Hümanizmden Öğrendiğim en iyi dersleri felsefe kitapları okumaktan ya da hümanist bildirileri ve beyanları incelemekten öğrenmediğimi bilmek ilginizi çekebilir. | TED | ربما يهمكم معرفة أن أفضل دروس الإنسانية التي تعلمتها لم تكن من قراءة الكتب الفلسفية أو من تأمل التصريحات والبيانات الإنسانية. |
Bunu Öğrendiğim iyi oldu. Kullanım kılavuzunu yayınlamayı düşündün mü? | Open Subtitles | جيد معرفة هذا عليك التفكير بنشر كتيب تعليمات |
Bak, farklılıklarımız olduğunu biliyorum ama, halanın durumunu Öğrendiğim zaman, herşeyi bir kenara bırakıp sadece yanında olmak istedim. | Open Subtitles | لكن عندما علمت عن عمتك انا فقط اردة أن اضع كل هذه الاشياء جانباً و أن اكون فقط معك |
Bu mola verme fikri belkide kendi yolculuğumda Öğrendiğim en büyük ders oldu. | TED | استمتعوا بالهدوء بالتوقف انه الدرس الاكبر الذي تعلمته من رحلتي هذه مع المرض |
Öleceğimi Öğrendiğim zaman sen ve gelecekteki refahın konusunda büyük bir kaygıya kapıldım. | Open Subtitles | عندما اكتشفت اننى اموت كان لدي قلق ضخم عليكِ وعلى سعادتك المستقبلية |
benim ailemden Öğrendiğim şeylerden biri size küçük bir anekdot vereceğim özelliklede babamdan | TED | وأحد الاشياء التي تعلمتها من والداي, وسوف اخبركم بحكاية صغيرة, خاصة من أبي. |
Clark'la ilişkimden Öğrendiğim bir şey varsa o da, bana karşı dürüst olunmayınca anlıyorum. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي تعلمته من علاقتي مع كلارك هو معرفة متى لايكون الشخص صادقاً معي |
Öğrendiğim iyi oldu ama benim bahsettiğim doğum günü babamın bira şişesini fırlattığı zamankiydi. | Open Subtitles | من الجيّد معرفة ذلك، ولكنّ عيد الميلاد الذي كنتُ أفكّر به كان عندما ألقى والدي بقارورة الجعّة |
- Yarın geceki yemeği onayladım. - Öğrendiğim iyi oldu. | Open Subtitles | لقد تم تأكيد العشاء لليلة - من الجيد معرفة ذلك- |
- Eğer sen buysan Öğrendiğim iyi oldu. | Open Subtitles | إن كنتَ أنتَ الشخص نفسه فحينها يسرني معرفة ذلك |
Bana ve sana önerdiğinin her parçasını öğrenmek istiyorum ama Öğrendiğim bir şey varsa o da onun koparılamaz olduğu. | Open Subtitles | أريده، أريد كل شيء مما قدمه لي، مما قدمه لك لكن إن علمت شيئاً واحداً وهو أنه لا يمكنه فعلها |
İstatistikleri ilk Öğrendiğim zaman, işlerin ne kadar kötü olduğu karşısında afallamıştım. | TED | عندما علمت عن الإحصاءات لأول مرة صعقت من مدى سوء الأمور |
Ancak Öğrendiğim bir şey var: sevgi, intihara meyilli birini, kendini yaralamasını engellemek için yeterli olsaydı, intiharlar çok nadir olurdu. | TED | ولكن هناك شيء قد تعلمته: إذا كان الحب كافيًا لإيقاف شخص ما يفكر بالانتحار من إيذاء نفسه، الانتحار بالكاد سوف يحدث. |
Öğrendiğim en temel şeyin ise şu olduğunu düşünüyorum: Eğer yapabileceğini düşünüyorsan, yapacaksın. | TED | الشيء الأساسي الذي تعلمته أنني إذا فكرت، وأنت إذا فكرت، فأنت تستطيع، وستفعلها. |
Bunu Öğrendiğim zaman, doğal olarak onu öldürmek istedim. | Open Subtitles | عندما اكتشفت عن ذلك، الواضح، كان سكران أنا. |
Ve Öğrendiğim her şeyi Kökler adlı bir kitapta topladım. | Open Subtitles | و تلك الأشياء التي تعلمتها كتبتها في كتاب أسميته الجذور |
Bu işten Öğrendiğim tek şey adrenalinin çok iyi bir uyuşturucu olduğudur. | Open Subtitles | شيء واحد تعلّمت عمل هذا. ليس هناك مخدّر مثل الأدرينالين. |
3D yazıcılarla alakalı bildiğim her şeyi Öğrendiğim küçük bir atölye buldum. | TED | وجدت ورشةً صغيرةً، تعلمت فيها كل ما أعرفه عن الطباعة ثلاثية الأبعاد. |
Bu yazılar, çok uzun zaman önce Öğrendiğim kadim Büyücü dilinde yazılmış. | Open Subtitles | هذه النقوش كتبت عن لسان ساحر قديم واحدة تعلّمتها منذ عهد بعيد |
3000 yıllık hayatımda Öğrendiğim bir şey var ki... o da ailenden vazgeçemeyeceğin. | Open Subtitles | إن تعلّمتُ شيئًا طوال 3 آلاف عامًا، فهو ألّا تفقد الأمل في العائلة. |
Biliyor musun... Öğrendiğim andan beri sana söylemek için çıldırdığım birşey var! | Open Subtitles | اتعلم , هناك شيء كنت ساموت من اجل اخبارك به منذ عرفته |
Annemden Öğrendiğim şey bu. Tüm kötü hislerini bastıracaksın. | Open Subtitles | هذا ما علمتني إياه أمي، خذي أحزانك وارميها على الأرض |
Öğrendiğim zaman ayrılmam gerektiğini anlamıştım. | Open Subtitles | عندما اكتشفتُ ذلك، علمتُ أنّه عليّ الرحيل. |
Burada birçok şey düşünürdüm. Özellikle de nasıl zıplayacağımı Öğrendiğim zaman. | Open Subtitles | أفكِّرُ في الكثير من الأشياء هُنا خصوصاً عندما تعلمتُ كيف أدفع |
Öğrendiğim şey, hayatımdaki çok özel insanlara teşekkürler, şuydu, en azından benim için.. | Open Subtitles | الذي تَعلّمتُ به، شكر بعضِ الناس المميزين جداً في حياتِي، ذلك، جيداً، لي على أية حال، |
Balina seksi hakkında Öğrendiğim diğer bir şeyde onlar da ayak parmaklarını kıvırıyor. | TED | والشئ الشيّق الآخر الذي تعلمتُه عن جنس الحيتان: أنهم يعقصون أصابع أرجلهم أيضاً. |