ويكيبيديا

    "olduğu" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • كان
        
    • كانت
        
    • حدث
        
    • بأن
        
    • أنّ
        
    • يحدث
        
    • انها
        
    • أن
        
    • حصل
        
    • أنّها
        
    • بأنها
        
    • فيها
        
    • أننا
        
    • يجري
        
    • لأنه
        
    Ve 1957 -- Birleşik Devletler Şili'nin bugün sahip olduğu aynı ekonomiye sahipti. TED و عام 1957 كان لدى الولايات المتحدة نفس الإقتصاد الموجود لدى تشيلي االيوم.
    Konut yapımında olduğu gibi, bunun için çözüm bulmakta toplumu dâhil etmek zorundaydık ve katılımcı bir tasarım süreci başlattık. TED وكما فعلنا في عملية الإسكان، كان علينا إشراك الأهالي في عملية البحث عن حلّ لهذا. حيث بدأنا عملية تخطيط تشاركية.
    Eğer sadece grip virüsünü alırsanız, dünyada insanların ölümüne neden olan bir grip salgını olduğu zamanlarda pik yaptığını görürsünüz. TED إن أخذتم الإنفلونزا سترون ذرى في الأوقات التي تعرفون كانت تقتل فيه أوبئة الأنفلونزا الكبرى الناس في جميع أنحاء العالم.
    Konuyla ilgili birinci teori tüm hikâyenin bundan ibaret olduğu. TED النظرية الأولى لهذه الحالة أن هذا هو كل ما حدث.
    Ve İngilizce'nizin iyi olduğu konusunda önce bizi tatmin etmeniz lazım. TED ينبغي أن تجعلنا مقتنعين أولاً بأن لغتك الإنجليزية جيدة بما يكفي
    Yatırılan miktarın da devir sözleşmesi için olduğu su götürmez. Open Subtitles من المؤكد أنّ مبلغ الإيداع كان من أجل عقد الإستيلاء
    doğal olarak, beyin retinadan gelen bu sinyallere kendi içinde neler olduğu konusunda bir yığın bilgi daha ekler. TED وبطبيعة الحال ، يضيف الدماغ الكثير من المعلومات الى ما يحدث من خلال الاشارات التي تاتي الى شبكية العين
    Bunlar bizi Roy'un üç sene önce almak zorunda olduğu bir karara götürüyor. TED و هذا يعود لقرار كان على روي أن يتخذه قبل حوالي ثلاث سنوات.
    Kamu mimarisi tepeden inme olduğu takdirde o kadar da başarılı değildir. TED معمار الأبنية العامّة ليس ناجحًا بهذا القدر إذا كان من أعلى لأسفل.
    Bunun tecavüz değil, seks olduğu düşüncesine tutunarak gerçeği inkâr ettim. TED تنصّلت من الحقيقة بإقناع نفسي بأنه كان ممارسة للجنس وليس اغتصابًا.
    Bağlı olduğu ve bilgi paylaştığı başka bir arkadaşı mı vardı? TED هل كان لديها صديق آخر كانت وفية له وشاركت معلوماتها معه؟
    dilini, eğer sağlam olsaydı dişlerinin olduğu yerden uzatan, adam. TED يدفع لسانه خلال ثقبٍ كان فيه سنّه، لو كان كاملاً.
    Belki de her bebekte olduğu gibi "Önce ben gördüm, o benim!" TED ربما كانت نظرتك مثل قواعد الأطفال هذه: إنها ملكي لأنني رأيتها أولاً
    Daha ziyade, bir çeşit politik aksiyondu seçildiğim sırada kullanılabilir şehir bütçesinin sıfır virgül birşeyler olduğu bir çevrede bir aksiyon. TED بل كانت شكلا من أشكال العمل السياسي في وقت كانت فيه الميزانية المتاحة للمدينه بعد انتخابي ، اكثر بقليل من الصفر
    Domates sosunun ne olduğu hakkında Platonik bir kanıları vardı. TED كانت لديهم نظرية, نظرية أفلاطونية, لما كانت عليه صلصة الطماطم.
    Bu akım türü alt üst olduğu zaman ne yaparsınız? TED ماذا نعمل الآن بعد ان حدث هذا النوع من التعكر؟
    Kimse orada neler olduğu hakkında konuşmak istemiyor mu? Çünkü... Open Subtitles ألا يريد أي أحد التحدث عن ما حدث بأسفل هناك؟
    Aslına bakarsanız ben bunların her şeyden erkek meseleleri olduğu görüşünü savunacağım. TED في الواقع، سوف أجادل بأن هذه قضايا الرجال، أولاً وقبل كل شيء.
    Annen, onu senin gibi seven biri olduğu için şanslı. Open Subtitles إنّ والدتك محظوظة أنّ لديها شخص مثلك يحبها بهذا القدر
    Bize bir şey olduğunda ilk kararımız bunun iyi mi kötü mü olduğu. TED عندما يحدث شيء ما لنا، نقرر أولاً، ما إذا كان جيداً أم سيئاً؟
    Bence, birey olarak hepimiz için, özel ve mesleki hayatlarımızda olduğu kadar, toplumsal olarak tamamımızı etkileyen bir sorun. TED انها مشكلة كبيرة لنا على الصعيد الفردي والشخصي والعملي والاجتماعي واعتقد ان هذه المشكلة هي أمرٌ تراكمي نتاج ثقافتنا
    Birkaç öğrenci ailesinin de içinde olduğu kişiler, okul öğrencilerin gitmesini engellemek için daha fazlasını yapmadığından çok öfkeliydi. TED والبعض، بما في ذلك بعض عائلات الطلاب، كانوا غاضبين أن المدرسة لم تفعل أكثر من ذلك لمنعهم من المغادرة.
    Grigson iki buçuk saat boyunca sahip olduğu sertifikalardan bahsetti durdu. Open Subtitles جريجسون شهد لـ لمدة ساعتين ونصف عن الشهادات التي حصل عليها
    Sırf daha önce duymuş olman kötü bir tavsiye olduğu anlamına gelmez. Open Subtitles لمجرّد أنّكِ قد سمعتِها من قبل لا يعني أنّها ليست نصيحة جيّدة
    Dün bir akıl hocam vardı ama deli olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles أجل, في الحقيقة, كانت لدي مرشدة بالأمس, لكني إكتشفت بأنها مجنونة
    Neden oraya gitmenin bile hayatımızı riske atmak olduğu o yerleri korumalıyız? TED لِمَ نحتاج لإنقاذ أماكن يجب عليك أن تخاطر فيها بحياتك لوجودك هناك؟
    Son zamanlarda benzer bir düzenin kendi bireysel hayatlarımızda da geçerli olduğu ortaya çıktı: kendimizdeki değişikliği tahmin edemiyoruz. TED وهناك بحث جديد رصد نمطًا مشابهًا لهذا في حياتنا الخاصة وهو أننا غير قادرين على التنبؤ بالتغير الذي سيصيبنا.
    Kapalı kapının ardından neler olduğu konusunda sadece tahmin yürütebilirdin. Open Subtitles الشخص يُمكن أن يُخمن ما .قد يجري خلف الباب المغلق
    Yani, bilinç öznel ve bilim nesnel olduğu için bilincin nesnel bir bilimi olamayacağına dair itiraz, bir kelime oyunu. TED فالاعتراض القائل أنك أنت لا تستطيع أن يكون لديك علم موضوعي للوعي لأنه ذاتي و العلم موضوعي، هذا تلاعب لفظي

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد