فى نفس الشئ
    Burda oturuyor ve aynı şeyi düşünüyordum hayalet sürücü hakkında. Open Subtitles لقد كنت أجلس هنا أفكر بنفس الشئ عن سائقك الشبح
    bu şeyin ne olduğu hakkında bir fikriniz var mı? Open Subtitles لا أعتقد أن لديك فكرة عن كنه هذا الشئ اللعين؟
    Her bölümden sonra banyo küvetine gitmeliydim... ...ve küvet etrafında yüzerek su giderine bakardım. Çünkü baktığım her şey oradaydı. TED و بعد كل حلقة، كنت أذهب إلى المغطس و أعوم فيه ناظراً لأسفل ناحية المصفاة، لأنها الشئ الوحيد الموجود بأسفل.
    bu, tam da onun yapmasını umduğun türden bir şey. Open Subtitles اتعلم, ان هذا هو الشئ الذى تتوقعها ان تقوم به
    Tek şey var ki sevgilim, başlangıçta müthiş yalnız olacaksın. Open Subtitles الشئ السئ الوحيد, هو انك ستكونى وحيدة , فى البداية
    Doğruyu söylemem gereken bir şey de şu ki, ben seni incittim, Dan. Open Subtitles الشئ الرهيب فى ان اكون صادقة هو انى سوف اجرحك انت يا دان
    Farkına varamadıkları şu ki, güvercin kafesine uyacak tek şey bir güvercindir. Open Subtitles الذى لا يدركونه أن الشئ الوحيد الذى يناسب برج الحمام هو الحمام
    Ne olduğunu bilmiş olsam bile, bu konuda yapabileceğim bir şey yokmuş çünkü bu "şey" tek başına yaratılamaz. Open Subtitles حتى لو كنت أدركت هذا الشئ الناقص لم تكن هناك طريقه لحله.. بسبب عدم المقدرة على خلق هذا الشئ
    Aşağıda tanıştığımız o yaşlı, tatlı şey... takma dişlerini kocasının birasına düşürmekten... daha kötü bir şey yapabilecek durumda değil. Open Subtitles ذلك الشئ الجميل الحلو الذى قابلناة بالأسفل أنه غير قادر على أى شئ أسوأ إنخِفاض أطقم أسنانها إلى بيرةِ زوجِها.
    Doğru şeyi yapmakla başarılı olmak arasında seçim yapmak zorundaydım. Open Subtitles كان عليّ أن أختار بين فعل الشئ الصحيح وأن أنجح
    Şimdi şu şeyi kafamdan çıkarın da kendi hayatımı yaşamaya devam edeyim. Open Subtitles و الآن ، أخرجي ذاك الشئ من رأسي و دعيني أعيش حياتي
    O yaptığı şeyi burda yapsa, herkes elinde kayıt cihazıyla onu izlerdi. Open Subtitles لقد فعل الشئ حيث كل شخص كان بمثابة مفاتيح في آلة كاتبة
    Şimdi bu iğrenç şeyi yok etmek hakkında ne düşünüyorsun? Open Subtitles , الآن ما رأيكِ في أن نحرق هذا الشئ اللعين؟
    Benim ne düşündüğüm önemli değil. Hala aynı şeyin peşindeyiz. Open Subtitles ليس مهما ماذا أعتقد نحن ما زلنا وراء نفس الشئ
    Kardeşim o şeye her tekme atışında, yeşil bir sahada olduğunu hayal ediyor. Open Subtitles هو دائماً يركل هذا الشئ وأخى يعتقد أنه كان عظيم فى هذا المجال
    Çünkü, biz şansı hep sahip olmadığımız şeyler olarak düşünürüz. Open Subtitles لاننا دائماً نظن أن الحظ هو الشئ الذى لا نمتلكه
    Sen her zaman doğru olanı yapıp aileni her şeyin önüne koy dersin. Open Subtitles أنت دائما ماتخبرني, عليك فعل الشئ الصحيح ولكن العائلة تأتي في المقام الأول
    Kalbinin en çok sevdiğin şeyle arana girmesine izin verme. Open Subtitles لا تجعل قلبك يقف فى طريق الشئ الذى تحبه للغاية
    Her gün aynı şeyleri tekrar tekrar anlatan birini dinlemenin ilgileniyormuş gibi rol yapmanın insanı nasıl boğduğunu bilemezsiniz. Open Subtitles لن تتخيلوا كم كان هذا مملاً حقاً لتسمع شخصاً يتحدث عن نفس الشئ يوم تلو الأخر والتظاهر لكونك مهتماً
    Ama tuhaf olan şu ki görünüşe göre bu kadın bir sabır modeliydi. Open Subtitles ولكن الشئ الغريب ايها السادة, هو ان, هذه المرأة كانت ظاهريا نموذجا للصبر,
    bu, benim eve getirdiğim o korkunç şeyden kaçma yerleri. Open Subtitles إنها مهربهم من الشئ المروع الذي أحضرته أنا إلى المنزل
    Dışarı çıktım, ve gerçekten mucizevi birşey oldu bana ...bu hava filtrelerini almak için kuzeye yürürken, ...sokaklar tamamen insanlarla hareketliydi. TED ومشيت، وحدث لي هذا الشئ المعجزة بينما كنت أمشي شمالاً لشراء فلتر الهواء، وهو أن الشوارع كانت مفعمة بالحياة مع الناس.
    Ve bu ben büyürken hissettiğim aynı şeydi, ve bütün bu manevi değerler içindeki bu kuralları babamdan duyardım, ki kendisi Baptiz bir vaizdi. TED وكانت نفس الشئ في مرحلة نضوجي وكنت اسمع هذه القواعد عن السلوك الاخلاقي من ابي الذي كان وزير المعمدانية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus