| Şu boyuma geldiğimden beri, bana baba gibi olan adamla evleniyor. | Open Subtitles | ستتزوج من الرجل الذي كان بمثابة والدي منذ كنت بهذا الحجم |
| - baba, antrenman bitti. - Son oyuncu çıkana kadar bitmez. | Open Subtitles | لقد انتهى التمرين يا والدي ليس قبل أن يغادر اللاعب الأخير |
| Ailem ve ben bu cambaz ipi üzerinde 10 yıldır yürüyoruz. | TED | ظللت أسير مع والدي على هذا الحبل المشدود طوال العقد الماضي. |
| Bazen geceleri, horlayan babamdan birkaç adım ileride küçük görülüyorum. | Open Subtitles | أحيانا في المساء، .. ببضع خطوات بعيدا عن شخير والدي |
| babam 1885'te doğmuştu. Ve az da olsa ırkçı bir eğilimi vardı. | TED | ولد والدي في عام 1885، وقال أنه كان متحيزا للعنصرية بشكلٍ معتدل. |
| Tanrım, bunca zamandır hep ailemin benim hayatımı mahvettiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | يا إلهي طوال تلك الفترة إعتقدت أن والدي أفسدا حياتي |
| Yanık kokusunu duyunca uyanıp kardeşimi yangının ortasından tüm acılarımı göz ardı ederek güvendeki ailemi bulana kadar taşıdığım zaman. | Open Subtitles | عندما استيقظت على رائحة الدخان وحملت أخي الصغير عبر النيران المتقدة متجاهلًا الألم المبرح حتى عثرت على والدي في أمان |
| O zaman belki de arabada oturup, seni beklemeliyim, baba. | Open Subtitles | حسنا، ثم ربما ينبغي أن أذهب للانتظار في السيارة، والدي |
| Bir kızım var ve ona, babam gibi bir baba figürü olmaya çalışıyorum: yaptığı her şeye dâhil olmaya çalışıyorum, bazen rahatsız derecede bile olabiliyor. | TED | لديّ طفلة، وأحاول أن أكون لها كما كان لي والدي. أهتم بكل شي تقومُ به، ويكون هذا أحياناً مزعجا لها. |
| Ama sorun şu ki, babam sahip olduğum tek baba değil | TED | ولكن المشكلة هي، والدي ليس الأب الوحيد لدى. |
| Ve bir gün bu konuyu aileme açtım - babam hala bu hikayeyi inkar eder -- "baba, ben diplomat olmak istiyorum" dedim. | TED | و في أحد الأيام أعلنت هذا لوالديَّ-- ولا زال والدي ينكر هذه القصة إلى اليوم-- قلت له : "أبي ،أريد أن أصبح دبلوماسيا" |
| Ailem her zaman okul çantama yemekle birlikte ilk yardım malzemesi korlardı. | Open Subtitles | دائما ما كان والدي يضعان لى البلاستر الطبى فى حقيبة طعامى المدرسية |
| Koruyucu Ailem, tabak kırdığım için, iki gün araba bagajına kilitlemişlerdi. | Open Subtitles | لقد حبسني والدي بالتبني في صندوق السيارة ليومين عندما كسرتُ طبقاً |
| Teyzem, Ailem Matla Nehrindeki bir sel felaketinde öldüğünden bu yana beni yetiştiriyor. | Open Subtitles | خالتي هي من ربتني .. منذ مقتل والدي في الفيضانات في نهر ماتلا. |
| - Haberi babamdan saklamaya çalışıyordum. Bizi korumaya çalışıyordum. Ve şimdi manşetlere taşınmış. | Open Subtitles | لقد كنت احاول اخفاء الامر عن والدي , والان هو في الصفحة الاولي.. |
| Bak, babamdan emir almayı senin gibi ben de sevmiyorum. | Open Subtitles | اسمع، لا أحبّ تلقي الأوامر من والدي أكثر ممّا تحبّ |
| Doğum günüm için babamdan çok özel bir şey aldım. | Open Subtitles | تلقيت شيئاً في الواقع ، خصيصاً من والدي لعيد ميلادي |
| babam bunu hiç giymedi, yani benim neden giymem gerektiğini anlayamıyorum. | TED | لم يرتديها والدي مطلقاً لذلك لا أرى أي داع لكي أرتديها |
| Bu benim ne istediğimle alakalı değil! ailemin nasıl olduğunu biliyorsun! | Open Subtitles | انه ليس حول ما اريده انا انت تعلم والدي من يكونون |
| ailemi şaşırtarak ne doktor ne de bilim insanı oldum. | TED | ما يثير استياء والدي هو، أنني لم أصبح طبيبًا أو عالمًا. |
| İkizlerin ailesi on yıl önce araba kazasında ölmemiş miydi? | Open Subtitles | ألمْ يقتل والدي التوأمان في حادث سيّارة قبل عشرة سنوات؟ |
| NK: Şey aslında burdayım çünkü ben mimarın oğluyum, o babamdı. | TED | نثانيال خان: في الواقع أنا هنا لأنني ابن هذا المعماري. إنه والدي. |
| Ben babamın kızıyım. Okurum, yazarım, dünya sağlığıyla ilgili endişelenirim. | TED | أنا ابنة والدي. أقرأ وأكتب وأفكر كثيرا في الصحة العالمية. |
| Birkaç yıl sonra, babamı bana gerçek bir zırh yapma konusunda ikna ettim. | TED | بعدها ببضعة سنين، أقنعت والدي في الشروع في صناعة بدلة درع مناسبة لي. |
| babama verilen eski bir silahtı ve mermiler karşı kıyıya bile erişemiyordu. | TED | لقد أعطي والدي بندقية قديمة لم يكن بمقدورها أن تعبر ضفتي النهر |
| Bu benim başıma geldiğinde, babamla geçirdiğim güçlü bir deneyimi hatırlıyorum. | TED | عندما يحدث ذلك لي، أتذكر تجربتي القوية التي عشتها مع والدي. |
| ebeveynlerim ayrıldı ve kardeşim tutuklandı. | TED | لقد تطلق والدي .. وتم اعتقالي مع أُختي .. |
| ben de bizim moruğu getirdim. | Open Subtitles | جلبت والدي |