Tesla dünyayı aydınlatan kişi oldu, ancak bu sadece bir başlangıçtı. | TED | أصبح تيسلا الرجل الذي أنار العالم، لكن تلك كانت البداية فقط. |
Bu göçmen öğrenci ailesinde ilk defa ATM kullanan kişi. | TED | هذا الطالب المهاجر هو الأول في عائلته الذي استخدم الصرافة. |
Aynen amcamın tek kişi için tasarlanmış telefonu kullanış şekli gibi. | TED | إنها تماما الطريقة التي يستخدم بها عمي الهاتف المصمم لشخص واحد. |
Bu da kişi başı ortalama 200 tişörtün kendini çöpte bulması demek. | TED | وهذا يعادل 200 قميص تقريباً لكل شخص ينتهي بها الحال في القمامة. |
Onları gördüm. Okaliptüs ağaçlarının orada, bir arabada beş kişi var. | Open Subtitles | لقد رأيتهم ، سيارة بها خمسة رجال توقفت بجوار أشجار الأوكاليبتوس |
Benim bildiğim bir gerçek sıfır değere sahip olabilir eğer onunla gerçekten iyi bir şeyler yapabilecek kişi ben değilsem. | TED | ما أعرفه هو أن الشيء يصبح غير ذي قيمة إن لم أكن الشخص المناسب الذي يستطيع صنع شيء أفضل باستعماله. |
Burada Ulay'la tanıştım ve aslında âşık olduğum kişi oydu. | TED | وهكذا تقابلت مع أولاي، وكان الشخص الذي وقعت في حبه. |
Şimdi, sizce yanınızda oturan kişi ne kadar maaş alıyordur? | TED | الآن، كم تعتقدون أن الشخص الذي يجلسُ بجانبكم يتلقى راتبًا؟ |
Yani bir şişe hap yutan kişi diğerlerinden önce gelir. | TED | لذا الشخص الذي ابتلع زجاجة حبوب سيكون قبل شخص آخر. |
Ne kadar ileriye gidebileceğinizi ve yapabileceklerinizin sınırını belirleyecek tek kişi sizsiniz. | TED | أنت الشخص الوحيد الذي تقرر إلى أي مدى تذهب وماهو مدى استطاعتك. |
O adam, definenin nerede gömülü olduğunu bilen tek kişi olmalı. | Open Subtitles | يبدو أن صديقك هو الشخص الوحيد الذي كان يعلم بمكان الكنز |
"Bu söz ettiğin kişi kız kardeşim de olabilirdi, şakalarını başka bir konuda yapsan veya başka bir şey hakkında konuşsan olur mu? | TED | تعلمون، يمكن أن تكون تلك أختي التي تتحدث عنها، وهل لك أن تمزح عن شيء آخر؟ أو هل يمكنك الحديث عن شيء آخر؟ |
Evde hazırladığınız o pankartı takan tek kişi olmanıza gerek yok. | TED | ولستم مجبرين لتكونوا الوحيدون الذين يرتدون اللافتة التي صنعتموها في البيت. |
Görevimiz 12 yılda, 400 milyon kişi için konut protokolleri geliştirmek. | TED | مهمتنا أن نضع بروتوكولات للإسكان لـ ٤٠٠ مليون شخص في ١٢عاماً. |
Onları gördüm. Okaliptüs ağaçlarının orada, bir arabada beş kişi var. | Open Subtitles | لقد رأيتهم ، سيارة بها خمسة رجال توقفت بجوار أشجار الأوكاليبتوس |
Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
Telefonda konuşabildiğimiz birkaç kişi ilaçlara geri dönmemizi tavsiye etti. | TED | والقليلين منهم ممّن استطعنا الاتصال بهم نصحونا أن نرجع للدواء. |
İletişim kurmak isteyen iki kişi için tek yolun onları manipüle etmek isteyen üçüncü bir tarafın finanse edilmesi olan bir toplumda yaşayamayız. | TED | لا يمكننا الحصول على مجتمع يكون فيه إذا ما أراد شخصان التواصل، يكون فقط من خلال وعبر تمويل شخص ثالث يريد التلاعب بهم. |
Ve geçen yıl bir sürü fotoğraf çektim; çok az kişi bu fotoğraflarla ne yapacağımı biliyordu, ama bir sürü fotoğraf çektim. | TED | ولقد التقطت الكثير من الصور العام الماضي قليل من الناس من عرف ما كنت أنوي أن أفعله لكني التقطت الكثير من الصور. |
Dinamitlerin nerelere yerleştirileceğini tam olarak bilen tek kişi sensin. | Open Subtitles | انت الوحيد الذى يعلم بالضبط اين يجب ان يوضع الديناميت |
İki hafta içinde, katılmak isteyen kişi sayısı 150 olmuştu. | TED | خلال أسبوعين، كان لدي 150 شخصا راغبا في الانضمام لي. |
Yani Madam de Montpellier'nin yatağında iki kişi mi yatmıştı? | Open Subtitles | لكن هناك شخصين كانا يناما في سرير السيدة دي مونتبيللر؟ |
Ben bilmiyorum. Korkarım, geleceğin ne getireceği hakkında konuşan birçok kişi de bilmiyor. | TED | أنا لا أعلم. وكذلك، في رأيي، الآخرين الذين يتكلمون عن المستقبل، لا يعلمون. |
Bunu başardı, ancak çok kötü 7 kişi yüzünden bunu kaybetti. | Open Subtitles | ونجح ، لكنه خسر كل شي بسبب سبعة اشخاص سيئين للغاية |
Başbakanla anlaşma yaparken, 1 milyonu ilk kabul eden kişi sendin. | Open Subtitles | كنتَ أول مَن يوافق على عرض رئيس الوزراء لمبلغ العشرة ملايين. |
Çocukların kaçırıldığı 45 kilometrelik alan içinde 439 kişi var. | Open Subtitles | عددهم 439 ضمن مسافة 30 ميلا من مكان اختطاف الصبية |