Yani, bence endüstrideki çoğu kişi bu konu ile iyi geçinmemiz gerektiğini anladı. | TED | اعني,اظن ان معظم الاشخاص في الصناعة يفهمون انه يجب علينا الخوض في هذا |
Mesaj ise, çoğu ülke sağa doğru gidiyor ve yukarı çıkıyor, | TED | والإستنتاج هو، معظم البلدان في طريقهم إلى اليمين و إلى الأعلى |
Ve güneş çoğu materyali bu soğutma etkisini kaybedecek şekilde ısıtır. | TED | والشمس ترفع درجة حرارة معظم المواد بما يكفي لإبطال تأثير التبريد. |
Kültürel kalıtımımız genelde dönüp geriye bakmaya yatkındır, geçmişi romantikleştirerek. | TED | معظم ثراثنا الثقافي يميل للنظر الى الوراء يحن الى الماضي |
Aslında, bütün insanlar seçimler için arzularını ve basit bir ihtiyacı paylaşırlar, hepimiz seçimleri aynı yerlerde ya da aynı kapsamda görmeyiz. | TED | في الحقيقة معظم البشر يبحثون عن الرغبة بحرية الاختيار وجميعنا لا نرى الاختيار .. في نفس المجالات .. ولا في نفس الاماكن |
Siz iyi iş çıkardınız. çoğu insan bu tahmini şansa bırakır. | TED | الآن, أحسنتم أيها الرفاق. معظم الناس يختارون بالصدفة في هذه المهمة. |
Latin ve siyahi çocukların çoğu evli olmayan annelerden doğuyor. | TED | معظم اطفال الهسبانو و الافارقة يولدون اليوم لأمهات غير متزوجات |
Ama ne yazık ki, burasıyla burasının arasında enerjinin çoğu aktarımdaki sızıntılar ve ısı gibi şeylere dönüşerek kayboluyor. | TED | و لكن لسوء الحظ، بين هنا و هناك، معظم هذه الطاقة تفقد لأشياء مثل التسرب أثناء النقل و الحرارة، |
Ya da çoğu Amerikalı son altı savaşımızın dördünde bize yalan söylendiğini bilseydi bazı şeylerin ne kadar farklı olacağını düşünün. | TED | أو تخيل كيف كانت الأمور ستختلف لو أن معظم الأميركيين عرفوا أنه قد كذب علينا في أربعٍ من حروبنا الست الأخيرة. |
Ancak bu önemli çünkü dünyadaki çoğu insan küresel çapta şehirlere doğru geliyor. | TED | حسناً، تنبع أهمية الأمر من ان معظم سكان العالم تنجذب الى المناطق الحضرية. |
Hatırlayın, çoğu insan bu teknik mucizelerden birini bile hayal edemezken, Pantheon'u yapmak için en az beşine ihtiyacınız var. | TED | تذكر أن معظم الناس لا يستطيعون حتى أن يتخيلوا واحدة من هذه المعجزات التقنية، وتحتاج على الأقل خمسة لبناء بانثيون |
Bu salondaki çoğu kişi emeklilik fonları, bankları ve sigortacıları yoluyla şirketlere bağlılar. | TED | معظم الناس في هذا المجال يمتلكون شركات من خلال صناديق تقاعدهم وبنوكهم وتأميناتهم. |
Kenya'daki çiftliklerin çoğunda mısır ve sebze birlikte yetişir, bu da çoğu ailenin kendi çiftliklerinden beslenmesi anlamına gelir. | TED | تزرع الذرة والخضروات في معظم حقول كينيا ما يعني أن معظم العائلات يمكنها إطعام انفسها من حقولهم التي يمتلكونها |
Ben hapishanenin içinde de dışında da bulundum, genelde içinde. | Open Subtitles | عشت في داخله و خارجه، لكن معظم حياتي في السجن |
bütün gün insanları, bunun bir çıkma olmadığına ikna etmeye çalıştım. | Open Subtitles | لقد قضيت معظم اليوم أحاول إقناع الناس أن هذا ليس موعداً |
Şu an, birçok araştırmacı obezitenin insülin direncine sebep olduğuna inanıyor. | TED | إن معظم الباحثين يؤمنون بأن السمنة هي سبب الإصابة بمقاومة الإنسولين. |
tüm iletişimlerin bu şekilde olmasını engelleyen bir durum yoktur. | TED | لا يوجد هنالك سبب بألا تكون معظم علاقاتك مثل سابقاتها. |
Bir çok bitki tuzdan hoşlanmaz fakat halofit tuzu tolere eder. | TED | معظم النباتات لا تحب الملح، و لكن هذا النوع يتحمل الملوحة. |
Zamanımızın çoğunu bir şeyler kırarak kendimize yanıldığımızı ispatlamaya çalışarak harcadık. | TED | نقضي معظم وقتنا في تعطيل الأشياء وفي محاولة إثبات أننا مخطؤون. |
her şeyi birbirine toplu taşıma ile bağlayabilirsiniz ve en fazla insanın en fazla ihtiyaç duyacağı şeyleri mahallede sağlayabilirsiniz. | TED | من ثم يربط كل شيئ بوسائل انتقال ذات سعة عالية وبهذا يتم تأمين معظم ما يحتاجه الناس في تلك الأحياء. |
- çoğu yayıcılarını hallettik. - Evet, ama çoğu yetmez. | Open Subtitles | لقد قمنا بتلغيم معظم أبراج الدرع نعم ، معظمها لن يفى بالغرض |
genellikle görünmez olan bir topluluk, ışıklarını ortaya çıkarmak için sanatı kullanıyorlar ama görünmezlikten çıkış yolculuğu kolay değildir. | TED | هؤلاء الناس غير المرئيين معظم الوقت يستخدمون الفنون للخروج إلى النور، لكن رحلة الخروج من الظلّ تلك ليست سهلة. |
Babam da yetişkinliğinin büyük bir kısmını Doğu Afrika'da geçirdi. | TED | و والدي أيضا عاش معظم حياته الراشدة في شرق إفريقيا. |
çoğunun psikiyatriyle ilgili anlamadığı şey, henüz eksikleri olan bir bilim dalı olduğudur. | Open Subtitles | الأمر الذي لا يستوعبه معظم الناس بشأن طب الأمراض العقلية أنه علم ناقص |
Müritleri çoğunlukla aptal öğrenciler genelde çiftlikte ayak işleri yapan bir çift oluyor. | Open Subtitles | معظم من يتبعه طلاب جامعات أغبياء، في الواقع، هناك البعض مهم بالمزرعة لمهمات |
Hiç getirmiyor değil ama kârın büyük çoğunluğu senin cebine giriyor. | Open Subtitles | ليس بدون سبب، لكن معظم دخل هذا المهرجان يذهب لجيبك الخاصّ |