ancak aynı insanlar Aicha'nın oğlunun Neden suçlandığını duyduğunda aynı şefkati göstermiyorlardı. | TED | لكن عندما علم الناس ما اتهم به ابنها لم تتلق ذلك التعاطف |
ama açıklamadığı bir şey vardı Neden entropi en başta düşüktü? | TED | ما لم يشرحه هو لماذا كانت الإنتروبيا منخفضة أصلاً في البدء. |
Şimdi Ben bunu eğer yapmamış olsaydım, burası bir cehennem yuvası olurdu. | TED | الآن إذا لم افعل ذلك ، كان يمكن أن يكون مكانًا بائسًا. |
Birkaç öğrenci ailesinin de içinde olduğu kişiler, okul öğrencilerin gitmesini engellemek için daha fazlasını yapmadığından çok öfkeliydi. | TED | والبعض، بما في ذلك بعض عائلات الطلاب، كانوا غاضبين أن المدرسة لم تفعل أكثر من ذلك لمنعهم من المغادرة. |
Şimdi bu durum onlar için hoş değil ama "işte ölçtüğümüz şeyler bunlar" diyebilecek özgüvene ve cesarete sahipler. | TED | الان تلك لم تكن وضعية سعيدة بالنسبة لهم لكن كان لديهم الثقة والشجاعة للقدوم نحوي والقول هذه هي تقديراتنا |
Hepsi kıyafetlerini giyip onu beklemiş, ama o asla gelmemiş. | TED | وكانوا يتأنقوا من اجل ذلك وينتظرونه ولكنه لم يكن يأتي |
Bana parmaklığı verdiler ama frezeciyi vermediler, biz de ondan sürgü yaptık. | TED | وقد أعطونى السياج ولكن لم يعطونى القالب، لذلك قمنا بعمل المزلاج منها. |
o olaylar, hâlâ bitirilmesi gereken bir domino etkisi yarattı. | TED | لقد كان لهذه الأفعال أثر متعدي لم ينته مفعوله بعد. |
bu temel hakikatle fark ettim ki bu farklılıklar utancımızın yolunu kesti. | TED | وبهذا الفعل البسيط، اكتشفت أن تلك الاختلافات، لم تعد تسبب لنا الخجل. |
En büyük zorluk, çevre bilimi, hava kalitesi yönetimi ya da atmosfer kimyası hakkında pek fazla bir şey bilmememdi. | TED | وكان التحدي الرئيسي، هو أنني لم أكن أعرف الكثير حول علوم البيئة مثل إدارة في جودة الهواء أو كيمياء الطقس. |
bu da dünyanın daha önce görmediği evrensel bir trafik sıkışıklığına Neden olacak. | TED | وذلك سوف يوصلنا الى اختناق مروري عالمي لم يرى مثله العالم من قبل. |
Bunun yüzünden de tarihte yaptığımız şeyleri Neden yaptığımızı tam olarak anlayamadık. | TED | وبسبب ذلك ، فنحن فعلياً لم نفهم مدى تأثير ما فعلناه بتاريخنا. |
Neden sadece anayasa olduğunu söylemediniz de neyden bahsettiğinizi bileyim ? | TED | لماذا لم تدعونها باسم الدستور كي أعرف ما تتحدثون عنه ؟ |
Eskisi kadar çok yürüyemiyordum, Ben de 5 puntoluk topuklulara ve | TED | لم اكن استطيع المشي كما اعتدت ذلك فتخليت عن الكعب العالي |
Ve annemin anlamadığı şey Ben birleşik süper bir meslek icat etmeye çalışmıyordum. | TED | ولكن ما لم تدركه أمي أنني لم أكن أحاول اختراع مهنة خارقة مركبة. |
Ve daha önce burya geldiğimden beri çok daha fazlalaşmıştır. | TED | وهناك لا محالة عوالم جديدة لم اتعرف عليها حتى الان |
Biz sınırları zorlamadık, sadece herkesin sandığından daha ileride olduğumuzu gösterdik. | TED | لم نتخطى الحدود, لكن اثبتنا اننا متقدمين على اي شخص اخر. |
Hatta geçenlerde, birkaç hafta önce biri daha ölmüştü, değil mi? | TED | يوجد هناك مؤخراً شخص ما,لم يكن هناك, فقط كبل عدة اسابيع |
Sonraki birkaç yıl içinde hypertext camiası da onu farketmedi. | TED | وفي السنتين اللاحقتين، لم يعترف به مجتمع النص الفائق أيضا. |
ama dünya çok şanslı ki, İngilizce sınavını geçmek zorunda değildi. | TED | لكن لحسن حظ العالم لم يتوجب عليه إجتياز إمتحان لغة انجليزية |
bu numaraların bir kısmını öğrenmek istemiyorsanız, şu an burayı terketseniz iyi olur. | TED | يفضل أن تغادر الآن إذا لم تحب أن تتعرف على بعض هذه الخدع |
Sadece merdivenlerimizle gittik ve fark ettik ki yeterince uzun değiller. | TED | وصلنا ومعنا سلالمنا فقط وادركنا انها لم تكن طويلة بما يكفي. |
ama gerçek şu ki Deanna, eve döndüğümde gidecek hiçbir yerim yok. | TED | ولكن الحقيقة ديانا، عندما عدت لمنزلي، لم يكن لدي مكان أذهب إليه. |
Milyonlarca ve milyarlarca yıllarının neredeyse tamamında dünyada hiç bir yaşam formu yoktu. | TED | فعلى مدى ملايين وبلايين السنين لم يكن هناك حياة على الارض على الاطلاق |