Sorun değil. Depresyon bir sıkıntı değil. Eğer depresyon geçiriyorsanız, iyi olacağınızı biliyorsunuz. | TED | لا بأس بالاكتئاب. إن كنت تعاني منه، فاعلم أنّك ستكون على ما يرام. |
Ancak biraz huzur bulduğumdan beri onları görmek Sorun olmuyor. | Open Subtitles | لكن منذ أن حصلت على بعض السلام لا بأس برؤيتهم |
Sorun değil, ama onca parayla bu dünyada neler yapabilirdi, düşününce! | Open Subtitles | لا بأس بالأمر ، لكني أفكر ماذا سيفعل بكل ذلك المال |
Ve 27 yaşına gelene kadar bu bir Sorun değildi. | TED | و لم يكن الأمر مهم بالنسبة لي حتى عمر ال27. |
Sorun sağlıklıymışım gibi görünmek için her gün at gibi koşturmam. | Open Subtitles | .. الخطب هو أنّي أخوض مارثون كل يوم .وأتظاهر بأنّي سليم |
İçeri girerken neden bana bir Sorun var mı diye sordun? | Open Subtitles | لماذا سألتنى عما اذا كانت هناك أى مشاكل عندما دخلت ؟ |
- Hayır, Sorun değil. Benimle tanışmaya can atmış olmalısın. | Open Subtitles | لا بأس بذلك ، لابد وانك كنت متشوقة للقا ئي |
Sorun değil. Bu ikimizin de daha çok işine geliyor. Bunu farkettim. | Open Subtitles | حسنً لا بأس ، هذا سيكون افضل لكلانا لقد اعددت لكل شىء |
- Sana saygı duymadığımı kastetmedim. - Hayır, bunu kastettin ama Sorun değil. | Open Subtitles | ذلك لا يعنى أنى قصدت ذلك لقد قصدت ذلك , لكن لا بأس |
Bizi ayırmaya da çalışmayacak. O yüzden, hiçbir Sorun yok. | Open Subtitles | إنها لا تحاول أن تبعدنا عن بعض إذاً فلا بأس |
"Spencer Ricks diyor ki, 'Yemek ve temizlik yaptığı sürece Sorun yok."' | Open Subtitles | سبينسر ريكس يقول : لا بأس بهذا طالما أنها تطبخ و تنظّف |
Sorun yok Aries. Senin bu gece için hazırlanman gerekiyor, Karris. | Open Subtitles | لا بأس يا أريس يجب أن تكون مستعدا لليلة يا كيراس |
Eğer okulu kırmak istiyorsan Sorun yok, sadece benimle gelip çalışmak zorundasın. | Open Subtitles | لو كنتِ لا تريدين الذهاب للمدرسة, لا بأس سوف تأتين للعمل معي |
Hayır, George. Çantayı aldığıma göre bu artık Sorun değil. | Open Subtitles | لا يا جورج الأمر ليس مهما طالما أنني إستعدت الحقيبة |
Sorun değil, ama bakmaya devam et, epey zamanımız var. | Open Subtitles | الأمر على ما يرام واصلي البحث لدينا الكثير من الوقت |
Doktor, Sorun ne? Nereyi keseceğinizi bilmiyor musunuz? | Open Subtitles | دكتور ، ما الخطب ، ألا تعرف أين تقوم بالشق؟ |
Bu arada bu akşam başka bir Sorun çıkarsa, sen aslında evlatlıksın. | Open Subtitles | و على فكرة، لو تسبّبت بأيّ مشاكل أخرى هاته اللّيلة فسأعرضك للتّبنّي |
Fakat bu Sorun, devam ettirmemiz gereken bir Sorun değil. | TED | ولكن هذا ليس مجرد بعض المشاكل التي نحتاجُ إلى إحتوائها. |
Eğer Dedektif Curran'ın bir itirazı yoksa Dr. Garner'ın kalmasında Sorun yok. | Open Subtitles | هو بخير إذا الدّكتور غارنر يجلس في إذا مخبر كيران لا يعترض |
Sorun çıkarsa beni yoldan ara. Enerji doluydu; grande-latte-enemasını almış olmalıydı. | Open Subtitles | هذه أولوياتك ، وهذه تذاكر السفر أتصل بي إذا حدثت مشكله |
Vücudum değişim geçiriyor olabilir, fakat ruhumda bir Sorun yok. | Open Subtitles | جسمي قد يكون به عائق لكن لا خطب في الروح |
Bütün dostların erkek. Kadınlar için yazma konusunda her zaman Sorun yaşadın. | Open Subtitles | إن جميع أصدقائك من الرجال و من الصعب عليك الكتابة عن المرأة |
fakat sizle ilgili bir Sorun yok. Bakış açınızı değiştirin. | Open Subtitles | لكن قد يكون ليس هناك شيء خاطئ سوى وجهة نظرك |
Sorun bende mi, yoksa o şimdiye kadar gördüğün en romantik adam mı? | Open Subtitles | هل المشكله بي ام انه اكثر رجل رومانسي في العالم قابلناه من قبل |
Bayan Styles'ı de sizinle birlikte keşfinize göndersem... Sorun olmaz sanırım. | Open Subtitles | أنا متأكد أنك لن تمانع أذا أرسلت الأنسه ستايلس على بعثتِكَ. |
Pantolonunu çıkarmakta Sorun yaşıyordu. İşte herşey o anda oldu! | Open Subtitles | وكانت عنده مشكلة في خلع بنطلونه من هنا بدأ الامر |
Bir öğrenciyle ya da çalıştığı yerde Sorun yaşadığı biri var mıydı? | Open Subtitles | ألديها أيّ مُشكلة مع أيّ من الطلاب أو أعضاء هيئة التدريس؟ كلاّ. |
Toula'nın şehirde okula gitmesi ne gibi bir Sorun olabilir? | Open Subtitles | و ما الخطأ فى ذهاب تولا للمدرسة فى وسط المدينة |