ve bunun gibi şeyler... basit ama sonucunda büyük değişikler yapabileceğimiz şeyler. | TED | وأشياء من هذا القبيل. والأشياء البسيطة مثل هذه تستطيع إحداث فرق كبير. |
Merdivenlerin büyük bir girişe işaret verdiğini düşünün ve o anın yıldızı olduklarını. | TED | فكّر في كيفية إشارة السلالم إلى مدخل كبير وكان هناك نجم تلك اللحظة. |
ve zenginliklerin toplamı gerçekten çok büyük. Klasik bir ağ etkisi. | TED | ومقدار الثراء الناتج عن ذلك كبير جداً. فهو تأثير شبكي ممتاز |
Olmo, artık koca bir çocuk oldun... ama hala pantalonuna yapıyorsun... | Open Subtitles | أولمو انت فتىً كبير الان ولكنك ما تزال تبول فى بنطالك |
Her şeyi büyük özenle yerleştiriyor. Biri kocaman bir bıçak bırakmış. | Open Subtitles | انها تضع الأشياء بعناية فائقة شخص ما ترك سكين كبير خارج |
Bu, benim neden bir gazeteci olmak istediğimin en büyük sebebi. | TED | وهذا جزء كبير من السبب الذي جعلني قررت أن أصبح صحفية |
Burada olup şehirlerin geleceği hakkında konuşmak, Şehirler hakkında konuşmak büyük bir onurdur. | TED | انه لشرف كبير أن أتواجد هنا لأتحدث عن المدن لأتحدث عن مستقبل المدن |
Benim düşüncem şu ki, bu çocuklar üstünde çok büyük etkiler yaratabilirsiniz. | TED | لذا هذه هي فكرتي, أنه يمكنك التأثير بشكل كبير على هؤلاء الأطفال. |
Halen, sanal olan ile fiziksel olan arasında büyük bir kopukluk var. | TED | ولا يزال هناك قطع اتصال كبير في الوقت الراهن بين الإفتراضية والمادية. |
Bir kazaya karşılık maraton başlatmak size ilginç gelebilir. Fakat o zamanlar, en hassas olduğum durumda bile büyük düşünmeye ihtiyacım vardı. | TED | تنظيم ماراثون كردة فعل على حادث قد يبدو غريباً، لكن في ذلك الوقت، حتى في أوهن حالاتي، احتجت أن أحلم بشيء كبير. |
Chicago ve New Orleans'ın sağlık birimlerinin bunda büyük bir katkısı var. | TED | إدارات شيكاغو و نيو أورليانز الصحية، لديهم دور كبير جداً في هذا. |
Günümüzde, internet trafiğinin büyük bir kısmı şifrelendiği için, yapmaya çalıştıkları şey bu şifrelerin etrafından dolaşacak yeni yollar bulmak. | TED | هذا ما يحاولون القيام به و نظرا لان معظم ، جزء كبير من الانترنت يحاولون ان يجدوا طرق حول التشفيرات |
Farklılıklardan gücenmeyip onlara hayran kalıyorlar, bu büyük bir zihniyet değişimi ve bunu hissedince daha fazla olmasını istiyorsun. | TED | ليسوا مُهانون بسب الاختلافات ولكن معجبون بها وهذا تغّيرٌ كبير في الفكر وعندما تشعر به، تريده أن يحدث أكثر |
Ama ormanlar çözümün büyük bir parçası da olabilirler. Çünkü karbonu indirip, yakalamanın ve depolamanın bildiğimiz en iyi yolu bu. | TED | بالمقابل, الغابات من الممكن ان تكون جزء كبير من الحل ايضا التي تمثل افضل طريقة نعرفها لسحب, وحفظ وتخزين غاز الكربون. |
Ve bu kısa deneyimimi tıp alanında büyük bir atılım olarak kullanabiliriz. | TED | وبمقدرونا الآن أن نستعمل هذا في ما أعتقد أنه فتح طبي كبير. |
Açıkça, insanların bizi nasıl değerlendireceği kaygısı insan olmanın büyük bir parçası. | TED | كما يتضح، فقلقنا من تقييم الآخرين لنا هو جزء كبير من بشريتنا. |
Peki burada ne olmuştu? Bu ormanda büyük bir ekonomik yıkım yaratmıştık. | TED | فماذا حدث هنا ؟ لقد صنعنا فشل اقتصادي كبير في هذه الغابة. |
Kadın seslerine gelirsek, her hamilelikte değişir ve her menapozda büyük değişiklik olur. | TED | وبالنسبة لصوت الإناث، فهناك تغيّر عند كل حمل وتغيّر كبير في سن اليأس. |
koca memeler, küçük ayaklar. Her erkek için 1. kalite. | Open Subtitles | صدر كبير مع قليل من الشحم تؤثر على كل الرجال |
kocaman bir yatağa uzanıp iki gün boyunca uyumayı ve anne olmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | إنني أفكر في التمدد على سرير كبير والنوم لحوالي يومين وأفكر في الإنجاب |
İnsanların işe yarar şekilde kullanmadıkları, atıl ve önemli diğer veriler nelerdir? | TED | هناك كم كبير من المعلومات توضع في التقارير القديمة لا لزوم لها |
Bir keresinde şiddetli bir kalp krizi geçiren bir yaşlı hastaya müdahele etmiştim. | TED | اهتممت مره برجل كبير في السن و الذي كان لديه ازمة قلبية كبيرة |
Kabir, sadece bizimle çalışıp çalışmadığını öğrenmek için Izna'ya teklif etti. | Open Subtitles | كبير تقدم لإزنا فقط ليعرف إن كانت تعمل معنا أم لا |
Muazzam farklılıkta siyasi sistemlere ve farklı ekonomik sistemlere sahiptirler, birinde özel kapitalizm diğerinde geniş bir devlet kapitalizmi vardır. | TED | لديهما نظامين سياسين مختلفين بشكل كبير و ايضا انظمة اقتصادية مختلفة دولة بي راسمالية خاصة و اخرى بنظام راسمال دولة |
İlk adım olarak yüksek mevkideki bir politikacıyı tuzağımıza düşüreceğiz. | Open Subtitles | إنّ الخطوةَ الأولى أَنْ تَحْصرَ شخص كبير عالي في السياسةِ. |
İtiraf et. Bazen iri, güçIü bir adama ihtiyaç duyuyorsun. | Open Subtitles | إعترفى بهذا ، أحيانا تحتاجين إلى رجل كبير و قوى |
Ne büyük bir değişim. Bir mektubun bunları yapması harika bir şey. | Open Subtitles | هذا تغيير كبير ، من المذهل أن تفعل رسالة واحدة كل ذلك |
Avrupa Birliği'nin en büyük hastane malzemeleri şirketi Medicorps'ta Baş bilim adamı. | Open Subtitles | هو كبير علماء في ميراكوربس. تجهيز المستشفى الأكبر الشركة في الإتحاد الأوربي. |
Oğlunuzu hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ama değişmek için çok yaşlıyım. | Open Subtitles | انا آسف لأنني خذلت . ابنك ، لكنني كبير جدا على التغيير |
Zannımca ufak olmalarıdan dolayı ciddi bir üzüntü duyuyor olmalılar. | Open Subtitles | أعتقد انهم يصابون بحزن كبير حقا لكونهم صغارا جدا مثلا |
belki de rutin bir kan testi beyaz hücrelerinin (lökosit) sayısının çok fazla olduğunu ya da karaciğer enzimlerinin yükseldiğini gösterecektir. | TED | و ربما خلال فحص دم إعتيادي يتم إكتشاف وجود عدد كبير من خلايا الدم البيضاء أو ارتفاع ملحوظ في إنزيمات الكبد |