Bu tsunami sirenlerinin çalışması çok önemli, fakat insanlar sirenlerin bataryalarını çalıyorlar. | TED | من المهم أن تشتغل صافرات التسونامي هذه لكن الناس يسرقون منها البطاريات. |
Ancak sözcüklerin politikanın tam ortasında yer aldığı gerçeği çok önemli ve politikacılar da dili kontrollü kullanmayı denemeleri gerektiğinin farkındalar. | TED | ولكن من المهم جداً أن نعرف أن الكلمات محور الحياة السياسية، وأن جميع السياسيين يعرفون أن عليهم محاولة التحكم في اللغة. |
Ama bunun önemli değil. Çünkü biz dublörüz, mantıklı insanlar değiliz. | Open Subtitles | و لكن لا بأس لأننا مؤديي مشاهد خطرة وليس لدينا إحساس |
Bunun ne kadar önemli bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum. | TED | و أريد فقط أن اؤكد على مدى أهمية هذا الحدث. |
ve ayrıca kanıtlayabildi mi, bu çok önemli bir aşamadır. | TED | اي يجب التحقق من صحتها .. وهذه خطوة مهمة .. |
Barış ve istikrarın sağlanmasında sahip olduğumuz en önemli aletlerden biri de silahtır. | TED | إن السلاح هو أهم اداة تُستخدم لأجل السلام والاستقرار نملكها في هذا العالم |
Kerim Bey çok önemli biriydi. Bir çok etkili arkadaşı vardı. | Open Subtitles | كريم بيه كان رجلاً مهماً وكان له أصدقاء ذوى نفوذ كبير |
Uluslararası ayakları var, ve buna doğru eğilmemiz bizim için önemli. | TED | لديهم فروع دولية، ومن المهم بالنسبة لنا أن نتجه إلى هذا. |
Ama bu, ölçeğin sonundaki zengini umursayan herkes için önemli. | TED | ولكن من المهم لكل شخص من يهتم بالأغنياء بهذا المستوى؟ |
Bu gerçekten önemli, çünkü teknolojinin geldiği bu seviyede fiziksel bir alete uyum sağlamamız için bir neden yok. | TED | وهذا هو المهم حقا ، لأنه لا يوجد أي سبب في أيامنا و عصرنا هذا أن نتقيد بجهاز مادي |
önemli değil. Bu, ilk pantolonsuz kalışım değil. Son da olmayacak. | Open Subtitles | لا بأس , لم يكن بنطالي الأول و لن يكون الأخير |
-Durun! önemli değil. İşte bu yüzden feragatname imzalıyorsunuz millet. | Open Subtitles | لا بأس , لهذا نحن نوقع التنازلات , أيها الرفاق |
önemli değil, anne. Onunla olmak zorunda değilsin. Bir sürü-- | Open Subtitles | أمي ، لا بأس ، ليس عليك الإستقرار معه، يوجدالكثيرمنالرجال.. |
Ancak bu önemli çünkü dünyadaki çoğu insan küresel çapta şehirlere doğru geliyor. | TED | حسناً، تنبع أهمية الأمر من ان معظم سكان العالم تنجذب الى المناطق الحضرية. |
Kadınların sağlığı tıpkı eşit ücret politikası kadar önemli bir eşit hak konusudur. | TED | صحة المرأة هي مسألة متعلقة بالمساوة في الحقوق وبنفس أهمية المساواة في الأجر. |
Daha önce söylediğimiz gibi, hareket bu türden canlı sistemler için çok önemli. | TED | كما سمعتم في البداية، فإن الحركة مهمة جداً لهذه الأنواع من الأنظمة الحية. |
Takvim, yıl boyunca çok önemli fikirlerle yüzleşmenize olanak sağlamanın bir yolu. | TED | التقويم هو طريقة للتاكد انه خلال السنة سوف تملاء بأفكار مهمة جوهرية |
Netra ile birlikte yaptığım 200 yıllık planımın en önemli kısımlarından biri kendimiz hakkında neleri unutmamız gerektiği ile ilgili. | TED | واحد من أهم الأمور في خطة ال200 عام الخاصة بنا أننا كتبنا أنا ونيترا ماذا يجب أن ننسى في أنفسنا |
Bilim adına olabilecek en kötü şey sistemin en önemli şey olmaya başlamasıdır. | Open Subtitles | أسوأ شيء ممكن حدوثه بإسم العلم .. هو عندما يكون النظام مهماً جدا |
Stanley McChrystal: Bence Rick çok önemli bir şey söyledi. | TED | ستانلي ماكريستال : أعتقد أن ريك قال شيئا مهما جدا. |
İnsanlar bana yeni bir önemli yetenekten bahseder oldu: mesajlaşırken göz teması kurmak. | TED | يحدثني الناس عن المهارة الجديدة المهمة لإقامة تواصل بصري وأنت تبعث رسائل نصية. |
Bu da bir soruna yol açtı. Çünkü ultraviyole ışık cilde zarar verebilse de aynı zamanda önemli bir faydası da vardır. | TED | وقد شكّل هذا مشكلة لأنه على الرغم من أن الأشعة فوق البنفسجية قد تدمر البشرة، إلا أنها تمتلك منافع مهمة ومماثلة كذلك. |
Ama turizm piyasasının, insanlara gerçekten yarar sağlanabilecek şekilde idare edilmesi oldukça önemli. | TED | لكن إدارة سوق السياحة بالطريقة التي يمكن أن تفيد الشعب حقا مهم للغاية. |
İnsanların işe yarar şekilde kullanmadıkları, atıl ve önemli diğer veriler nelerdir? | TED | هناك كم كبير من المعلومات توضع في التقارير القديمة لا لزوم لها |
Senin için önemli olmayabilir ama belki annem o parayı kullanabilir. | Open Subtitles | هذا ممكن ما يعني لك شي لاكن امي تقدر تستخدمهم صدق؟ |
Birincisi şu: biz hastaların tüm önemli ilaçlara erişiminin olmasını istiyoruz. | TED | الأول: نريد أن يكون للمرضى قدرة الحصول على جميع الأدوية الهامة. |
Generallerin toplandığı büyük bir bina ama bu önemli değil. | Open Subtitles | انها بناية كبيرة حيث الجنرالات يَجتمعونَ، لكن ذلك لَيسَ مهمَ. |
Bak, bilmem gereken başka şeyler var... ve bu önemli. | Open Subtitles | إسمعي ، هناك شيء آخر يجب أن أعرفه وهو مهمّ |