| Ancak Bana öğrettiği şey: o farklılıkların Sen tanımlamasına izin veremezsin. | TED | لكنها علمتني: لا يمكنك أن تسمحي لهذه الاختلافات بتحديد من أنت |
| Ama doğrusunu Sen bulabilir ve tarifi kendin alabilir misin? | TED | ولكن يمكنك أن تكتشف الرقم الصحيح وتحصل على الوصفة بنفسك؟ |
| Ve anlayabileceğiniz üzere, burada ben bir yatırım fonu için analisttim. Sosyal değeri olan bir iş yapmak benim için çok garipti. | TED | لذا يمكنك أن تتخيل كنت هنا محلل مالي في صندوق هيدج كان غاية في الغرابة بالنسبة لي فعل شئ ذا قيمة إجتماعية |
| Evet korkuyorum. Gerçekten de başka duygulara kapılmadan Beni koruyabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك ان تبقي الى جانبي دون ان تودي شيئا اخر؟ |
| Çünkü bir politikacıyla birlik halindeyseniz, valinin oğlunun vaftiz töreni veya düğünü olsun ya da başkanla arkadaş olmak isterseniz, Onu nasıl eleştireceksiniz? | TED | ولكن إن كنت حليفاً مع السياسيين، إذا كنت تذهب إلى زواج ابن الحاكم أو كنت تريد أن تكون صديق الرئيس، كيف يمكنك انتقادهم؟ |
| Burada düğmeyi açıp bıraksan, bütün gün elektrik devam edebilir. | Open Subtitles | هنا يمكنك تحويل الزِر و الطاقة تبقى مستمرة كل النهار |
| Parayı sağlamak zorunda değilim, çünkü artık Sen Bana hiçbir şey yapamazsın. | Open Subtitles | لست مضطرة للحصول عليه لأنه لا يمكنك فعل شيء لي بعد الآن |
| O kadının içinde ne fırtınalar koptuğunu tahmin bile edemezsin! | Open Subtitles | لن يمكنك أن تصدق ماكان يجري في داخل تلك المرأة |
| Sen bir sineği bile incitemezsin, Bertram. Tabi eğer zaten ölmemişse. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تؤذى ذبابة إلا إذا كانت قد فارقت الحياة |
| Beni duydun. Yasal bir işe ihtiyacım var ve Sen bunu Bana sağlayabilirsin. | Open Subtitles | لقد سمعتينى,انا فى حاجة لعمل شرعى وانت يمكنك ان تقومى به من اجلى |
| Kapşonu anlık bir kararla takabilirsiniz ve bununla sıcaklık ve koruma hissedebilirsiniz ama aynı zamanda işin psikolojik yanlarını da hissedebilirsiniz. | TED | يمكنك فورا أن تفكر في ارتداء الهودي على رأسك، وتشعر بدفئه وحمايته، لكن في نفس الوقت، يمكنك أن تشعر بجوانبه النفسية. |
| aynı zamanda dünyaya farklı bir şekilde adapte olmanızı sağlayan beyninizdeki öğrenme merkezlerini harekete geçiriyor. Bulgularımıza göre daha pozitif olabilmek için beyninizi | TED | بل تنعكس على جميع مراكز التعلم في عقلك نمكنك من التكيف مع العالم بصورة مختلفة وجدنا أن هناك طرق يمكنك بها تدريب عقلك |
| Hepsini almak ister misin? Kolayca para kazanmak için bir fırsatın var. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذ كلّ شئ، ثم تطلق النكات بشأن هذا المال السهل. |
| Mermerden yapılmış bir sığınak olarak gördüğün Beni koruduktan sonra... | Open Subtitles | هل فعلا يمكنك ان تنظري الى كملجئ مصنوع من الرخام |
| Bu topraklarda petrol varsa, Onu ancak ben ölüp toprak olunca satabilirsin. | Open Subtitles | أن كان هنالك نفط تحت أرضي يمكنك ضخه عندما أدفن أنا معه |
| Eğer bükebiliyor, çevirebiliyor ve çıkarabiliyorsanız o zaman tamir edebilir, değiştirebilir veya düzeltebilirsiniz. | Open Subtitles | إن كان يمكنك لفها، إدارتها أو نزعها فيمكنك إذاً إصلاحها، استبدالها أو تحسينها |
| Asla bir tür kriz olduğunu belirtecek bir şey yapamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك في أي لحظة أو أي إشارة بوجود أزمة |
| Charlie, onunla hâlâ birçok ortak noktamız olduğu gerçeğini göz ardı edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك التغاضي عن حقيقة أن لازال بيننا الكثير من الأمور المشتركة |
| Evet küçük palavracı... aynı anda hem hırsız hem kahraman olabilirsin. | Open Subtitles | الأن يا سيدى يمكنك أن تكون لص وبطل فى نفس الوقت |
| Evet, yemeği her zaman dışarıdan alabilirsin ama kurumaya bıraktığın toprağı düşün. | TED | نعم، يمكنك الحصول على طعامك من المتجر ولكن فكر كيف تفسد ارضك. |
| Sen o kutuyu bularak bir sürü insan yardımcı olabilir, biliyorum. | Open Subtitles | تعلمين ، يمكنك أن تساعدي الكثير . من الأشخاص بإيجادك للصندوق |
| İşiniz bittiğinde vücudu geri getirebilirsiniz ve bir dahaki seansa hazır olur. | TED | لذلك عندما تنتهي، يمكنك اعادة الجسم ومن ثم يكون جاهزا لجلسة أخرى. |
| Belki de yapabilirsiniz, ancak büyük olasılıkla oldukça uyduruk bir şey olur. | TED | يمكنك ربما القيام بذلك، لكنها ستكون عدة رديئة للغاية على ما أعتقد. |