"almaya" - Traduction Turc en Arabe

    • لأخذ
        
    • أخذ
        
    • الحصول
        
    • لإحضار
        
    • للحصول
        
    • لأحضر
        
    • لآخذ
        
    • لجلب
        
    • تأخذ
        
    • يأخذ
        
    • لأجل
        
    • من أجل
        
    • بأخذ
        
    • لأخذك
        
    • آخذ
        
    Çocuğu almaya geldim ama güvenlik izin vermiyor. Ben emrettim. Open Subtitles أتيت لأخذ الفتى، لكنّ رجال الأمن لم يسمحوا لي بذلك
    Çünkü bir şeyleri sorgularken, kendimizi bazı yeni bilgileri almaya odaklarız veya bizi huzursuz eden bir tür cahillikle boğuşuruz. TED لأننا عندما نتساءل عن أمر ما، نكون عازمين على أخذ معلومات جديدة، أو أن نتصارع مع جهل يشعرنا بعدم الارتياح.
    Kasap, çocuğun pazardaki herkesi öldürmeye niyetli olduğunu anlayınca bıçağı elinden almaya çalışmış. Open Subtitles الجزار حاول الحصول على السكين في البدء تمني قتل كل من في السوق
    Köleler gelini almaya gittiklerinde onun kendisini tavana astığını görmüşler. Open Subtitles وعندما ذهب الخدم لإحضار العروس وجدوها مشنوقة ومعلقة من السقف
    Bu adamı bulun. Size güveniyorum. Onu almaya çok uzaktan geldim. Open Subtitles وأعتمد عليك لإيجاد هذا الرجل جئت من مسافة بعيدة للحصول عليه
    Biraz çiçek almaya gidiyorum, sevgilim. 20 dakika içinde dönerim. Open Subtitles سأذهب لأحضر بعض الورود يا عزيزي، ساعود بعد 20 دقيقه
    - Hayır. Çünkü bir şey almaya gitmemişlerdi. Oraya bir şey koymaya gitmişlerdi. Open Subtitles لآنهم لم يكونوا هناك لأخذ أيّ شيء لقد كانوا هناك لترك شيئاً ما
    Ben hayatımın son 30 senesini hesaplamayı oldukça ciddiye almaya çalışan üç büyük projede çalışarak geçirdim. TED حسنا، لقد قضيت 30 سنة من حياتي أعمل على ثلاثة مشاريع كبيرة تسعى حقيقة لأخذ فكرة الحوسبة على محمل الجد.
    Hemen şimdi yerinizi almaya hazır bir kaç adam tanıyorum. Open Subtitles لدي عدد من الرجال على أهبة الإستعداد لأخذ مكانك
    Gitmeye kalkarsa bir kez ateş et. Parayı almaya kalkarsa iki kez. Open Subtitles لو حاول الرحيل، اطلق النار مرة لو أخذ النقود اطلق النار مرتين
    Kış kampımızdan dönüyorduk ve dostlarınızın Ke'yi almaya çalıştıklarını gördük. Open Subtitles كنا عائدين من معسكرنا الشتوي ورأينا أصدقائك يحاولون أخذ الكيه
    Askerler bizi samanda bulduklarında,... ..içlerinden bir tanesi kollarımdaki oğlumu almaya çalıştı. Open Subtitles و عندما وجدونا الجنود في القش حاول أحدهم أخذ إبني بعيدا عني
    Ondan para mı almaya çalışıyorsun, yoksa yatmaya mı çalışıyorsun ? Open Subtitles ماذا، أتحاول الحصول على النقود منها هل تحاول أن تنام معها؟
    Şimdiden ders almaya başladık çünkü "bizim" mümkün olduğunca fazla yardıma ihtiyacımız var. Open Subtitles حسناً , نحن نبدأ باكراً لأننا نحتاج كل المساعدة التى يمكننا الحصول عليها
    Yatak odası için sipariş verdiğim şu yeni lambaları almaya gitmem gerekiyor. Open Subtitles هل تعتقد أن بإمكانك مجالسة إيثيل قليلاً ؟ يجب أن أذهب لإحضار
    R.S. : Oh. O zaman Joshua içecek almaya gidiyor. TED آر . إس . : آه . الآن جاشوا ذهب لإحضار شراب
    Peki, ah, siz birbirinize iyi geceler dilerken baban ve ben yarınki kahvaltı için süt almaya gideceğiz, tamam? Open Subtitles حسنا، أنتم أيها الرجال تتحدثون عن الليالى الجيدة الآن وأنا وأبى سنذهب للحصول على بعض اللبن ..للإفطار غدا، حسنا؟
    - Evet, yaptın! - Hayır, ben Casio'mu almaya gittim. Open Subtitles نعم لقد فعلت لقد ذهبت فقط لأحضر الكاسيو الخاص بي
    Yarın Fluffy Meowington'un eski oyuncaklarını almaya gelebilir miyim? Tamam. Open Subtitles هل يمكنني أن أمر عليك غدا لآخذ لعبة القط مياوتين
    Şimdiyse aşağı gazeteyi almaya bile gitmiyorsun. Dışarıda bizi kim bekliyor? Open Subtitles والآن لا تذهب حتى لجلب الجريدة فمَن عساه أن يكون بالخارج؟
    Tüm okullarımızı bu konuyu ciddiye almaya cesaretlendirin. TED يجب ان نحث جميع المدارس بأن تأخذ هذا بمحمل الجد.
    Her zaman biri sormadan oyuncaklarını almaya çalıştığında bir şeyler söyleyen biriydi. Open Subtitles الذي لطالما قال شيءً عندما حاول أحدهم أن يأخذ لعبتك دون الإستئذان.
    Polis dostlarım da benden bir 50.000 daha almaya çalıştı. Open Subtitles لذلك أصدقائي الشرطة حاولوا التخلص مني لأجل خمسين ألف إضافية.
    Ne yani, "Rahatsız edici küçük kardeşimin intikamını almaya geldim" demeyecek misin? Open Subtitles ماذا، أما من خطبة عن مجيئك هنا للانتقام من أجل أخيك الصغير؟
    Birlikte gıda bankalarına gittik, ses ve fotoğraf kayıtları almaya başladık. TED وذهبنا معًا إلى بنوك الطعام وبدأنا بأخذ تسجيلات صوتية وإلتقاط الصور.
    Seni almaya geleceğimi ve evde rahat rahat bekleyebileceklerini söyledim. Open Subtitles قلت لهما إنني سآتي لأخذك ويمكنهما البقاء في المنزل والاسترخاء
    Neruda'nın bir kağıt parçasına yaptığı çizimleri buldum, Tahrir'de bir sahra hastanesinde ve Kahire'deki Mamluk anıtmezarından bir 'hayır' almaya karar verdim. TED وجدت عملا لنيرودا مخربشا على قطعة ورق في مستشفى ميداني في ميدان التحرير, وقررت أن آخذ لاء من الضريح المملوكي في القاهرة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus