"سجن" - Traduction Arabe en Turc

    • hapishanesinde
        
    • hapis
        
    • hapishanede
        
    • hapse
        
    • hapishaneden
        
    • hapiste
        
    • cezaevinde
        
    • cezaevine
        
    • hapisten
        
    • bir hapishane
        
    • hapishanesinin
        
    • hapishanesindeki
        
    • cezaevi
        
    • Hapishanesi
        
    • hapishanenin
        
    En son orda yediğinde alışveriş merkezinin hapishanesinde üç gece geçirdin! Open Subtitles آخر مرة أكلت هناك قضيت ثلاثة ليالي في سجن المجمع التجاري
    Evet, arazisine girenlere mızrakla saldırmaktan bir sene Samut Prakarn hapishanesinde yatmış. Open Subtitles أجل .. قضى لتوه عاماً في سجن ساموت براكان لمهاجمة المتجاوزين بالرمح
    Adam suçlu bulundu. Müebbet hapis cezasına çarptırıldı ve Folsom cezaevi'ne gönderildi. TED تمت إدانة الرجل. حكموا عليه بالسجن مدى الحياة، ونقله إلى سجن فولسوم.
    Onun profiline çok uyan başka bir suçla karşılaşınca da bir kez daha onu aramaya başlamış ve bu sefer de California'daki bir hapishanede olduğunu öğrenmiştim. Open Subtitles و بعد ذلك وجدت جريمة تناسب ما فعل سابقًا لذلك قمت بالبحث عنه مرة أخرى، و في هذه المرة و وجدته في سجن أخر في كاليفورنيا
    kaç tane kişinin hapse girdiğini, kaç tane aile üyesinin öldürüldüğünü buldum. TED تقصيت كم شخص منهم قد سجن. كم من أفراد العائلة قد قتل.
    Bunu yapmak için de tek yapmamız gereken birisini askeri hapishaneden kaçırmak. Open Subtitles وكل ما علينا فعله، هو تهريب شخصاً من سجن عسكري، لفعل ذلك
    -Sen onay verdin, ve hayatının geri kalanını askeri hapiste geçirirsin. Open Subtitles أنت من سمح للطائرة بالإقلاع وستمضي بقية حياتك في سجن عسكري
    İşlemediğim bir nefret suçu yüzünden maksimum güvenlikli cezaevinde iki yıl yattım. Open Subtitles أمضيت سنتين في سجن شديد الحراسة من أجل جريمة كراهية لم أرتكبها.
    Ferguson hapishanesinde bu ilaçları alamıyordu, çünkü kimse ilaçlarını alamıyordu. İki haftasını bir hücrede geçirmenin nasıl bir şey olduğunu anlattı; TED لا تستطيع الحصول على تلك الأدوية في سجن فيرجسون، لأن لا أحد يستطيع الحصول على الأدوية.
    Afrika hapishanesinde dört yıl boyunca yerliler günde iki kere canıma okudu. Open Subtitles أربع سنوات في سجن افريقي اذوق المر مرتان في اليوم منهم
    Polis akademisi ya da hapis. Kendi ekip arabam olacak mı? Open Subtitles الأكاديمية أو سجن الشرطة هل سأحصل على سيارة فرقتي الخاصة ؟
    5 buçuk yıl hapis cezası, uyuşturucu satmaktan ve adam öldürmekten. Open Subtitles سجن خمسة أعوام و نصف لتهريب المخدرات و القتل غير العمد
    Çok tuhaf, birçok insan daha az hapis için silahlardan vazgeçerdi. Open Subtitles هذا مضحك، معظم الرجال يتنازلون عن الأسلحة مقابل قترة سجن أقلّ.
    Dostum, ben yedi yıl maksimum güvenlikli bir hapishanede çalıştım, ... ve bu hala gördüğüm en gay şey. Open Subtitles يا صديقي لقد عملت في سجن لمدة سبع سنوات و تلك هي أكثر الأشياء شذوذاً اللتي سبق لي رؤيتها
    Oradaki arkadaşımız sağ olsun, onları bir tür hapishanede tutuyoruz. Open Subtitles شكرا لاصدقائنا انهم يبقون عليهم في سجن من نوع ما
    Bir keresinde ormandaki bir hapishanede geçen bir film izlemiştim. Open Subtitles رأيت فيلماً ذات مرة تقع أحداثه في سجن في الأدغال
    Baltimore'lu iki kişi bugün bir gizli polise 40 dolarlık kokain satmaya teşebbüsten 15 yıl hapse mahkûm edildiler. Open Subtitles اثنان من رجال بالتمور حكم عليهم بالسجن 15 عام في سجن فيدرالي اليوم . لحيازتهم مكاتب لبيع الكوكاين ..
    Sırf gey oldukları için insanları hapse atmaya son ver. Open Subtitles توقفوا عن اتهام المعارضة توقفوا عن سجن الناس لأنهم شواذ
    Ölümlerine götürüldükleri kesin olan saygıdeğer adamlarla Fransız topraklarındaki bir hapishaneden adam kaçırmak. Open Subtitles اختراق سجن على الأراضي الفرنسية مع رجال محترمين سيقودوهم بلا ريب إلى موتهم؟
    Abilerimin ikisi de hapiste yattı, bu yüzden hapishane esndüstriyel sisteminin elinden kurtulmak bana gerçekçi gözükmemişti TED أخواي كلاهما قضيا وقتًا في السجن إذا الهروب من براثن سجن النظام الصناعي لم يبدُ واقعيًا بالنسبة لي.
    Ama beni oradan bu noktaya getiren şey yetişkin cezaevinde bir genç olarak karşılaştığım ceza veya hukuk sistemimizin sertliği değildi. TED لكن الذي جلبني من هناك إلى هنا لم يكن العقاب الذي واجهته كمراهق في سجن البالغين، أو قسوة نظامنا القانوني،
    Bak anne, sen elinden geleni yaptın, tüm paranı harcadın o cezaevinden bu cezaevine, peşimde gelmekten yaşlandın artık. Open Subtitles انظري يا أماه، لقد خضت بالقضية، وقد أنفقت أموالك بها، وقد كبرت على أمر ملاحقتي من سجن لسجن
    hapisten yeni çıktım. Gelsin bakalım. Open Subtitles مهلك عليّ , لقد خرجتُ للتو من سجن , ليبدأ التحدّي
    Ne bileyim, şerif. Terebentin fabrikasını idare ediyorum, bir hapishane'yi değil. Open Subtitles أنا لا أعرف بخصوص ذلك، شريف ركضت معسكر تربنتين، ليس سجن
    Joe ile 13 yıl önce Londra'da Wormwood Scrubs yüksek güvenlikli hapishanesinin müebbet koğuşunda tanıştım. TED وقد قابلته قبل 13 عاماً في جناح المحكوم عليهم مدى الحياة في سجن وورم وود سكربس ذو الحراسة المشددة في لندن
    Örneğin, Kanada'da Queen's Üniversitesi'nde yüksek lisans okurken Collins Bay hapishanesindeki hükümlüler bana yardım etmeyi kabul etti. TED على سبيل المثال، عندما درست في كلية الدراسات العليا في جامعة كوينز بكندا، اتفق السجناء في سجن خليج كولينزعلى مساعدتي.
    - Evet. Dostum, Fox Hill Hapishanesi'nde beş gün dayanamazsın. Open Subtitles مان، فإنك لن تستمر خمسة أيام في سجن فوكس هيل.
    Sonra küçük bir hapishanenin amiri olarak görevlendirildim. TED إذا بعد ذلك، تم تعييني كمشرف على سجن صغير

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus