Eğer Çin'i neden şaşmaz bir şekilde yanlış yorumladığımızı bilmek istiyorsanız - Çin'in geleceğine yönelik tahminlerimiz yanlış - nedeni budur. | TED | وان اردتم ان تعلموا لماذا نحن نستمر بفهم الصين بصورة خاطئة وتوقعاتنا دائما مُخطئة في يحدث هناك في الحقيقة ان السبب |
Her bir çarpı işareti farklı bir yanlış cevabı temsil ediyor. | TED | كلٌ من هذه التقاطعات الصغيرة التي ترونها هي اجابة خاطئة مختلفة. |
Hataları her yerde görmek mümkün, dökümanlarda, kaptanın adı yanlış olabildiği gibi, bazı botlar aslında denize hiç açılmamış. | TED | هناك أخطاء في كل مكان، أخطاء في المستند، وهو الاسم الخاطئ للقبطان، وبعض القوارب لم تذهب ابدًا إلى البحر. |
Yani tipki benim gibi, 22 yaşında bazılarınız yanlış bir yola sapmış ve yanlış bir insana aşık olmuş olabilirsiniz, hatta belki de patronunuza. | TED | قد يكون بعضكم مثلي عند 22 من العمر سلك المسار الخاطئ و سقط في حب الشخص الخاطئ حتى و إن كان رئيسك في العمل |
Eğer yanlış yapıyorsam ya da istediğin belirli bir yol varsa, büyükanne kurbağa... | Open Subtitles | إن كنت أنفذ هذا بشكل خاطيء أو هناك طريقة معينة أيتها الجدة الضفدع |
Dinle, yoldaş. Belki yanlış numarayı aradın ama tam aradığın adamı buldun. | Open Subtitles | إسمع يا رفيق لعلك أخطأت في الرقم لكنك وجدت ما تبحث عنه |
Sana bir şey söylemem gerek ve bunu yanlış anlamanı istemiyorum. | Open Subtitles | علي أن أقول لك شيئاً وأريدك أن لا تفهميني بشكل خاطىء |
Beni yanlış anlamayın. Bence mutluluk, çocuk için mükemmel bir hedef. | TED | ولا تفهموني بطريقة خاطئة أظن أن السعادة لأطفالنا هي هدف رائع. |
Aldığım cevapların yanlış olduğuna inanmamak mümkündü, soruların da yanlış olduğuna inanmak da. | TED | من الممكن أن الإجابات التي كانت لدى خاطئة، أن الأسئلة نفسها كانت خاطئة. |
Etkileşimden hemen sonra, ekip hastalarına yanlış dozda ilaç verdi. | TED | وبعد هذا الموقف مباشرة أعطى الفريق جرعة علاج خاطئة للمريض. |
Yapay zeka sistemi bir şeyleri yanlış anladığında problem olur. | TED | إنها مشكلة عندما يصنع نظام الذكاء الإصطناعي هذا أشياء خاطئة. |
Şunları buldum: Çoğu insan yanlış şey için endişe ediyorlar. | TED | وهذا ما وجدته: ينتاب معظم الناس قلق بشأن الأمر الخاطئ. |
Bir ay önce ben yanlış erkekle birlikteydim ve sen evliydin. | Open Subtitles | بالكاد قبل شهر ، كنت مع الرجل الخاطئ ، وانت متزوج |
- Tanrım, görünüşe göre yanlış adamı sinirlendirdin, cırtlak sesli. | Open Subtitles | يا للهول, يبدو أنكِ قد أغضبتي الشخص الخاطئ يا آنسة. |
Bir ay önce ben yanlış erkekle birlikteydim ve sen evliydin. | Open Subtitles | بالكاد قبل شهر ، كنت مع الرجل الخاطئ ، وانت متزوج |
yanlış bir karar, ikisinin de karaya oturmasına sebep olacaktır. | Open Subtitles | قرار واحد خاطيء ، سيجعل الأم وعجلها محصورين على الشاطيء |
Belki de yanlış iz üstündeyizdir. Evet, belki de yanlış okudun. | Open Subtitles | ــ لعلّنا أخطأنا بفهم مفتاح اللغز ــ أجل، لعلّك أخطأت بقرائتها |
Sanki şey gibi-- sanki o zamandan beri bir şeyler yanlış gidiyor gibi. | Open Subtitles | كنت بانتظار ذلك ذلك الشعور ان هنالك شيء ما خاطىء منذ تلك الليلة |
Çünkü teknolojiyle ilgili yanlış bir şey yok, teknolojiye yaklaşımımız yanlış. | TED | لأنه لا يوجد خطأ بالتكنولوجيا، ولكن منهجنا المتعلق بالتكنولوجيا غير صحيح. |
11 Eylül'de bir kriz vardı çünkü yanlış yöne bakıyorduk. | TED | في 11 سبتمبر، واجهنا كارثة لأننا كنا نتبع طريقا خاطئا. |
yanlış yönde iyi bir başlangıç yapmışsın. Bunu niye yaptın? | Open Subtitles | كان لديك بداية جيدة في الاتجاه الخاطىء لماذا فعلت ذلك؟ |
Tatlım, paramı çeyreklik olarak alırsam, bir şeyleri yanlış yapıyorum demektir. | Open Subtitles | عزيزتي، إن كنت أتقاضى أجري بأرباع الدولارات فكنت سأصبح مخطئة تماماً |
Vücudum bana hiç ihanet etmedi ve hiçbir zaman yanlış değildi. | TED | لم يخنّي جسدي على الإطلاق، ولم يكن جسدي خطأً على الإطلاق. |
Amerika'nın yanlış alarmı hem size hem bana zaman kaybı. | Open Subtitles | ,يُضيع وقته و وقتكم بسبب إنذار كاذب من الحكومة الأمريكية |
Frank, yanlış düşündün. Bu bir adam kaçırmaydı. Jack iyi. | Open Subtitles | فرانك كنت مخطئاً كانت مجرد عملية اختطاف ، جاك بخير |
Federasyon Kabir Khan'ın ülkesine yanlış yaptığını ve kınadığını bildirdi. | Open Subtitles | المجلس أدان كابير خان أعلن انه أخطأ فى حق بلده |
Neyin yanlış gittiği konusunda hipotezleri olabilir ancak gerçekten neyin bu korkunç olaya sebep olduğunu bilmelerinin herhangi bir yolu yoktur. | TED | من الممكن أن يفترضوا ما الخطأ الذي حدث ولكن ليس لديهم فعلاً طريقة لمعرفة ما الذي أدى إلى تلك الأحداث المريعة. |
Yani ikimizde aynı yerde çalışıyoruz ve bu yanlış ama nedense yanlış hissettirmiyor. | Open Subtitles | أنّنا لن ننجح و انّ ما نفعله شيء خطأ لكنّي لا أشعر بالخطأ |