| Sosyal sermaye, güven inşa eden itimat ve karşılıklı dayanışmadır. | TED | رأس المال الإجتماعي هو الاعتماد و الترابط الذي يبني الثقة. |
| Madem ki karşılaştığımız bir çeşit güven sorununu tecrübe etmiş oldunuz, bu süreçte gerçekleştirdiğimiz birkaç keşfi paylaşmak istiyorum. | TED | والآن، بعد أن جرّبتم جزءاً من تحدّي الثقة الذي كنّا نواجهه، سأطلعكم على ما اكتشفناه في طريقنا بهذا الخصوص. |
| Biz de güven oluşturmak ve bu 2,5 milyar kişiyi finansal erişime ulaştırmak için bir yol bulmak istedik. | TED | لذلك أردنا أن نجد طريقة لبناء الثقة ولإتاحة الخدمات الائتمانية أو المالية لهذه الفئة والتي يبلغ عددها ٢.٥ مليارشخص |
| güven bana Buralarda senin gibi bir kadına sahip olduğu için şanslı olacak sen yaşlarda birçok adam var. | Open Subtitles | ثقى بى , هناك الكثير من الرجال بالقرب منكٍ وفى نفس عُمرك والذين سيكونوا محظوظين لأن يحظوا بسيدة مثلك |
| Beyaz saçIı,ince bıyıklı... Kendine güven dolu ve tamamiyle kaybolmuş.. | Open Subtitles | شعره أبيض شارب خفيف يحلم بالثقة بالنفس و تائه تماماً |
| Yüz yüze inşa ettiğimiz güven sanal ortama aynen aktarılabilir mi? | TED | هل تُترجم الطريقة التي بنينا بها الثقة وجهًا لوجه على الإنترنت؟ |
| Şimdi, taksi dernekleri, güven kümesinin ilk katmanını meşru kıldılar. | TED | الآن، شركات سيارات الأجرة، أجازوا الطبقة الأولى من كومة الثقة. |
| Şimdi, bu, güven kaymasının nasıl davranış ve tüm sektör çerçevesinde meydana geldiğine gerçekte güçlü bir örnek, hikayeyi geriye döndüremezsin. | TED | الآن، هذا هو توضيح قوي حقًا كيف بمجرد أن حدث تحول الثقة حول السلوك أو القطاع بالكامل، فلا يمكنكم عكس القصة. |
| Bu denklemde eksik kalan temel ögelerden birinin öz güven olduğuna inanıyorum. | TED | وأنا على يقين أن الثقة هي إحدى الأشياء الرئيسية المفقودة من المعادلة |
| Dünya görüşünüz, gerçi bu hayatınızdaki herşeyi belirler, çünkü düşüncelerinizi ve aldığınız kararları kurduğunuz ilişkileri belirler, güven seviyenizi belirler. | TED | لكن نظرتك للعالم، تحدد أي شئ آخر في حياتك، لأنها تحدد قراراتك، إنها تحدد علاقاتك، إنها تحدد مستوى الثقة لديك. |
| Ona güven ve sabır gösterdiler, bir o kadar da sevgi. | Open Subtitles | أظهرا الثقة به و طول حِلمهما عليه كما أظهرا حبهما له |
| Umarım ben imparator sen de kral oldugunda aramızda daha çok güven olur... | Open Subtitles | ءأمل أن تكون الثقة بيينا أكثر عندما أكون الامبراطور و انت الملك الجديد |
| Umarım ben imparator sen de kral oldugunda aramızda daha çok güven olur... | Open Subtitles | ءأمل أن تكون الثقة بيينا أكثر عندما أكون الامبراطور و انت الملك الجديد |
| General, onun kaybolmasının ardında güven'in olduğuna bir şüphe yok. | Open Subtitles | لواء ، ليس هناك سؤال على أن الثقة وراء إختفائَها |
| güven bana. İşim hakkında bu kadarını söyleyebilirim. Kay... | Open Subtitles | ثقى بى , و هذا كل ما يمكننى قولة لك عن عملى يا كاى |
| Buralarda söylenenlere göre göğsünde kıl olmayan erkeğe asla güven olmaz. | Open Subtitles | لدينا مثـل هنا رجل بلا شعر في صدره غير جدير بالثقة |
| Kondomlara yaşamak anlamına gelen "Vive" ya da güven anlamında "Trust" isimlerini veriyorlar. | TED | لقد أطلقوا عليها مسميات تجارية مثل عِش أو ثِق. |
| ..aslında hiç de öyle değildir. Bu konuda bana güven Walter. | Open Subtitles | انها ليست كذلك , والتر يجب ان تثق بي في هذه |
| Gerçek şu ki, belki de güven olmayan kişi bendim. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة كانت أنني أنا الذى لا يمكن الوثوق فيه |
| Güvenebileceğiniz kişi benim, burada anahtar sözcük güven. | Open Subtitles | لم أقل انا الوحيد الذى تثق به الصفه الاساسيه هنا هى الثقه لأخراجه نظيفا |
| Fakat, sana sunduğu her şeyin sadece bir numara olduğunu söylediğimde güven bana. | Open Subtitles | لكن ثقِ بي عندما أقول كل شئ هو منافق متنكر لكِ بشخصية أخرى |
| Ben, Ajay Sharma olarak senin güvenini kazanamadım ama bu güven Vicky Malhotra olarak kazanıldı bu yarışta benimle karşılaşmak için hazır ol. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أربح ثقتك كأجاى شارما لكني ربحت تلك الثقة كفيكي مالهوترا في مضمار السباق في إجتماع واحد |
| - Katil mi? - Efendim birkaçımızın gelmesine izin verin. - Bunlara güven olmaz. | Open Subtitles | دعي بعضنا يأتي معك على الاقل لايمكن ان تثقي بهؤلاء انهم غرباء |
| Tam bir güven bağı kurduğunuza inandığınızda bir anda sizi bırakıverirdi. | Open Subtitles | تماماً عندما تظن بانك قد بنيت جسراً للثقة فإنه يتخلى عنك |
| güven bana, lemur. Benim güvenlik yetkim sende olsaydı, sen de sayardın. | Open Subtitles | وثق بي أيها القرد اذا كنت تملك تصريحي الأمتي ,كنت لتفعل ذلك |
| Onun için çok iyi falan değilim. güven bana, kendimi tanıyorum. | Open Subtitles | انا لست جيد لها ، ثقوا بى ، أنا أعرف نفسى |
| Doğru söylemem gerekirse çocuklar burada olduğunuz bilmek bana güven veriyor. | Open Subtitles | للصراحة، أشعر بأمان أكثر عند معرفة أنكما يافتيان موجودان هنا جيد. |
| Muhtemelen güven'in sahibi olduğu bir şirket. Biz sadece bir bağ bulamadık. | Open Subtitles | ربما شركة تملكها مجموعة تراست نحن لم نتمكن من العثور على صلة لهم بالأمر |