Bunların hepsi bir yanlış anlamaydı. bir daha asla olmayacak. | Open Subtitles | هو كله مثل هذا سوء الفهم هو لَن يحدث ثانية |
bir şey olmadı, ben de beklemekten yorulup, eve gittim. | Open Subtitles | لم يحدث أي شيء، ولما تعبت من الانتظار، عدت لمنزلي. |
Ya da öğretmenlerimizin bize aktardığı o soğuk istatistiklere ne oldu? | TED | ما كان قد يحدث هو أن يرمي معلِّمنا تلك الإحصائيات البالية. |
Şimdi ne olursa olsun hiçbir şey söyleme ve yapma. | Open Subtitles | مهما يكن ما يحدث الآن لا تفعل أو تقول شىء |
Çünkü Afrika'da olan bitene seyirci kalamayız, ve dürüst olmak gerekirse, tüm olanların başka bir yerde olmasına asla müsaade edilmezdi. | TED | لأنه لامجال بالنظر لما يحدث في أفريقيا، وإذا كنا صادقين، نخلص الي انه لن يسمح مطلقاً بحدوث ذلك في مكان آخر. |
Bugün başka konuşmacılar da göreceksiniz, şimdiden biliyorum, çarpıcı şeylerden bahsedecekler, ve, tabii ki, teknolojide asla böyle olmaz. | TED | أعرف أنكم ستشاهدون اليوم متحدثين آخرين، سيتحدثون عن أشياءَ تقصم الظهر؛ لكن مع التكنولوجيا، بالطبع، لا يحدث مثل هذا. |
Şimdi burada tuhaf bir şeyler dönüyor ve ne olduğunu öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | الأن هناك شيء غريب يحدث هنا وأنا أُريد أن أعلم ما هو |
İkinci el dükkânlarında bitmek bilmeyen kıyafetler arasında aranırken aklıma bir soru takıldı, almadığım diğer kıyafetlere ne oluyordu? | TED | وبينما كنت أفتش بين الرفوف اللامتناهية في متاجر الملابس المستعملة بدأت أتسآل: ماذا يحدث لكل الملابس التي لا أشتريها؟ |
Ama her şeye rağmen, bir şey olmamış gibi dans etmeye devam edeceğiz. | Open Subtitles | لكننا قررنا أن لن نسمح له بإفساد الحفلة. سنرقص وكأنّ شيئاً لم يحدث. |
- Ama baba-- - Endişelenme, bir tanem. Kötü bir şey olmayacak. | Open Subtitles | لكن أبي لا تقلقي عزيزتي لن يحدث أي خطب له ثقي بي |
Sessiz olun! Emirlerime itaat ettiğiniz sürece hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | اهدأوا الان , لن يحدث شئ ما دمتم تتبعون تعليماتي |
O bir iletişim hatasıydı. bir daha olmayacak, merak etme. | Open Subtitles | كان ذلك مجرد سوء فهم هذا لن يحدث مرة أخرى |
Bu resmi bir haber değil. Böyle bir şey olmadı. | Open Subtitles | ليست اخبار رسمية بعيدة عن حيز الاهتمام, هذا لم يحدث |
İkimiz de içeri girdik ama bize bir şey olmadı. | Open Subtitles | أنت وأنا كنت كلا في هناك، ولم يحدث شيء إلينا. |
-Sakin ol hiç bir şey olmadı. -Bir şey yapmadığın için henüz olmadı. | Open Subtitles | ـ على رسلك, لم يحدث شيء ـ أحياناً لا تستطيع الحول دون ذلك |
Bazıları zayıf eyaletlerde oldu fakat işin kötüsü çokça gazeteci onları korumak için bolca seçeneği olan yerlerde öldürüldü. | TED | بعضها يحدث في مناطق هشّة، ولكن عددًا هائلًا من الصحفيين يجري قتلهم في مناطق ذات مقدرة كبيرة على حمايتهم. |
Bunun hepsi nasıl sadece bir oyun sunucusu sayesinde oldu? | TED | كيف يمكن أن يحدث كل ذلك بسبب خادم لعبة فيديو؟ |
Böyle bir şey olursa, siz, izin verdiğiniz için olacak. | Open Subtitles | لو حدث ذلك ، كان ذلك لانكم جعلتم ذلك يحدث |
Kendi kendime söz vermiştim, sen ayrıIıncaya kadar bunun olmasına izin vermeyecektim. | Open Subtitles | وعدت نفسي أن لا أترك هذا يحدث حتى لو كنتِ تعيش لوحدكِ |
Kadın olmak için ameliyat olduktan sonra bu bir daha olmaz. | Open Subtitles | لن يحدث هذا عندما أحصل على العملية الجراحية لأصبح إمرأة بالكامل |
Burada bir şeyler dönüyor, Çavuş. Emily Arundel'in ölümüyle alakalı. | Open Subtitles | هناك شئ يحدث هنا يا جنرال , متعلق بوفاة ايميلى |
Eğer Çin'i neden şaşmaz bir şekilde yanlış yorumladığımızı bilmek istiyorsanız - Çin'in geleceğine yönelik tahminlerimiz yanlış - nedeni budur. | TED | وان اردتم ان تعلموا لماذا نحن نستمر بفهم الصين بصورة خاطئة وتوقعاتنا دائما مُخطئة في يحدث هناك في الحقيقة ان السبب |
Kafamın içinde olmuş ya da olmamış, bir fark yok. | Open Subtitles | سواء كانت في رأسي أو لا، هذا لا يحدث فرقا |
Farklılıklardan gücenmeyip onlara hayran kalıyorlar, bu büyük bir zihniyet değişimi ve bunu hissedince daha fazla olmasını istiyorsun. | TED | ليسوا مُهانون بسب الاختلافات ولكن معجبون بها وهذا تغّيرٌ كبير في الفكر وعندما تشعر به، تريده أن يحدث أكثر |
doğal olarak, beyin retinadan gelen bu sinyallere kendi içinde neler olduğu konusunda bir yığın bilgi daha ekler. | TED | وبطبيعة الحال ، يضيف الدماغ الكثير من المعلومات الى ما يحدث من خلال الاشارات التي تاتي الى شبكية العين |
Ve daha mutlu olma umudu ile Kaliforniya'ya taşınan bu insanları izleyip ne olacağını görmek çok ilginç olabilir. | TED | والأمر نوعاً ما مثير لتتبع ما الذي يحدث عندما ينتقل الناس إلى كالفورنيا على أمل الحصول على سعادة اكثر. |
Bu oluyor çünkü işlem maliyetleri büyük bir hızla düşüyor ve ölçek kutuplaşıyor. | TED | إنه يحدث بسبب كون تكاليف المعاملات تتجه نحو الهبوط ولأن النطاق تم استقطابه. |
The New York Times online ya da başkasını açarsanız keşfedersiniz , aslında bu bize sürekli olur hayatlarımıza devam ederiz. | TED | لو كنت تفتح النيويورك تايمز على الإنترنيت وتكتشف هذا، وفي واقع الأمر يحدث هذا لنا طيلة الوقت، نحن نسير في حياتنا. |
Ve bu çekim gerçek katılımcılarla çekildi; ne olduğunu bilmiyorlardı. | TED | وهذه لقطات مع مشاركين حقيقيين، لا يعرفون ما الذي يحدث. |