Anlaşılan, eskiden ordudaymış. Siz de selam verin, bakalım ne yapacak? | Open Subtitles | على ما يبدو كان في الجيش رد التحية وسترى ما سيفعل |
Bana ters bir bakış bile atsan seni, o kızlara yaptığının aynını sana da yapacak biriyle aynı hücreye bizzat tıkarım. | Open Subtitles | و إذا كنت بالفعل كما تدعي انظر إلي بطريقة خاطئة,و سأقوم شخصياً بحجزك في زنزانة مع شخص سيفعل معك نفس الشئ |
Elaine's Puddy'nin radyosunun ona yaptığını o da radyoya yapacak. | Open Subtitles | أجل، ستفعل إلين بالمذياع نفس الشيء الذي فعله بها المذياع. |
yapacak başka işimiz olmamasından kaynaklanan öylesine bir iş mi? | TED | هل لأنها خيار سهل؛ ليس لدينا شيء آخر للقيام به؟ |
İnek arkadaşların köleleri serbest bıraktı, şimdi işlerimizi kim yapacak? | Open Subtitles | من سيقوم بالعمل بعدما قامت صديقتك البقرة بتحرير العبيد ؟ |
Bu adamın o kadını korumaktan başka yapacak bir şeyi yok! | Open Subtitles | لكن هذا الرجل لا يفعل شئ إطلاقا، سوى حماية هذه السيدة |
Hayır, bilgisayar kanımı analiz ederken, yapacak daha iyi bir şeyim yok. | Open Subtitles | لا , لا يوجد شيء أفضل لفعله بينما يقوم الحاسوب بتحليل دمائى |
Ama mücadele ediyordum. Doğru olanı yapacak cesareti bulmak için. | Open Subtitles | أنا ما زِلتُ أُكافحُ من أجل إيجاد الشجاعة لفعل الصواب |
Neyse, ufukta, olayları ilginç yapacak yeni bir aday var zaten. | Open Subtitles | على أية حال هناك مرشحاً جديداً في الأفق سيفعل أشياء ممتعة |
İyi de, ne yapacak ki, kayıp uyuşturucu raporumu tutturacak? | Open Subtitles | حسنا ، وماذا سيفعل هو هل سيكتب تقرير لمخدرات مفقودة |
Bana iğrenç, dolandırıcı ve üç kuruşa her şeyi yapacak vicdansız bir muhasebeci lazım ve sen bildiğim tek kişisin. | Open Subtitles | أحتاج إلى محاسب لا يراعي الأنظمة و بلا ضمير والذي سيفعل المستحيل ليربح ولسوء الحظ ، أنت الوحيد الذي أعرفه |
Önceleri, tek yapmam gereken camdan bakmak gerçek bir arkadaş görmekti ben ve ailem için her şeyi yapacak birini, ama şimdi hepsi gitti. | Open Subtitles | من قبل كان كل ما علي فعله هو النظر عبر النافذة و سارى صديقة حقيقية انسانة ستفعل اي شيء لأجلي او لعائلتي لكن الآن |
Sunucu: Bunu yakın zamanda yapacak mısınız? Biri var mı -- JE: Ben sadece bir tarafım. Testin sadece bir tarafıyım. | TED | المذيع: هل ستفعل ذلك قريبا؟ هل هناك شخصا -- جون إدواردز: حسنا، أنا طرف واحد. أنا طرف واحد من هذا الإختبار. |
Bu adamların, bu işi yapacak malî ve istihbarî kaynakları mevcut. | Open Subtitles | هؤلاء القوم لديهم المصادر المالية و المعلوماتية للقيام بمثل هذا العمل |
Yani klavyeyi bağlayıp, sondayı takınca geri kalanını program mı yapacak? | Open Subtitles | بمجرد أن أُعيد ربط الأسلاك بعضها البعض سيقوم البرنامج بباقي العمل |
Bu herzaman yapılan şey. Yakın zamanda herkes bunu yapacak. | Open Subtitles | هذا يفعل في كل مكان قريباً سيفعل ذلك كل الناس |
Pekala millet hadi bakalım yapacak çok işimiz ve az vaktimiz var. | Open Subtitles | حسنٌ، الكل يخرج ما لديه لدينا الكثير لفعله و الوقت ضيق لإتمامه |
Gizli yapacak kadar bile ince değilsin. İllâ tüm dünyaya gösteriş yapacaksın! | Open Subtitles | حتى انك ليس عندك الذكاء لفعل هذا بالسر لماذا امام كل العالم |
Sen de ne zaman antreman yapacak olsak, hemen karnın ağrıyor. | Open Subtitles | يبدو أنك تصاب بآلام البطن كل مرة نقوم فيها بالتدريبات والتمرينات |
Ne yapacak ki, bir gece atıştırması için onları ormana mı götürcek? | Open Subtitles | ما الذي سيفعله بها يأخذها إلى الغابة ليتناول وجبة ليلية خفيفة متأخرة؟ |
O istediği her şeyi yapma kabiliyetine sahip, fakat yapacak bir şey bulamıyor. | Open Subtitles | مع القدرة على القيام بكل مايرغب به ولم يجد معنىً لكل ماقام به |
Kardeşlerimizin bizi kurtarmasını beklemekten başka yapacak bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتركوا لنا شيء لنفعله لكن سننتظر إخوتنا لإنقاذنا قريبا |
Daphne'nin, onun saçını koklamaktan daha fazlasını yapacak bir erkek arkadaşa ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنها بحاجة إلى رجل بإمكانه أن يقوم أكثر من , شم شعرها فقط |
yapacak bir çok işim var ve eminim ki senin de vardır. | Open Subtitles | أنا عندي الكثير من العمل وأنا متأكّد ان عندك أيضا الكثير لتفعله |
Yapabileceğini biliyorum. Benim için yapacak. | Open Subtitles | أنا على يقين بأنه يستطيع, سيفعلها من أجلي |
Los Angeles'ta yapacak bir işim var. İş bitti mi, gerisi fark etmez. | Open Subtitles | لديَ شئ لأفعله في لوس أنجليس حالما يتم هذا الشئ , لا يهم |