"olan" - Translation from Turkish to Arabic

    • الذي
        
    • حدث
        
    • الذين
        
    • لديه
        
    • التي
        
    • ذو
        
    • أي
        
    • الذى
        
    • ذات
        
    • الشيء
        
    • التى
        
    • له
        
    • صاحب
        
    • لديها
        
    • لديهم
        
    Ve teleskopla ilgili size son iletmek istediğim bir mühendislik eseri olan aynasıdır. TED والقطعة الهندسية الذي أود أن أترككم معها فيما يتعلق بهذا التلسكوب هي المرآة.
    Ketum, Ortabatılı bir bilimci olan ben, Beyaz Saray'ın önünde protesto ederken kendimi tutuklattırmama neden olacak ne biliyorum? TED الذي أعرفه والذي قد يتسبب في جعلي، عالم كتوم من أواسط الغرب ، أتعرض للاعتقال محتجا أمام البيت الأبيض؟
    Silindirimizin hikayeye giriş yaptığı noktada olan şey ise dikkate şayan. TED ما حدث لاحقا كان رائعا، وهنا حيث دخلت أسطوانتنا إلى التاريخ.
    Bunların hepsi, göç etme kararının ürünü olan milyonlarca insandan birkaçı. TED هؤلاء جميعًا قلة من ملايين الأشخاص الذين كانوا نتاج قرار الهجرة.
    Sekiz kişilik ailesi olan bir arkadaşım, tüm ailesinin geçimini haftada iki kez yazdığı bir blog ile sağlıyor. TED أحد أصدقائي، وقد بات لديه عائلة من 8 أشخاص، يتولى مسؤوليتهم جميعًا، من خلال مدونة يكتب فيها مرتين أسبوعيًا.
    Uzak atalarınız o şekli sevmişlerdi ve onu yapabilmek için gerekli olan beceride güzelliği görmüşlerdi; bu sevgilerini kelimelere dökemeden önce bile. TED أحب اجدادكم القدماء هذا الشكل و وجدوا الجمال في الحرفة التي تتطلب صنعه حتى قبل ذلك كان بمكنهم التعبير عن حبهم بالكلمات
    Ama ben de oldukça gerilmiştim. Çünkü bunu yapacak olan bendim. TED أما أنا فقد بدأت أتوتر، لأنني الشخص الذي سيعمل على الأمر.
    Şimdi burada tıkladığım bağlantı, küçük el sırtları olan lemurlar, maymunlar ve şempanzeler. TED والرابط الذي ضغطته هنا حسناً ، الليمور ، والقرود والشيمبانزي لها الأوبيسثينار الصغير
    İlginç olan şu ki bu bir şekilde mega binalar ortaya çıkarıyor. TED إذا ما الذي سيحدث عندما نأخذ ذلك وتوسعونه أكثر داخل المجتمع الصيني؟
    Ya da belki teknoloji şu an tam ihtiyacım olan kişiyi bulmamı sağlayabilir. TED ماذا لو تدخلت مجموعة من التقنيات لمساعدتي في الوصول للشخص الذي أحتاجه الآن؟
    Alışılmadık biçimde uzun olan her insan için ortaya atılan ilk açıklama bu. TED كل شخص كان طويلا بشكل غريب، يكون هذا التفسير الأول الذي يخطر ببالنا.
    Herkesin ikonu, ama aynı zamanda İtalyan Rönesans tabloları küratörü olan birinin kafasındaki imge, ki o zamanlar işim oydu. TED كانت أيقونة بالنسبة للجميع، بل أيضا بمثابة الوصي على لوحات عصر النهضة الإيطالية، وهو المنصب الذي كنت أشغله حين ذاك.
    Ve Beijerinck'in keşfi, 500 yıl önce olan birşey de değildi. TED واكتشاف بيجيرينك، وهذا لم يكن شيئا قد حدث قبل 500 سنة.
    İkincisi, her ne yaparsan yap testi geçemeyecek olan çocuklarla zaman kaybetme. TED الثانية .. لاتهدروا الوقت على الطلاب الذين مهما فعلتم .. لن ينجحوا
    Kızım lise öğrencisi, onun bebeği olan bir arkadaşı var. Open Subtitles , ابنتي الطالبه في المدرسة الثانوية لديها صديق لديه طفل
    Bir anlamda, bu Amerika'ya yerleşme hikayesi gibi birşey Avrupalıların akın ettiği güya bitmez tükenmez bir sınır olan Amerikaya TED بصورة ما هذه القصة هي محور استعمار الامريكيتين تلك القارات التي تملك الموارد التي لا تنضب والتي هرب إليها الاوروبين
    - Şemsiyenle mi? Yara izi olan adamla daha önce karşılaşmamıştım. Open Subtitles لم يسبق لى أبدا أن قابلت رجلا ذو ندبه من قبل
    Bu makale hakkında ilginç olan şey, okurların, hakkında yorum yapmasıydı. TED هو أن الناس بدأوا في التعليق حول المقال ، أي القراء
    Bahsetmek istediğim örnek ya da sormak istediğim soru şu: sıtma nedeni olan organizmayı daha zararsız hale evrimleştirmek için ne yapmalıyız? TED و المثال الذى أود طرحه هو, أو الفكرة التى أود طرحها, السؤال هو, ماذا يمكننا أن نفعل كى نجعل الملاريا أقل ضرراً؟
    Tate Fildes'den bu sosyal açıdan önemi olan tabloyu yapmasını istedi. TED وقد طلب تايت من فيلدز بأن يرسم لوحة ذات أهمية اجتماعية.
    İşte o anda, imkânsız olan o şey artık öyle değildi. TED وفي تلك اللحظة، الشيء الذي كان مستحيلاً فجأة لم يكن كذلك.
    Kural, bir ürünün ortalama 10 yıllık gecikme sonrası gelişmekte olan ülkelerde satışa çıkması şeklindedir, ki o da satışa çıkarsa. TED القاعدة هي حوالي 10 سنوات من تأخير لمنتج جديد حتى يذهب إلى السوق في الدول النامية ، إذا قدر له الذهاب.
    Bu, yeni bir iddiası olan bunu kanıtlamak zorundadır, anlamına gelir. TED بطريقة أخرى .. أن اثبات الدليل يقع على صاحب الفكرة الجديدة
    Şam'a gittik. İbrahim ile ilgili uzun bir tarihe sahip olan şehre TED ومن ثم ذهبنا الى دمشق والتي لديها تاريخ عريق متعلق بالنبي إبراهيم
    Söylemek istediğim, normal işitme yetisi olan bireylerin karşılaşmayacağı bazı engellere maruz kalacaklarıdır. TED أنا أقول أنهم سيواجهون عقبات لن يواجهها معظم الناس الذين لديهم سمع عادي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more