ويكيبيديا

    "كثيراً" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • pek
        
    • büyük
        
    • bu kadar
        
    • gerçekten
        
    • daha
        
    • de
        
    • sürekli
        
    • sürü
        
    • epey
        
    • çok şey
        
    • hep
        
    • uzun
        
    • bayağı
        
    • iyi
        
    • o kadar
        
    Müthiş bir tekne. Bende tekne tutkunuyum. Ama pek vakit ayıramıyorum. Open Subtitles مركب رائع، المراكب هواية‏ لدي لكنى لم أطلِق لها العِنان كثيراً
    Bu ona pek benzemiyor ama bu Mitch Leary olmalı. Open Subtitles هذا لا يشبهه كثيراً. لكن يجب أن يكون ميتش ليري.
    Ancak bir duruma ilişkin uygun ifade düzeyleri kültürden kültüre büyük oranda değişebiliyordu. TED مع ذلك، درجات التعبير المناسبة لحالة بعينها يمكن، أن تختلف كثيراً تبعاً للثقافات.
    bu kadar sevdiğim adamın izin verirsem beni öldüreceğini fark ettim. TED أدركت أن الرجل الذي أحببته كثيراً كان سيقتلني لو سمحت له.
    gerçekten çok vahşice idi -- ama çok da komikti. TED كان ساحقاً لهم .. ومضحكاً .. نعم كان مضحكاً كثيراً
    Bu ceketi parçalara ayırmak çoğu zaman daha çok para ve zaman gerektiriyor. TED ولذلك كثيراً ما يتطلب الأمر المزيد من الوقت والأموال لتفكيك سترة مثل هذه.
    Mozart mitinin diğer bir şekli de Mozart dinlemenin sadece zekaya değil, aynı zamanda sağlığa da faydalı olduğudur. TED فهناك شيء ضئيل من الحقيقة في فكرة إبداع العسراويين، ولكن ليس كثيراً. هناك خرافة بنفس السياق ربما سمعتم بها
    Eski nişanlım sürekli aklımda ve sanırım buradan anlamam gereken bir şey var. Open Subtitles خطيبتي السابقه تخطر ببالي كثيراً و أعتقد أن هذا شئ يجب أن أستوضحه
    Söylediğim gibi, Ben aslında... filmden, sinemadan, genel olarak sanattan pek hoşlanmıyorum. Open Subtitles كما قلت لك ، لا أحب الأفلام كثيراً السينما ، والفن عموماً
    - Yarın işin var mı, Jimmy? - pek yok. Open Subtitles هل أنتَ مشغول غداً يا جيمي ليس كثيراً لا شيْ
    Beyler bu gerçek bir kadın, pek sık görmediğiniz bir şey. Open Subtitles إنها في الحقيقة امرأة حية حقيقية شيء لا ترونه أنتم كثيراً
    Zaten pek konuşan biri değil, o yüzden pek kafama takmadım. Open Subtitles لكنه لا يتحدث كثيراً على أي حال لذا فلم أفكر بالأمر
    Ve burası ablamın evi olduğu için de seni buralarda pek görmeyeceğiz demektir. Open Subtitles و لأنه منزل أختى ، فلا أعتقد أنه علينا رؤيتك كثيراً بالجوار هنا
    - Bir şey olmamıştır. büyük ihtimal. - ...ava gitmişlerdir. Open Subtitles لو انهم لم يبتعدوا كثيراً على الارجح انهم في الصيد
    Benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum. Benim yanımda bile duramadığını. Open Subtitles لم أظن أنه يكرهنى بشده ربما لم يبق كثيراً بالقرب منى
    Fakat Emma'nın ihtiyacı olan şey bir terapist değil onu gerçekten umursayan biriydi. TED لكن ما كانت إيما تحتاجة حقاً ليس معالجة نفسية تهتم كثيراً، كثيراً لأمرها.
    Öylesine ağzım kurumuştu ki - gerçi şu andakinden daha fazla değildir - ama çok fazla ağzım kurmuştu. TED حينها قد جف حلقي ليس كما هي حالي الان .. لانني تحدثت كثيراً ولكن فعلاً كان قد جف حلقي
    Çoğunuz gibi, ben de bu hastalıkla çoğu arkadaşımı ve ailemi kaybettim. TED مثل الكثيرين منكم، فقد فقدت كثيراً من أصدقائي وعائلتي بسبب هذا المرض.
    Ve en kötü yanı, sürekli hareket ettiğinden bir türlü doğru açıyı bulamıyorum. Open Subtitles و الجزء الاسوء هو أنها تتحرك كثيراً لا أستطيع إيجاد زاوية تصوير جيدة
    Ah! Siz Bastiano'dakiler sınır meselesi konusunda başımıza bir sürü iş açtınız. Open Subtitles أنت من الحصن الذي يسبب لنا صداعاً كثيراً بخصوص مسألة تلك الحدود
    Kâğıt hakkında epey konuştum ama çöken bilgisayar sistemlerinden de bahsetmek istiyorum. TED تحدثت كثيراً عن الورق، ولكننا أيضًا استطعنا إصلاح نُظم الحاسب التي تعطلت.
    Klasik müzik hakkında çok şey bilmem ama, hoşuma gitti. Open Subtitles لم أكن أستمع كثيراً إلى الموسيقى الكلاسيكيّة لكنّني أحببت ذلك
    Hayatım boyunca hep çok çalıştım, hiç tatile vaktim olmadı. Open Subtitles لقد كنت دائماً أعمل كثيراً, لم يكن عندي وقت للعطلات
    Beni çok görmek istediğini beni uzun zamandır aradığını söyledi. Open Subtitles أنك أردت رؤيتي كثيراً.. أنك تبحث عني منذ مدة طويلة.
    Onları bayağı sıkı çalıştırıyoruz. Biraz rahatlamayı hak ettiler bence. Open Subtitles حسنا كنا نرهقهم بالعمل كثيراً أظن أنهم مستعدين للإستراحة قليلاً
    İyi vakit geçirdik ancak Bay Zadir ile toplantımız var. Open Subtitles أهدرنا كثيراً من الوقت الثمين لكن علينا مقابلة السيد زادير
    Dudaklarınızı birbirine o kadar bastırmayın. Muhallebi çocuğu gibi duruyorsunuz. Open Subtitles لا تضغط شفتيك معاً كثيراً إن ذلك يعطيك شكل مخنث

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد