"فلن" - Translation from Arabic to Turkish

• asla
• hiçbir
• bile
• o
• Eğer
• yok
• kalmaz
• daha
• de
• olsaydı
• seni
• kalmayacak
• kimse
• da
• olsa

Ve beni yaşayan ve bana inanan kişi asla ölmeyecektir.
وكل من كان حيا وآمن بي فلن يموت إلى الأبد

Bir daha asla yapmayacağıma göre sen de bir daha vakladığımı duymayacaksın.
فبما انني لن اقوم بهذا الأمر مرة اخرى فلن تضطري لسماعي وكوكتي

dedim. Sınırlarınızdaki diğer emisyonları azaltmaya devam ederseniz, hiçbir sorumuz kalmaz, dedim.
إذا كان بإمكانكم الاحتفاظ ببقية انبعاثاتكم داخل حدودكم، فلن يكون هناك إشكال.

Ciddi olamazsınız efendim! Yani yardımcı olmaya kalksam bile bu hoşlarına gitmez!
لا يمكن أن تكون جادا حتى لو أردت مساعدتهم فلن يقبلوا ذلك

Ned Pepper bana dokunursan, para alamayacağını söyledi. o senin patronun.
رئيسك ند بيبر قال ان آذيتني فلن يعطيك نصيبك من السرقة

Eğer politika reformu ve yardımlar gelmezse, ekonomik düzelme sağlanamaz ve ekonomi düzelmezse barış koruyucuları için çıkış olmaz.
و إذا لم تصلح القوانين وتحصل على المساعدات فلن تصل الى التعافي الإقتصادي وهي إستراتيجية الخروج لقوات حفظ السلام

Eğer Kalp Makine yok edilirse bütün makine bölgesi yıkıntılar içinde kalır!
لو هلكت الآلة الرئيسية فلن يبقى أي شيء سليم في منطقة الآلات

Ve Eğer ona şimdi yardım etmezsen, kendini asla affetmezsin.
وإن لم تساعده و تساعدها الآن فلن تسامح نفسك ابداً

Hem biraz daha iksir yapmış olsam da Piper, asla ona veremeyiz.
و حتى لو صنعنا المزيد من الإكسير فلن نتمكّن من إقناعه ليشربه

Küçük Dere'yi ve birlikte özgürlüğümüzü nasıl geri kazandığımızı asla unutmayacağım.
فلن أنسى أبدًا هذا الصبىّ وكيف استطعنا معًا أن نستردّ حرّيتنا

Ama iyi haber, onu tekrar açarsak... Wraithler asla gelmez.
و لكن لو أعدنا تشغيلها ، فلن يأتى الريث أبدا

Ama bu sefer hiçbir tehlike olmayacak... çünkü yol boyu seni biz koruyacağız.
فلن يكون هناك خطر الان لاننا سنكون هناك لحمايتك كل خطوة في الطريق

Bahis kazanmayı kafalarına koydular mı onları hiçbir şey durduramaz.
عندما يريد هؤلاء الرجال ان يفوزا بالرهان فلن يوقفهم شىء

Bu orkidelerden futbol sahasını dolduracak kadar olsa bile insan deneyleri için yetmez.
حتى لو حصلت على ملعب مليء بالاوركيد فلن تتمكني من تجربتها على البشر

o kadar çabanın sonunda öğrendiler ama hiçbir şey değişmedi.
نعم، تعلموا أنه حتى ولو عملوا بجد، فلن يتغير شيء.

Mührü kırılmış ve Eğer plastiği değiştirmezsek dokunulmamış hâline geri dönemez.
الغشاء ممزق. وما لم نغير البلاستيك، فلن تعود إلى حالتها السليمة.

Yani ölü veya ölmek üzere olmadığın sürece hiçbir bahanen yok.
لذلك ، إلّم تكن ميّتا أو تُحتَضر فلن أقبل أيّـًا منها

Durum çok daha iyi, ama örneğin; kayda değer bir hareket durumu mevcutsa, böyle bir sistemin arabamı sürmesini istemezdim.
وهذا أفضل بكثير، ولكن على سبيل المثال، فإذا كان هناك أي حركة كبيرة، فلن أحتاج إلى نظام مثل قيادة سيارتي.

Eğer dans edip öpüşmezlerse aşık olamazlar ve ben de tarih olurum.
إذا لم يرقصوا و يقبلوا بعضهم, فلن يحبوا بعضهم و سأكون تاريخاً.

Ve mesele bu olsaydı, sana garanti ederim, kötü olsalardı kimse onları almazdı.
وإذا أصبح الوضع كذلك، فأنا اؤكد لك إذا أصبحوا سيئين فلن يشتريهم أحـد

Çünkü bu aleti birkaç dakika içinde çalışır hâle getirimizsen, sana ihtiyacım kalmayacak.
لأنك إن لم تجعله يعمل في الدقائق القليلة القادمة؟ فلن احتاج إليك حينها

Öyle bir şey ki, gidip anlatsanız, kimse size inanmaz.
هذا أمر إذا ما رويته لشخص ما، فلن يصدق ذلك.

Paradan nasıl tasarruf edeceğini söyleyeyim Bunu sürmezsen, buna da gerek kalmaz.
سأخبرك كيف توفرين أموالك إذا لم تستعملى هذا فلن تحتاجى لهذا لإزالته