Çıkıp da demokrasi kültürünün siyasi yapılanmada bugüne kadarki geldiğimiz en iyi nokta olduğunu söylemek radikallikle bir tutuluyor. | TED | للإلتفاف حول قول أنني أؤمن بأن ثقافة الديمقراطية هي أفضل ما وصلنا إليه كصورة للتنظيم السياسي فهذا مقترن بالتطرف. |
ve bunlar genellikle size en başında bunun çok seksi olduğunu söyleyen insanlar. | TED | و هؤلاء هم غالبا الأشخاص الذين سيخبروك، بأن الأمر مثير جدا في البداية. |
Ona şunu söylemek istedim ki size de bunu söylemek istiyorum, hastalıkların bizi hayallerimizden uzaklaştırmasına izin vermekten vaz geçmeliyiz. | TED | وارغب بأن اقول لها .. وأرغب بأن اقول لكم علينا أن لا نسمح للأمراض .. بأن تقوضنا عن تحقيق أحلامنا |
Sonra Dünya'nın Evren'in hareket etmeyen merkezi olduğunu düşündük, yine çünkü öyle gözüküyordu. | TED | قم فكرنا بأن الأرض هي المركز الثابت للكون أيضا لأنها تبدو لنا كذلك |
bir tür şehir efsanesi; Marx'ın, Kapital'i Darwin'e ithaf etmeye çalışması. | TED | هو نوع من خرافات المدن.. بأن ماركس حاول إهداء كتابه لداروين. |
Sadece bazı ülkeler serbestleştirme... ...veya düzenleme olmaksızın ... ...cazip yatırımların ve ticari teşvikin... ...en iyi yol olduğuna inanıyorlar. | TED | بعضهم عبارة عن بلدان تؤمن بأن إزالة التشريع أو عدم وجود التشريعات هو أفضل طريقة لجلب الاستثمارات و الترويج للتجارة |
Uykunun karmaşık olduğunu ve yaşamınızın 32 yılını kapladığını söyledik. | TED | قلنا بأن النوم معقد وأنه يستغرق 32 سنة من حياتنا. |
Bazen Facebook kullanıcıların müşteri değil ürünün kendisi olduğunu söylüyor. | TED | ويقال أحيانا عن الفيسبوك بأن المستخدمين ليسوا زبائنًا، لكنهم المنتج. |
Evrim kuramı, bize doruktaki cesareti sunar: Algılamanın, gerçeği görmekle ilgili değil de, çocuk sahibi olmakla olduğunu anlama cesareti. | TED | وستقدم لنا نظرية التطور التحدي الأكبر و هو التمييز بأن الإدراك ليس حول رؤية الحقيقة ولكن حول حصولنا على الأولاد |
Kendimi daha net bir şekilde görebiliyorum da ve istediğim şeyin makul olarak istenebilecek olandan daha fazlası olduğunu anlayabiliyorum. | TED | ولكن يمكن أن أرى نفسي بوضوح أكثر، وأستطيع أن أعترف بأن ما أريده في بعض الأحيان هو أكثر من المعقول. |
Bugünlerde birçoğumuz, mutlu bir geleceğin elde edilmesinin imkansız olduğunu düşünüyoruz. | TED | يميل العديد منّا اليوم إلى الاعتقاد بأن المستقبل السعيد مستحيل التحقّق. |
Hepimizin kalbimizin en derininde biliyoruz ki evrende işler bu şekilde yürümüyor. | TED | و كلّنا يعلم في صميمه بأن الكون لا يسير على هذاا المنوال. |
Şimdi o ana kadar, düşündüm ki, 50'ye gelmiş biri olarak, gerçekten çuvalladığım hayat becerilerinden bir tanesi ayakkabılarımı bağlamaktı. | TED | الآن حتى تلك اللحظة، كنت اتوقع، بوصولي ل 50 سنة، بأن احد مهارات الحياة التي فعلا اتقنتها كانت ربط حذائي. |
Gittes'in bunu bildiğini ve hafta boyunca asılsız suçlamalar yaptığını söyledi. | Open Subtitles | وهو يقول بأن جيتس يعرف ذلك، وذلك يجعله يرمي التهم جزافاً. |
Şu an, birçok araştırmacı obezitenin insülin direncine sebep olduğuna inanıyor. | TED | إن معظم الباحثين يؤمنون بأن السمنة هي سبب الإصابة بمقاومة الإنسولين. |
Bangalore'ın dışındaki bir düşkünler evinde ders verdiğim için kendimi şanslı hissediyordum. | TED | لقد كنت محظوظة بأن استطعت ان ادرس في دير في ضواحي بانغلور |
bir ara "yaşam atılımı" diye bir şey sayesinde yaşadığımızı sananlar vardı; ki biz böyle bir şey olmadığını biliyoruz. | TED | حسناً, أنت تعلم الناس كانت تعتقد أنه كان هناك قوة حياة للعيش. نحن الآن نعلم بأن هذا غير صحيح مطلقاً. |
Herkes gibi, bu politikacılar da, modern marketlerin kendi kendilerini oluşturabilecek yeterli güce sahip organizasyonları korumasını hafife alıyor. | TED | وكأي شخص آخر، يسلم صناع القرار بأن الأسواق الجديدة هي حكر على منظمات قوية بما فيه الكفاية لخلقها لوحدها. |
Pekala, Afrika haritasi uzerinde Nijerya'nin yaklasik nerede olduguna bakalim iste orada herkezin duydugundan emin oldugum Delta bolgesi | TED | حسنا, لقياس جيد، هناك تقع نيجيريا في خارطة افريقيا. وهناك منطقة الدلتا, وانا متأكد بأن جميعنا قد سمع بها. |
Ve İngilizce'nizin iyi olduğu konusunda önce bizi tatmin etmeniz lazım. | TED | ينبغي أن تجعلنا مقتنعين أولاً بأن لغتك الإنجليزية جيدة بما يكفي |
Milliyetçiliğe göre milletiniz eşsizdir ve milletinize karşı özel yükümlülükleriniz vardır. | TED | حسنًا، تخبرني القومية بأن أمتي فريدة، وأن لدي التزامات خاصة تجاهها. |
Üstelik William Henry Kalesi'nin muhasara altında olduğundan haberi yok. | Open Subtitles | إنه لا يعلم بأن جيش أبي هاجم حصن ويليم هينري |